Kahveniz geldii :))))
Bir kaç gündür Jongin'le fazla iyiydik. Ama hâlâ ondan köşe bucak kaçıyorum. Utanmam hâlâ hiç geçmemişti. Mutfakta birlikte yemek yaparken sadece benim duyabiliceğim ses tonuyla söylemişti.
-Soo sen bu evde tek mi kalıyorsun ?
-Biliyorsun bazen Baek ve Yeol gelip kalıyor onun dışında gelip gidenim yok.
-Ne diyorum biliyor musun?
-Ne diyorsun aklında yine ne var ?
-Mesela ben bir kaç parça eşyalarımı alsam ve buraya taşınsam.
-Ahh buna emin misin?
-Tabikide
-Ama ben emin değilim.
-Ne ? Neden?
-Bana beni sevdiğini bile söylemedin ve çıkma teklif bile etmedin. Üzgünüm ama hayır !
-Ahh demek istediğin şeyi anlayamıyorum.
-Boşver Jongin.
O arada bana yeşil çaylarımdan birisini getirmişti.
-İç bunu Soo ,seni rahatlatıcak.
İçiyordum ama aklım burda değildi ve üstümde de çok fazla ağırlık varmış gibi hissettim.
O beni sadece yanında tutmak istiyordu sevgili olarak değil sadece yanında dokunup sarılacağı birisi istiyordu. Bunu kalbim kabul etmek istesemesede , aklım bas bas o seni kullanıyor diye bağırıyordu.
-Soo-Ahh daldın ?
-Ahh hiç öyle gözüm takılmış.
-Tamam ben şimdi gidiyorum .
-Nereye ?
-İşle ilgili bir kaç sıkıntı var .
-Tamam görüşürüz.
Jongin gidince bende fazla dayanamadın ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. Uyandığımda siyah yatak örtümün üstü beyaz gül yaprakları ile doluydu.
Ayaklarımı beyaz zemine indirdiğimde gül renkleri kırmızı olmuştu . Odamın kapısını açıp merdivenlere döndüğümde gül renkleri sarı olmuştu. Salona girdiğimde güĺler artık kırmızı renkteydi. Güllerin bitiminde arabamın anahtarı vardı. Arabamın anahtarını aldım ve arabaya gitmek için dışarı çıktım nereye gidiceğimi bilmediğimi farkettim . Ama kapımda bir adam vardı zaten.
-Efendim bizimle gelmeniz gerek.
Tamam süprizi bozmayacaktım. Arabaya bindiğimde beyaz şarap beni bekliyordu ki benim favorimdir. Adamın kalın sesi arabayı doldurdu.
-Sadece bir kadehe izin var efendim.
Kafamı olumlu anlamda salladım . Yanda kıyafet vardı üstüne baktığımda giyin yazıyordu. Şöför kısmını kapattım ve üstümü değiştirdim. Geldiğimiz yeri göremiyordum camları şöför bozuntusu siyah fonla kapatmıştı. Araba durduğunda şöför gelip kapımı açtı. Etrafa baktığımda bir sürü mum vardı. Sahil boyu uzanıyordu.Muhteşem bir deniz manzarası vardı. Mumun ortasında yürümek için gül yapraklarından yol yapılmıştı. Güller sürekli renk değiştiriyordu . Şimdi yan tarafta tüllü uzun küçük tabelarda notlar yazmaya başlamıştı.
''Seni ilk gördüğüm gün bu gömleğime kusmuştun''.
Yıkalı ütülü bir şekilde gömlek yan tarafına asılmıştı.
''Seni ilk bu arabadayken yağmur suyuyla ıslattım ! Not : üzgünüm ! ''
Yan tarafta araba park edilmişti. Şaşkınlıktan ölücektim.
'' ilk çalışma günümde bu kıyafetleri giymiştim. Bana verdiğin önlük ''
Önlük yine yanında asılıydı.
''Bana vurduğun sopa !''
