Keşke ...

532 39 14
                                    


Bu bölüm hikayenin sürekli takipçisi olan choi_sehun 'un ...

-Sen o 'sun .

-Pardon beni birisiyle karıştırıyorsun galiba küçük.

-Hayır eminim sen o 'sun.

-Pardon ama Jongin sanırım yanlış zamanda geldim. Sonra yine gelirim.

-Bekle gitme . Sen olduğun yerde dur hey !

Peşinden deli gibi koşuyordum. Gözlerim dolmuştu önümü bile zor görüyordum. Lanet olsun bu o adamamdı ...

Geriye dönüş ...

Ahh bugünki yemek çok güzel olmalıydı . Bütün aile bireylerim burdaydı. Bugün çok önemliydi. Bugünki performansıma göre kafeye şef olarak alınacaktım . Umarım beğenirlerdi. Bu işi çok seviyorum yemek yapmak benim her şeyimdi.

Mutfağa gidip sosları hazırlamalıydım. Ana yemeğin sosu çok önemli ve sıcak dökülmeliydi. Mutfak kapısından girdiğimde mutfak dağılmıştı. Etrafa iyice bakarken bir adam gördüm. Daha sonra ise kafamda bi ağrı hissettim ve kendimi yere düşerken buldum. Daha sonra bir sürü çığlık hatırlıyorum. Alevler her taraf yanıyordu.

Biri gelip beni yerden kaldırdı. Sırtlayıp dışarı çıkarttı. Beni kafe'nin bahçesinde yere yatırıp hızlıca gitti. Ama yüzünü hiç hatırlamıyorum. En azından ona teşekkür etmek isterdim...

Şimdiki zaman ...

Bu o adamdı benim kafama vuran adam. Dizlerimin üstüne yığılıp kaldım. Birisi sırtıma sarılmıştı kokusunu alabiliyordum bu Jongin'di.

-Jongin beni eve götür.

-Tamam Kyungsoo.

Eve giderken ikimizde de ölüm sessizliği vardı. Yan yanaydık ama birbirmizin arasında şehirler , ülkeler , okyanuslar vardı. İkimiz iki farklı gezegen gibiydik. Keşfedilmemiş hiç yaşam olmayan iki yanlız, yıpranmış gezegen ... Onun evine gitmiştik o kadar yorgundum ki ağzımı açmak istemiyordum. Onun burda ne işi olduğunu ve Jongin le olan alâkasını merak ediyordum. Ama sormaya çekiniyordum.

-Soo seni misafir odasına götüreyim.

Cevap vermedim, veremedim ne demeliydim? Yada konuya nasıl girmeliydim ? Bunların hepsini boş verip odaya Jongin'in koluna girip gittim. Telefonu çaldı ve beni yatağa bırakıp üstümü örttü . Telefonun ekranına bakıp karşımdaki kendi odasına girdi. Ceketini alıp kapıyı kapatıp evden çıktı .

Bende göz yaşları içerisinde uykuma dalıyordum. O adam benim ailemin azrailiydi. Ve sanırım sevdiğim adam bu konuda benden daha fazla şey bilicek gibiydi.

Kapının kapanma sesini duyduğumda aşırı hafif ve huzursuz olan uykumdan uyamdım . Jongin odasıns girip ses çıkartınca geldiğini anladım. Gözlerimi kapattım ve sadece kafamı dinledim. Vücudumda hissettiğim soğuk hava ile yorganın açıldığını hissettim. Bu Jongin'di bana kocaman sarılmıştı.

-Jongin çok sıkıyorsun.

-Sadece bu gecelik Soo ...

-Bari biraz gevşet kollarını.

-Soo , son gecemizi güzel geçirelim sadece uyu .

-Son mu ?

-Bay Do şuanda istifa ediyorum.

-Jongin?

-Lütfen soru sorma sana bir mektup bıraktım onu kalbin bulacak ve bulduğunda lütfen kötü düşünme.

-Jongin tuhaf davranıyorsun.

-Soo , üzgünüm .

