"Seni seviyorum dedim"
Bir süre kaldım. Resmen ilan etmişti. Tamam bende bir şeyler hissediyordum. Bu inkar Edilemez bir gerçekti. Ama. Bilmiyordum.
Mert Ellerimi yanağıma koydu. Ve baş parmağıyla yanağımi okşadı.
"Şimdi hiç bir şey deme. Bunları sonra da konuşabiliriz. Şimdi hic bir şey olmamaş gibi düğüne devam edelim tamam mi?" dedi.
"Tamam." dedim sessizce. Aklım çok karmaşıktı.
Mert ayağa kalktı. Ardından elini uzattı. Bus eder düşünmeden tuttum elini. Ve o da beni kaldırdı. Hem de iktirmeden.
"bu sefer iktirmedin." dedim elbise mi silkelerken.
"Eh. Borcum olsun." dedi. Dediğine kıkırdadim. Sanki az önce bambaşka şeyler konuşan biz değildik. Tekrar bahçeye girmeden önce ellerimle yüzümü elledim. Makyaj akmış mi, akmamis mi ememin değil dim.
"Mert. Makyajim akmış mi?" diye sordum. Bana döndü. Karanlık olduğu için biraz yaklaştı. Ve yüzüme dikkatle baktı. Bu haline güldüm. O da naptiğini fark edince kendini topladı. Ardından elini gözümun altına getirdi. Ve şildi.
"Şimdi tamamsin." dedi ve gülümsedi. Ben de ona gülümsedim.
Beraber tekrar bahçeye girdik. Ayaklarım artık fazlasıyla ağrımaya başlamıştı. Ama dayanmaliydim.
Sahne ye baktım. Bizimkiler roman oynuyorlardı. Pist fazlasıyla kalabalıktı.
"Sen git. Ben oynuycam." diye bağırdım Mert in kulağına. Müzik fazlaydı.
Mert kafasını sallayınca piste ilerledim. Dilara baya kaptırmıştı kendini. Hızla onun yanına gectim. Bayadir düğünde oynamiyordum. Son beş altı yıldır.
Pistr çıkınca her ne kadar Dilara, annem , irem şaşırsada da beni yanlarına alip oynamaya başladılar. Ben de bütün kurtlarımı döktüm. Şimdiye kadar oynamdığım bütün düğünlerin acısını çıkartiyordum adeta. Baya kopmuştum. Devamlı karşılıklı biriyle oynuyor, ya da kendi kendime havaya giriyordum.
Gözlerimi kapattım. Ve kendi kendimi dans etmeye başladım. Nasıl yapıyordum, bilmiyordum. Hatta kotu gözüktüğüne emindim. Ama yine de bana gerçekten iyi hissettiriyordu.Bayadir gözüm kapalı dans ediyordum. Ne kadar olmuştu haberim yoktu. Ardından gözlerimi açtım yavaşça. Ve yavaşça açılan gozlerim birden kocaman hala büründü. Bütün oynayan kadınlar Çevremde büyük bir daire oluşturmuş, alkislayarak ritim tutuyorlardı. Ve oturanlar da tabi ki beni izliyorlardı. Rezillik. Mert bence söylediklerine pişman olmuştu. Bakışlarımi ona çevirdim. Oturduğu yerden kocaman bir sırıtısla izliyordu beni. Benim ona baktığımi görünce baş parmağını kaldırdı. İyi olduğumu söylüyordu. Yalancı.
Mahcupca gülümseyerek yerime geçtim. Ardından gelinin gelmesiyle hepsi oynamaya daldı zaten. Pistten çıkıp masaya oturdum.
"Kızım oynarken ne düşünuyodun öyle. Herkes bi alemde sen başka alemde. Herkes kenara cekiliyo, sen kendi kendine takiliyon" deyip kahkaha patlattı mert.
"Hıhı çok komik" dedim. Ama bir yandan ben de gülüyordun."Ama komik olduğun kadar çok tatliydin. Emir gözünü Senden alamadı" dedi. Son cümlesini sinirle söylemişti.
"Biddakka ya. Sen beni mi izledin, yoksa bana bakan emir i mi?" diye sordum.
"Ben aynı anda hepsini izlerim." diye cevap verdi. Ne kadar da mütevazı değil mi?
Cevap vermeden önüme döndüm. Cantamdan telefonumu çıkardım. Her ne kadar karanlık olsada çok fazla elektrik direği ve ışıklandırmalar vardı. O yüzden sorun olmazdı. Hızla kamerayı açtım. Koca masada bir biz vardik.
"Mert. Baksana bi." dedim. O da bana döndü. Fotoğraf çektiğimi anlayınca gülümsedi. Ama bana değil kameraya.