'' ilk bu otelde ve tatilde sana fazladan dokunmuştum ''
Orda çekildiğimiz fotoğraflar vardı.
Bir sürü daha yazı vardı. En sonki yazı ise
''Bana en büyük armağanın ...''
Uzun bir rıhtımın sonunda mumlarla bekleyen muhteşem takım elbiseyle göz kamaştıran Jongin duruyordu. Yanına yaklaştım önünde durdum . Gözyaşlarım istemsizce damlıyordu. Jongin eğilip iki göz kapağımıda öptü.
-Bana en büyük armağanın sensin Soo ! Sen, bana bu güllerde olduğu gibi renk kattın . Ben sadece bir tonu olan küçük bir çocuktum ama sen rengarenktin artık sana karışmak seninle ben değil biz olmak istiyorum. Ve ben sana muhtaç olan bir doğum günü çocuğuyum. Doğum günü çocuğu dileğini tutuyor Soo !
''Bu karşımdaki meleğin , benim yaşlılığımıda en çirkin anlarımıda , iğrenç hallerimide , hastalığımımıda , son günümüze kadar paylaşmasını diliyorum. ''
Bir dileğim daha var .
'' Bu yüzüğü takarak benimle sonsuzluğa yürümesini istiyorum Biricik eşimin ... ''
Bu yüzükler Kris'i kıskandırmak için aldığımız Jongin çok aradığı yüzüklerdi hâlâ saklıyordu. Artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordum .
-Hey .. heyy sevgilim ağlama ... Ben gülümsemen için bunları yaptım.
-Jongin sen başıma gelen en güzel şeysin !
-Ahh bebeğim! Hadi artık ağlama ve benim yüzüğümüde sen tak.
Artık yüzüklerimiz takılmıştı. Tamamen onun eşi olmayada hazırdım. Arkamızdan çıkan keman ve yan flüt çalanlar ortamı daha muhteşem hale getirdi. Piyanoda ortama katılınca tüm gece ağlamak istemiştim.
Herşey bir rüya gibiydi asla uyanmak istemiyeceğim bir rüyaydı . Bunların hepsi ...
Ama şuan kahve kokulumla dans ediyorduk . Artık eskisi gibi ellerim omuzunda değildi. Onun göğsüne kafamı yaslamıştım. O benim nefesim olmuştu artık...
Bu güzel ortamda yemeklerimizide yedikten sonra tekrar arabaya bindik ve benim evime gittik. Sanırım artık bir şeyler olmalıydı. O benim aradığım kişiydi. Arabadan inip kapıya geldiğimizde daha açmadan Jongin beni kapıya yasladı ve tutkulu bir şekilde öpmeye başladı.
-Komşular görücek bekle biraz
-Bebeğim seni çok seviyorum. Ama sende beni anla 3.5 yıldır kimseye hiç dokunmadım.
-Ben bunu 27 yıldır yapıyorum Jongin !
-Ama sen Kyungsoo'sun ve bende Jongin .
-Bu bir şeyi değiştirmiyor.
Kıkırdayarak içeri girdiğimizde üstünde önlükle bizi kim karşıladı biliyor musunuz ?
-Anna ?
-Bu kim Soo ?
-Ben Kyungsoo'nun karısıyım peki sen kimsin ?
Onsırada Kristen de gelip kucağıma atlamıştı.
-Ne ? Soo sen evli misin ? Ve çocuğun mu var ?
-Jongin dinle bak .
-Neyi dinlemeliyim Soo ?
Kapıyı çekip çıkmıştı. Bende yere çökmüş daha çok ağlamaya başlamıştım. Her şey neden hep böyle olmak zorundaydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Kokulu Sevgilim ...
FanfictionKelebekleri tekrar içimde yaşatmak beni korkutandı. Onlar içimde yaşarsa benim canımı acıtacaklardı. Dudaklarını kemiriyor , acaba bu onun alışkanlığımıydı ? Onu tanımak isterdim , en ötesinde yaşamak orda kendime küçük bir liman yapmak , birde küçü...