-Jongin neden üzgünsün ?

-Hiç buraya gelmemeliydim.

-Korkuyorum.

-Korkmalısın !

Gece ağlamaktan gözüme uyku girmemişti. Sabah uyandığımda yanım boştu. Ama bir not vardı.

'Kahve kokulun artık yok . Ve sende bana artık yoksun . Güzeldi bitene kadar Soo ... Umarım tekrar görüşmeyiz ! '

Daha çok ağlamaya başlamıştım . Belki düzelicektim bazı şeyleri içimde çözmüştüm . Şimdiye kadar... Kapının açılması sesi gelmişti hemen salona koştum.

-Siz kimsiniz? Buraya nasıl girebilirsiniz?

-Ahh pardon ben emlakçıyım Minho, Bay Jongin daireyi boşaltmam için beni görevlendirdi. Siz kimdiniz?

-Ben Jongin'in arkadaşıyım .

-Üzgünüm çıkmanızı istemek zorundayım.

-Tabi çıkıyorum.

Do Kyungsoo hayattan bir kazık daha yemiş bulunmakta ... Ne demiştin Jongin ! Mektup mu ?

Senin mektubuna da sanada lanetler girsin! Onu aramıyacağım.

Sen benim için sadece rüyaydın ve bittin. Hepsi bitti !

1 hafta geçmişti kendimi daireme kitlemiştim.Kapımı çalanlar, gelenler, gidenler umrumda değildi. Sanırım ona haddinden çok değer vermiştim. En sonunda Baekhyun'u aradım . Benim tek varlığımı ...

-Aman tanrım sen benim arkadaşımın hayaleti misin ?

-Saçmalama. Evime gelir misin ?

--Tamam 15 dk ordayım .

Tüm evraklar hazırdı.Kararımı vermiştim. Bu gün her şey biticekti. Kapı çalındı gidip açtım.

-Baek .

-Soo burası çok iğrenç kokuyor . Bir temizlikçi tutmamız gerek.

-Gerek yok . Şu belgelere imza at.

-Beni kovuyor musun?

-Bana güvenior musun ?

-Ölümüne güveniyorum Soo.

- O zaman okumadan imzala.

İmzalamıştı hemde hiç okumadan benim gerçek dostum.

-Artık Diamond 'un müdürü yöneticisi sensin.

-Ne!

-Duydun .

-Ben kabul edemem.

-Artık imzaladın. Çok geç ...

-Ama sen .

-Ben bu işe artık ait değilim.

-Soo beni korkutuyorsun.

-Korkma Baek ,sadece sıkıldım burdan.

-Ne yapıcaksın peki şimdi ?

-Bu bir sır ve sadece 4'ümüzün arasında kalıcak.

-Dinliyorum.

-Baek ben çok zengin bir insanmışım.

-Bunu biliyorduk zaten.

-Daha fazlası varmış Baek ! Çok daha fazlası ... Babamın gizli mirası ortaya çıktı. Ben İtalya'ya gidiyorum.

-Yo hayır!

-Evet buna ihtiyacım var . Mümkünse bir daha gelmek istemiyorum. Ama siz beni ziyarete gelirsiniz.

- Soo lütfen bir daha konuşalım.

-Hayır karar verdim .

Ayarlamıştık eşyalarım yeniydi bu yüzden onlarla birlikte evi sattık. Hiç bir anıyı görmek istemiyordum. Biletimide almıştım . Luhan ve Sehun yıkılmışlardı. Luhan hava alanında şuan bakıyordu ve gözleriyle küfürler saydığını hissediyorum . Zaman gelmişti hepsiyle vedalaşıp uçağa bindim. Havalandıktan sonra hostes yanıma yaklaştı ve bana doğru eğildi.

-Efendim kahve ister misiniz ?

- Kahveyi hiç sevmiyorum .Tiksiniyorum ve nefret ediyorum. Şunu burnuma dayama ve kaybol burdan!

-Özür dilerim efendim

-Sanırım duymadın defol yanımdan.

Kahve Kokulu Sevgilim ...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin