Buna beklediğiniz bölüm- düğün.

15 2 0
                                    

"Hazır mısın?" diye sordu Mert okulu çevreleyen duvarın arkasında duruyorduk. Duvarın arkasında onlar vardı.

"Hazırım." dedim derin bir nefes alarak. Koluna biraz Daha fazla sarıldım. Herkes kol kola giriyordu. İçerideki misafirler de onları izliyordu.
Ve şimdi de biz giricektik.

"Hadi o zaman" dedi. Kafamla onaylayarak yavaşça yürümeye başladım. Yavaşça duvardan döndük. Henüz insanların yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Ama tek girenin biz olduğumuz için bütün gozlerin bize döndüğünü hissedebiliyordum. Göz ucuyla mert e baktim. Benim aksime sakin gözüküyordu. Ardından önüme döndüm. Çok yavaş bir şekilde gözlerimi gezdirdim oturanlar arasında. Ama dikkatli bakamıyordum. Ardından Mert beni masaların arasında ilerletti. Pistin tam karşısında gelin ve damatin ailesi için büyük bir masa vardı. Masadakilere baktım. Hepsi büyük bir gururla bizi izliyordu bunu onların gözlerinde görebiliyordum.

Mert oturmam için sandalyemi çekti. Kafami eğerek tesekkur ettim. Ve gösterdiği yere oturdum. O da yanıma geçti. Solumda irem ve serdar oturuyordu. Ne? Bunlar beraber gelmiş olmazlardı dimi? İrem herkese yavşayan o salak çocukla gelmiş olamazdi?

"Beren?" duyduğum sesle irkilerek oturduğum yerden arkama döndüm. Gelen mustafa amcamdi. "Bi gelir misiniz hepiniz gençler?" dedi Mustafa amcam. Hızla ayağa kalktım. Diğerileri de kalkmıştı. Hızla okula girdik. Gelin için hazırlama odası oradaydı.

Odaya girince bir o yana, bir bu yana giden yusuf amcami gordum.

"Noldu?" dedim.

"Orkestra geldi ama solistlerinin sesi gitmiş. Adam acaip hasta. Orkestra da bizim akrabaların. Bu saatte de hiç bir yer bulamayiz. şehre inmemiz yarım saat sürer ki şuan bütün orkestralar düğundedir." dedi yusuf amcam. Ardından nefesini dışarı bıraktı. Bu kötü olmuştu.

"Ben söyleyebilirim." dedi Ebru. Şimdi hepimiz ona donmustuk.

"Daha önce düğünlerde şarkı söyledim. Sesim idare eder. E oynama havalarında da hazır şarkı çalıyor zaten. İdare ederim yanı. E bir iki şarkı da abim söyledi mi tamamdır işte." dedi Ebru. Aslında mantıklıydi. Ama yapabilir miydi?

"Olur mu ki?" diye sordu Dilek abla. Gerçekten gergin gözüküyordu.

"Başka caremiz var mi ki?" dedi irem. Evet başka çare yoktu o zaman.

"Tamam peki. O zaman ebru gel biz orkestranın yanına gidelim. Beraber söyleyeceğiniz şarkıları seçin. Çok az zamanımız var." dedi Mustafa amcam. Böylece Ebru, mustafa amcam ve arkalarından Mert çıktılar. Ben, irem yusuf amcam ve dilek abla kalmıştı.

"Biz de artık çıkalım." diyerek çekiştirdi beni irem.

Koridorda yürürken İreme sordum. "Dilara nerde?".

" o dışarıda babannemlerle misafirleri karşılıyor. O ne güzel babasıyla girdi." dedi irem.

"Sen serdar la girdin dimi?"

"Off sorma hiç ya. Kimse kalmamışti, ben de onunla gelmek zorunda kaldım." dedi.

"Anladım." diye mırıldandim. Ceylin ve emir gelmiş olabilirdi. Tabii nişanlısı da.

Dışarı çıkınca çevreyi inceleme fırsatı buldum. Gelirken pek dikkat etmemiştim. Ama gerçekten muhteşem dosenmisti bahçe. Sandalyelere pembe tül takmışlardı. Aynı tül masalarda, ve masaların üzerindeki büyük mumlarda da vardı. Bunlar için baya uğraşmış olmalıydılar.

"Beren.". Annemin sesiyle ona döndüm.

" kızım gel bi de gelenlere 'hoşgeldiniz' de.". Dedi. Gözlerimi devirdim. Gülü seviyorsan dikenine katlanırdın.

sevda fırtınasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin