Zarar-Part 5

332 34 26
                                    

Bu arada Bobby bayan. Bilginize...

Natasha'nın Ağzından

Clint ve Jane'in ortadan kaybolduğunu duyduğum andan sonra olabildiğince hızlı eve döndüm. Jete bindim ve Stark kulesine doğru uçtum. Stark kulesine doğru koştum. Clint ve Thor dışında çocuklar oradaydı.

"Nat!"dedi Tony gülümseyerek.

Ona zayıfça gülümsedim.

"Ne zaman kayboldular?"diye sordum.

"Güvenlik kamerlarına baktık ama çok bulanık çünkü hepimiz biliyoruz ki Clint izlenmekten hoşlanmaz. O ad kendi odasındaki kamerayı aldı."Steve iç çekti.

Yavaşça kafamı salladım.

"Onu görebilir miyim?"diye sakince sordum.

Kafalarını salladılar. Tony JARVIS'i aradı ve bir ekran çıktı. Kamera Clint'in kapısının dışındaydı. Sadece belirsiz bağırmaları duyabiliyordunuz. Clint'in bağırması. Videoyu durdurdum.

"Peki ya bu oda?"diye sordum ağlarken.

Bruce kaşlarını çattı.

"Birinin onları aldığını düşünüyoruz çünkü kan gördük ve pencereler kırılmıştı."dedi.

Üçünü arkama takıp onun odasına doğru yürüdüm. Kapıyı açıp içeri baktım ama heryer temizdi. Etrafı taradım ve birşeyi fark ettim. Aşağıya eğildim ve gördüğüm şeyi aldım. Para mı? Daha dikkatli baktım ve üzerinde HYDRA'nın sembolünü gördüm. Siktir.

"Çocuklar! HYDRA'da bunlardan iki tane var."

Parayı Steve'e savururken panikledim.

"Bunda parmak taraması yaptıracağım."dedi Tony, Steve ile birlikte odadan ayrılırken.

Bruce bana baktı. Ben de kafamı salladım. Onların arkasından koştu. Yatağa oturdum ve göz yaşlarım akmaya devam etti. Daha sonra telefonum çaldı. Telefona doğru:

"Merhaba?"dedim.

"T-tasha..."Clint?!

"Clint? Bu sen misin?"diye sordum.

"Yardım et, lütfen."diye inledi.

"Has-"kelimelerim onun bağırmasıyla bölündü.

"Kötü Clint."dedi arkadan biri.

Sonra konuşma bitti. Elimde telefonla koşmaya başladım ve bizimkileri aynı odada buldum.

"Çocuklar, aramayı takip edin. Hemen!"dedim telefonu Tony'nin eline atarken.

Hiçbirşey söylemeden söylediğim şeyi yapmaya başladılar. Bir süre sonra buldular.

"Nat, Türkiye'deler."dedi Tony.

Kafamı salladım. Eşyalarımızı topladık ve Bruce, Steve ve ben jetle, Tony'se zırhıyla uçamaya başladık. Oraya gitmemizin bir süre geçeceğini biliyordum.

-İki Gün Sonra-

Sonunda Türkiye'ye vardık ve depoyu bulduk. HYDRA'nın yeri değildi ama yine de etrafını birçok HYDRA ajanı koruyordu. Çocuklar ben içeri girerken onların dikkatini dağıttılar. Bana vuracak olan HYDRA ajanlarını vurdum. Yerdeki Clint'in vücudunu gördüm. Ona doğru koşup yüzünü kavradım.

"Selam."dedim gülümseyerek.

"Nat...Jane hala ellerinde."dedi. Sesi çok zayıftı.

Vücudunun bazı yerlerinde yaralar ve birçok kesik vardı.

"Onu bulucaz, çoktan çocuklara onu bulmaları gerektiğini söyledim.

Zayıfça gülümsedi.

"Sana ne yaptılar Clint?"diye yumuşakça sordum.

Tekrar vücudunu taradım. Vücudunda mermiler olduğunu fark ettim. Onlara dokundum. Onun canını acıtmış gibi durmuyorlardı. Üzerindeki tişört kanla sırılsıklam olmuştu. Göz yaşlarım tekrar akmaya başladı.

"Ağlama."dedi yumuşakça.

Steve içeri koştu ve gülümseyip Clint'i kaldırdı. Jete doğru koştuk. Steve onu yere koyup işi Bruce'a bıraktı. Bruce içeriden ilk yardım çantasıyla geldi. Ben de Clint'in ağzındaki kanı elimle sildim.

Şimdi havalanmıştık ve Bruce Clint'in vücudundan mermileri çıkarıp oraları sardı. Şimdi sakince uyuyordu ve çok masum duruyordu. Jane ise jette yanıma kaykılmıştı. Saçıyla oynadım ve onu hafifçe gıdıkladığımda güldü. Bruce ve Steve sadece konuşuyordu.

-Bir Hafta Sonra-

Herşey eskisine dönmüştü. Herkes mutluydu ve hiçbir saldırı olmamıştı. Clint eski sağlığına kavuşmuştu. Şimdi ise herkes Stark kulesinde oturmuş dinleniyordu.

Eveeet. Bu hikayenin de sonuna geldik. Bir sonraki hikayeyi  de yayınlayabileceğim zamanda yayınlayacağım. Normalde yarın 6 Ekim diye tatil olacaktı ama iptal olmuş yoksa sizi bekleyen üç bölüm olabilirdi. Her  neyse. Bir sonraki hikayede görüşürüz.


Clintasha One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin