Mutfağa indiğimde ocakta pişen mantarın kokusu miğdemi bulandırdı. Bir an kusacaktım ama tenceredeki sarmayı görünce fikrim değişti. Hemen kapağı açıp yemeye başladım. Yüsra da gelip bir iki tane aldı. Sonra su içip gitti. Bu kızda bi dert vardı. Peşinden bende gittim. Odaya girdiğimde "bi sorun mu var?" diye sordum. "Hayır diye cevap verdi.
" bence var anlat izliyorum" dibleyemediğim için izliyordum.
"Sizi öyle görünce şaşırdım bi an "
"Neden şaşırdın"
"Sizi arkadaş sanıyordum yanı sanıyorduk annem de"
"Ne değişti ki hâlâ arkadaşız"
"Gerçekten mi yanı hâlâ arkadaşsınız"
"Evet"
"Sevinçle " tamam çıkabilirsin " dedi. Çok şaşırmıştım. Çünkü genellikle bu sözü ona ben derdim. Fazla uzatmadan odama gittim.
Sıkıcıydı. Hem de çok. Üzerimi giyinip çıkacaktım. Dolabımın önüne geçtim. Üzerime yarım göbeği gözüken lacivert kot bir gömlek ,altıma dar çapa lacivert pantolon, turucu takılar aldım. Üzerimi giyip aşağıya indim. Turuncu sandalet giyip aşağıya indim. Sahile gidecektim. 10 dk sonra sahildeydim. Ama yürümeye üşendim.
Annemin arabası Dacca yı alıp evden uzaklaştım. Sahilde park yeri bulup arabayı park ettim. Arabadan indim ve yakın bir banka geçip oturdum. Kulaklığı tabikide takamazdım. Duymuyorum unuttunuz mu ? Etrafıma bakınmaya başladım. Biri bana doğru geliyordu. Biraz daha yaklaşınca Buğra olduğunu anladım. Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş. Yanıma oturunca şaşırcam. Ne yanı teşekkür falan mı etmemi bekliyordu. Avcunu yalar.
Biraz sessizce oturduktan sonra ayağa kalktım. Kolumdan tuttu. Oturmam için işaret etti ve oturdum. Hadi bakalım yine neler olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koca Bebek
RomanceBirbirinden çok çok farklı iki kız. Partinson hastalığı olan bir oğlan. Geçmişinin bedelini ağır ödeyen bir kız