Evde kimse yoktu çalışanlardan başka. Annem büyük ihtimalle şirketteydi . Babamsa zaten şirketten çıkmazdı. Hayata olan öfkesini anlaşmalardan belgelerden çıkarıyordu .
Odama çıktığımda biraz yorgun gibiyim . Eşofmanlarımı giydikten sonra ayağıma ev botlarımı geçirip camın önündeki pufa oturmuş kitap okuyordum . Camım karşı eve bakıyordu . Annemin çok iyi arkadaşıydî kadın ama ben tanımıyordum . Gerçekten merak etmiştim kimin oturduğunu .
Birkaç saat kitabımla ilgilendikten sonra karşı odanın ışığının yandığını gördüm. Ardından biri girdi odaya. Tişötünü çıkarmıştı . Yüzünü pek seçemiyordum ama kasları vardı.
Ardından bi tişört giydi üzerine ve odadan çıktı. Gerçekten merak etmiştim . Kimdi bu?Ertesi sabah
Sabah Koşusu yapmak için Eşofmanlarımı giymiştim üzerime . Hafta sonunun verdiği sevinçle kimse uyanmadan sahilde biraz koşmak istemiştim . Evden olabildiğince yavaş çıkmaya gayret etmiştim . Siteden çıkıp sahile inmem biraz zaman almıştı . Önce bana doğru hızla gelen dalgaları izleyip düşündüm . Acaba denizin ötesinde ne oluyordu mutluluk belki de bir deniz ötedeydi . Ve hayat belkide bana kutularca mutluluk borçluydu . Ve bu kutularca mutluluk belki de sadece bir deniz ötedeydi .
...Koşarken bi simitçi görmüştüm . Annem yanımda olsaydı asla izin vermezdi ama canım simit çekmişti . Belki de anneme inat almak istemiştim . Annemin en önem verdiği 3 şey ;
1- işi ve cemiyet hayatı
2- kilosu
3- saçlarıydı .
Birden içimden psikopatça gülümsedikten sonra iki simit almıştım . Ardından tanıdık bi ses 'bir tane daha ver sen simit abi , yanınada peynir ver .' dedi. Sola şaşkınlıkla döndükten sonra şaşkınlığım çığır aşmıştı . 'Buğra ? '
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Ötesi
RomanceDeniz... Hayatımda gördüğüm en mükemmel şey. Uçsuz bucaksız . Masmavi. Güçlü. Güzel. ♥♥♥ Hayatta yapılan en mantıklı şey ölmektir bence . Ama ya öleceğini bile bile yaşamak. Belki de birkaç ay önce ölseydin umurunda olmazdı ama şimdi ölmek kelim...