Tren Garı

57 7 4
                                    

Bankta otururken İrem bi şeyler anlatıyordu .  Ne olduğunu takmamistim bile. Birden bana gelen bi kas yığını gördüm istemsizce yüzüm düştü . Aslında  Rüzgar acayip yakışıklı bir şeydi . Çok uzun boylu , kas yığını , rampa saçlı , mavi gözlü , gamzeli , havalı , sempatik , tatlı ve en nefret ettiğim şeyde bütün kızlar buna deli gibi ağızları açık bakıyordu ve Rüzgar da bunun farkında olduğundan gamzeleriyle etrafına gülümseyip duruyordu . Hherhalde bir tek ben takmamazlıktan geliyordum çümkü İrem yarım saattir mal mal sırıtıyordu bana dogru eğilip 'yaa bu niye bizim yan sınıfta kii' diye  isyan etti . Bense oradan hemen kalkıp gitmek istedim ama çok yakında olduğundan gidemedim . Yanıma geldiğinde ' evet ne istersin , ne yapayım ' dedi rüzgar .Bu ceza işi hiç hoşuma gitmemişti . 'hiçbir şey ' dedim. Ne istiyordu bu benden ya da ne bekliyordu. 'tamam o zaman ben futbola gidiyorum ' dedi. İşte o zaman bi şey gelmişti aklıma ondan istemek için.  'bir dakika' dedim arkasından.  'aslında bi şey var ' dedim . Bora ve çagatay benim okulda futbol oynamama izin vermiyordu sadece diğer sınıflarla olan maçlarda ilk yarı oynamama izin veriyorlardı. Ama ikiside güzel oynadığımı onaylıyorlardı.  Bende Rüzgar a söyledim . Bizimkilerle bi maç ayarlamasını istedim .aslında bu çocukla konuşmamam lazımdı . Ama maç için her şeyi yapabilirim diye düşündüm . Söylediğimi yapmıştı rüzgar .ayarlamıştı ve Çağatay da  kabul etmişti .  Öğle Arası maç vardı ve ben resmen bizimkilere yalvarmıştım . En sonunda kabul ettiler . Öğle Arası doyasıya futbol oynamıştık . Herkes alışmıştı artık benim futbol oynamama . Eda hep bana voleybol sevmediğim için ruhsuz diyordu . Tam bi çalımla topu.  dikecektim ama o an topu benden biri çalımla almıştı . Topu izlerken birden Çağatay Nerede diye arkama dönmüştüm ki başıma bi darbe almam bir olmuştu . Önce başım dönmüştü ve dizlerimin üzerine çöktüm ardından ilk gördüğüm kişi Burak tı arkasında da Çağatay vardı etrafıma bakmaya çalışırken birden görüntü  yine gitmeye başlamıştı ki tekrar bayılmıştım.

Bu sefer gözümü açtığımda odada kimse yoktu ama ilk iş Telefonumu bulup burak ı aramak olmuştu . Telefonun sesi dışarıdan geldi . Telefonu kapatıp seslendim biraz sonra burak içeri daldı . Onu ilk kez böyle görmüştüm . Gözleri kıpkırmızıydı . 'uyanmış lan' diye dışarı bağırdı . 'çok korkuttun dedi bana sarılırken . Gülmeye başlamıştım . O sırada bizimkiler içeri daldı . Ardından bi hemşire de geldi bi tüp kan alması gerektiğini söyledi . O an burak elimi tuttu . Ben bi kahkaha patlattım sonuçta o mu korkuyordu benim mi korktuğumu saniyordu anlamamıştım .

Yaklaşık 2 saat sonra odaya annem girdi . Çok endişelenmiş gibi duruyordu . Ona gülümsedim . Çağatay kulağıma eğilip 'bi daha sen top felan oynama yaa sonra Nazan teyze bana kızıyor 'dedi . Bende gülüp tamam kamki anlamında başımla onayladım .

Eve geldiğimizde Elif abla yatağımı hazırlamıştı . Teşekkür edip biraz uzanmak için müsaade isterken anneme niçin kan aldıklarını sormuştum o da haftaya belli olacağını söylemişti .

(BİR HAFTA SONRA )

Koridoru takip edin demişti danışman bayan ama hala doktorun odasını bulamamıştık . En sonunda odayı bulup içeri girdik . Sekreterden benim sonuçlarımı almıştı annem ardından telefonu çaldığı için raporları bana verip telefonuna baktı.  Babam bizimle gelememisti . Bende raporlardan bi şey alamayacağımı bilsem de kurcalarken arka sayfayi çevirince %73  değer görmüştüm . Bi arka sayfayi çevirince bir seyler yazıyodu . O an aklıma sekreter geldi ona dönüp 'burada yazanların ne anlama geldiğini biliyor musunuz ' dedim . Kadın kağıtları alıp biraz kurcaladıktan sonra donup kalmıştı . Hiçbir şey söylemiyordu . Kafasını kaldırıp bana tekrar baktığında doktorun gerekli açıklamayı yapacağını söyledi . Niye böyle bir tepki verdiğini anlamadan doktorun yanına girdiğimizde önce annemle bir şeyler konuştuktan sonra doktorun raporları inceleyince yüzü düşmüştü. ' öncelikle seni rahatsız eden şu baş ağrılarından başlayalım ' dedi. Ne alakası vardı ki bunun şimdi . 'sık sık olur 'dedim . 'ya burun kanaması ?' dedi tekrar . 'bir kere oldu 'dedim . 'geçen hafta  ' . Annem atladı orda 'bir kere daha oldu top oynamış ve başına top gelmiş o zaman da kanamıştı ' . Daha sonra bu soru cevap işinden sıkılınca yani der gibi bir bakış attım  doktora . Biraz sonra konuşmaya başladı 'bunlar bilimsel olarak hücrenin ... ' diye girip bi açıklama ve en son 'kanser olmazından şüpheleniyoruz 'dedi .bi an ne olduğunu nerede olduğumu unutarak öylece bakakalmıştım . sol  gözümden gelen ilk damla yla hızla odadan çıkıp koşmaya başladım.  Caddeye çıkıp bizim siteye doğru koşarak ilerledim . Birden bastıran yağmur aglamami siddetlendirmisti . Sitenin arkasındaki tren Garı geldi ilk aklıma.  başımıza ne gelirse bizimkilerle hep oraya giderdik . Koşmaya devam ettim . Tren garina geldiğimde zor nefes alıyordum . Hıçkırmaya başlamıştım . Hemen bi trenin vagonuna binip Telefonumu çıkarttım çantamdan . Direk Bora yi tuşladım . İkinci çalışta açtı:

'Bora ? ' dedim ağlarken
' Deniz?  Noldu , nerdesin,niye ağlıyorsun ,yanına gelmemi ister mi-
'bora ben - Hıçkırmaktan hiçbir şey söyleyemiyordum .
'ben -'
Biraz sessiz kaldıktan sonra  'tren garındayim . Yanıma gelir misin?  Sarilacak birine ihtiyacım var . '

Bir Deniz ÖtesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin