Bölüm 12
-YAZARIN AĞZINDAN
2 saat
Belki de daha fazla... O lanet kapıdan bir insan evladı çıkmamıştı. İğrenç ilaç kokusu tüm kata hâkimdi.
Maya sakin kalıp arkadaşına destek olmak istese de hastaneye adım attığı o ilk andan beri aklına bu koridorlarda babasını bekleyişi geliyordu... Duyduğu tek bir kelimeyle yıkılışı, annesinin haykırışları. Abisinin güçlü görüntüsüne tezat o gözyaşları. Şimdi burada tek istediği arkadaşına destek olmakken o düşündüğü şeylerden utanıyordu. Bencil gibi hissediyordu kendini...
Mert soğuk mermere oturmuş sırtını duvara dayamıştı. Ne konuşuyor, ne de ağlıyordu. Bu sesizliğiyle ona gelen, destek olmayan dostlarını kendinden uzaklaştırmıştı. Güçlü görünmek istese de o her zaman gülen suratı, korkusunu, üzüntüsünü belli ediyordu. Defalarda dolmuştu neşeyle bakan masum gözleri ancak her seferinde geri itmişti gözyaşlarını annesinin canı daha fazla acımasın diye... kendi içinde çelişiyordu. Bir yanı içerden birinin çıkıp bişeyler söylemesini isterken diğer bir yanı duyucaklarından korkuyor, kimsenin çıkıp ağzını açmasını istemiyordu.
Anlamaya çalışıyordu. Neden? Niye yaptı bunu? O silahı kafasına dayayacak kadar ne yaşadı? En önemlisi de belki neden bize hiçbir şey anlatmadı. Durumlarının iyi olmadığını biliyodu mert zaten. Ama iflas bundan hiç bahsetmemişdi babası. Şimdiyse intihar nedeninin lanet mektupda yazdığı gibi iflası olduğunu düşünüyodu. Bilmedi şeyler vardı elbette bir iflas babasını bu duruma getiremezdi. Ama öğrenicekdi hepsini canı pahasına öğrenicekdi..
Ameliyathanenin kapısından gelen gıcırtıyla ayağa kaklı çabucak. Çıkan doktorun gözlerine bakıyordu. Annesi doktorun karşısında güçsüz çıkan sesiyle herkesin merak ettiği o soruyu sordu.
'kocam nasıl?'
Herkes korkuyla merakla doktorun ağzından çıkıcak sözleri bekliyordu. Nihayet doktor konuşmaya başladığında kimse istediği şeyi duyamdı.
'sinan beyin kafasındaki mermi tehlikeli bi nokta da bu yüzden çıkaramadık.'
Mert buraya geldiğinden beri ilk defa konuştu.
'ne demek çıkaramadık? Onun ö-öl-ölmesine izin mi vericeksizin? Öylece bırakıcakmısınız?'
sonlara doğru hakim olamadığı bir şekilde yükseldi sesi. Doktor önce boğazını temizledi sonra mertin sorularına cevap vermeye başladı.'eğer o kurşunu çıkartırsak felç kalabilir konuşamaya bilir hatta ölebilir...'
Tüm bunlar olurken kolidorun başında tüm bunları dinleyen bir kişi daha vardı. Merminin çıkarılamayacağını ölüceğini duyduğu an yüzüne yerleştirdiği iğrenç gülüşüyle ordan ayrıldı. Ama duydukları sadece fragmandı.
'... beyninde bir kurşunla yaşayan bir çok hastam oldu. Onu bir süre uyutucaz daha sonra ilaçları yavaş yavaş azaltıp onun uyanmasını bekliycez. Ne zaman uyanıcağı hakkında bir fikrim yok. Bu tamamen Sinan beye bağlı. Bu tip hastalar bazen 1 haftada bazen 1 ayda uyanabiliyor bazıları ise daha uzun sürüyor. Sadece güçlü olun'
Doktor konuşmasını bitirdikden sonra mertin ve annesinin omzunu sıvazlayıp oradan ayrıldı. Mert bir süre sesiz kalırken annesi arkasında bulunan sandalyeye attı kendini.
Mert şoku atlattıkdan sonra önce az önce sırtını dayadığı duvarı yumrukladı. İçindekileri haykırıyodu. Bu sefer sesizce değil tüm hastaneyi inletecek şekilde. Amelitat hanenin kapısına yöneldiğinde ise tuna onu kollarından sıkıca tutup dışarı çıkardı. Bu sırada kızlar ise Leyla hanıma destek olmaya çalışıyolardı.