3.Bölüm

275 13 0
                                    

Yavaşça yanına oturdum. El işaretleriyle "biliyomusun artık onun için ağlanamana gerek yok" dedim. "Neden her gün babam için mektup yazan sen değilmisin?" dedi. İşte bu sözler. Çoğu zaman sağır olduğuma bile şükür etmiştim. Sırf bu sözleri duymamak için. Ama iş duymamakla bitmiyor. Hep aklımdasın baba.

Yavaşça doğruldum ve Piruzenin önüne diz çöktüm. "Çünkü artık ben varım" dedim. Güldü, ama çok acıklı bi gülüştü. Kalktı ve sarıldı bana. Çenesi kıpırdıyordu. Galiba bir şeyler diyordu ama ağzını göremediğim için anlayamadım.

Ayrıldığımızda annemin bizi kapıda izlediğini gördüm. O da ağlıyordu. Daha fazla duygusallaşamazdım. Hemen odama çıktım ve her zaman yaptığım şeyi yaptım. Diz çöküp ağladım.

Yaklaşık yarım saat bu konumda böyle duruyordum. Saate baktım. Olamaz çok az vaktim var. Hemen üzerimi giymek için dolabıma gittim. Siyah deri bir dar pantolon, üzerine siyah tişört, siyah deri ceket, siyah çanta ve parlak siyah ayakkabı. Saçlarım düzdü ve açık bıraktım. Makyajı zaten hiç sevmem.

Hemen odamın penceresinden aşağıya atladım. Gittiğim yeri kimse bilmiyordu. Bilmelerini de istemem. Koşar adımlarla sahile yürüdüm. Yolun sonundan sola saptım ve tam karşımdaydı. İçeriye girdim ve herkes ya eliyle yada başıyla selam verdi. Buraya her gün gelirdim. Uzun koridordan sağdaki odaya girdim ve Trouble tam karşımdaydı. Bana doğru koştu. Bende yere eğildim ve kollarımı açtım.

Görevliye bıraktığım notu basaya koydum ve Paşayı da alıp dışarıya çıktım. Burası bir hayvan barınağıydı. Hep buraya gelir, Paşayı alıp gezdirirdim. Sonra geri getirirdim. Paşa çok heyecanlıydı belli. Hemen sahile vardık.

Yaklaşık 2 saat sonucunda saat 7 olmuştu. Barınağa doğru yürüyorduk. Trauble birden koşmaya başladı. Bende peşinden koşuyordum. İpini tutup zor durdurdum. Yorulmuştum. Yavaş yavaş B Doberman sınıfına girdim ve Paşayıbakıcıya teslim ettim. Yorulmuştum. Kapıyı açımamla birinin omzuma çarpması bir oldu. Karşımdaki kız omzunu ovalarken ben öylece duruyordum. Hissetmemiştim.

"Nesin sen kaya falan mı omzumu kırdın?" dedi. Ağzını okumuştum. Ardından bi oğlan geldi ve tip tip bakmaya başladı. Karsımda ki kız "canım bana omuz attı" demesiyle birden kaşlarımı çattım. Ben yapmamıştım. Şimdi di gel de anlat. Oğlan tıslar gibi dişlerinin arasında "özür dile " deyince diyemedim. Zaten demezdim de. Kız bir şeyler dedi ama anlamadım. Oğlan kolumu sıkmaya başladı. Ben de o an ki panik atakla tokatı yüzüne geçirdim.

Oğlan yüzünü tutuyordu. Kız şaşkın şaşkın baktı. Oğlan eline bakınca elinde biraz kan vardı. Galiba dudağı patladı. Hemen beynim ayaklarıma emir vermesiyle koşmaya başladım. Oda peşimden koşuyordu. Barınaktan çıktım. Sahile doğru koştum hala peşimdeydi. Köşede ki dükkânı gözüme kestirdim ve hızımı arttırarak koştum.

Dükkâna girdiğimde göründüğü kadar küçük değildi. Baya büyüktü. Genç bir oğlan kasada bana bakıyordu. Bir şeyler dedi ama anlamadım. Hemen bir kalem ve kâğıt bulup " tuvalet" yazdım. Çocuk yürümeye başladı. Bende aceleyle peşinden gittim. Kızlar tuvaletini görünce girdim. Kâğıt kalem hâlâ elimdeydi. Kapıyı kilitledim. Çıkış yolu ararken klozetin üzerine çıktım. Kağıda "Gerizekalı" yazdım. Ve duvara yapıştırdım. Pencereye çıktım.

Bir kaç dakika sonra oğlan geldi. Kapıya tekme atarak açtı. Notu gördü ve okudu. Kapıya vurup geri gitti. Notuda götürdü salak. Oğlanın gittiğinden emin olup aşağıya indim. Tuvaletten çıktım ve sessizce dışarıya çıktım. Kasadaki çocuk bana bakıyordu. Gülümseyip ona baktım oda bana gülsedi. Teşekkür anlamında yaptım. Yoksa urduk yere hiç gülmezdim.

Eve gittiğimde saat 8:50 olmuştu. Mutfağa ilerledim. Yemek yiyorlardı. Bende oturdum masaya. Annem önüme bi tabak koydu. Köfte ve patates. Severim. Yemeğimi yerken Piruze beni dürttü. Kafamı "ne" anlamında salladım. Bana el işaretleriyle "neden tedavi olmuyorsun?" diye sordu. Güldüm. "Ben böyle mutluyum" dedim ve odama gittim.

Koca BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin