3. BÖLÜM: "KAHVALTI"

126 6 5
                                    

Multimedya: Yağız Saygıner.

İyi Okumalar...

Beynimden kaynar sular dökülüyordu. Bu kalas kendini nasıl olur da benim sevgilimmiş gibi tanıtabilirdi! Umarım babam inanmamıştır diye içimden geçiriyordum ki babamın sinirden kızarmış olan yüzüne baktığımda inandığını anlamıştım.

Çocuğun yakalarından tutup sarsarak 'daha senin adını bile bilmiyorum be ne sevgilisi!' diye bağırmak istiyordum ve tam da benden beklenilecek bir hareketti fakat olayın şokundan dolayı ağzımı dahi açamıyordum. Bana bakan bir insan yüzümden nasıl şaşırdığımı net bir şekilde okuyabilirdi.

Çocuğun yıkılmaz imajı verdiği yüzü hala aynı şekilde dururken neden böyle bir şey yaptığını ve bu kadar ciddi durduğunu merak etmiştim. Çocuk resmen burnundan soluyordu.

Babama baktığımda hala şoktaydım ve konuşacak gücü kendimde bulamıyordum. O sırada babam konuştu.

"Sara, bu tiplerle mi takılıyorsun!?" diye çocuğa bakarak sinirle bağırdı. Yavrusunun kaçırıldığını anlayan aslan kadar hırçındı şu an babam. Tam babama bir şey söyleyecekken çocuk cevapladı.

"Nasıl tiplerle takılacağını sana sormayacak." Dedi sakin bir şekilde. Fakat sakinliğinin fırtına öncesi sessizlik olduğunu anlayamayacak kadar saf değildim. Aslında Çocuk sakin gibi görünse de en az babam kadar sinirli olduğunu belli ediyordu. Öfkesi elle tutulur hale gelmişti.

O sırada babam yumruğunu çocuğun suratına geçirdi. Çığlık atmamak için ellerimle ağzımı kapattım ve gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi büyütebildiğim kadar büyüttüm. Çocuk bu yumruğu beklemiyor olacaktı ki bir adım geriledi. Kafası sola dönmüştü ve şu an yüzünü göremiyordum. Kafasını kaldırdığında dudağının kenarı kanıyordu. Eliyle kanayan yeri tuttu ve parmaklarına bulaşan kanı seyretti. Ruhsuzca gülümsedikten sonra babama dört beş saniye boyunca baktı.

Neden psikopat gibi hareket ettiğini anlayamasam da beklemediğim bir şekilde babamı yakasından tuttu ve kafasını babama geçirdi. Tekrar çığlık atmamak için elimle ağzımı kapatsam da şaşkınlığıma hala engel olamamıştım. Böyle bir şey yapacağını beklemiyordum. Babam da beklemiyor olacaktı ki yere yığıldı.

Tam yanlarına gidecekken çocuk babamın yanına çöktü ve yakalarından tutarak kendine doğru çekti ve kulağına eğildi, bir şeyler söyledi fakat ben duyamadım. Çocuğun bana arkası dönüktü ama babamın yüzünü görebiliyordum. Çocuk bir şeyler söyledikçe babamın yüzü şekilden şekle giriyordu ve rengi atıyordu. Yüzü kireç gibi olmuştu. Çocuk babamın yakalarını sertçe bırakarak babamın kafasının betona çarpmasına neden oldu, ama bunu önemsemedi. Ayağa kalktı ve hiçbir şey olmamış gibi hızlı bir şekilde arabasına doğru yürüdü ve arabasına bindi. Siyah Range Rover görüş alanımdan çıkarken babamın yanına gittim.

Tam ona kalkması için yardım edecekken anneme yaptıklarını hatırladım ve içimden bir 'ohh!' çektim. Hak etmişti. Az bile yapmıştı. Bir ton dayak yese yine ona yetmezdi. Benim babama yapmak istediğim hareketleri çocuk yapmıştı. Eline sağlıktı. Birden çocuğa karşı minnet duydum. Ama ne söylediğini çok merak ediyordum.

Babam ayağı kalktı ve bana doğru yaklaştı. Hala yüzü kireç gibiydi fakat sinirli olduğu da çok belliydi. Dikkatli baktığımda sol kaşının patladığını gördüm. İyi olmuştu.

"Kulağına ne söyledi?" dedim merakımı saklayamayarak.

"Seni ilgilendirmez Sara." Ne demek seni ilgilendirmez? Tamam belki de beni ilgilendirmiyordu fakat merak etmiştim. Meraktan kim ölmüş?

DARMADAĞIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin