Selinin agzindan...
Sabah uyandigimda Alinin yaninda koltukta yatiyordum. Mumlar sönmüstü bende Alini kocaman tisörtünü giymişim. Başimi göğüsünden kaldirip dakikalarca o mühteşem yüzüne baktim.
Sonra muhtemelen hastahaneye gec kaldigimizi düsündüm ve cigliklarim evi doldurdu.
"Ali! Ali uyan! Ya ali gec kaldik! Telefon niye calmadi ya!!!"
Benim aksime ali uyusuk uyusul dogruldu. Ve siritmaya basladi
"Telefonun calmadi cünkü ben kapattim"
"Iyi bok yedin Ali!"
"Yaa kizma güzel bir sabah kahvaltisi falan yapariz hem?"
"Ali beni delirtme! Ben gec kaldim diyorum sen kahvalti diyorsun!" Bunu derken birkac kere vurmus olabilirim
"Ya kizim elin agir ya! Vurma! Hem ikimizinde tüm ögleni bos degil mi? Niye gidelim bos bos oturalim odalarimizda?"
"Ya benim 9'da terminim vardi!"
"Biliyorum. Mesaj geldi kadin termini iptal etmis!"
"Ne?"
"Ikimizde saat 2'ye kadar boşuz! Dr. Selin Yilmaz!"
Sakinlesmistim. Sonra kendi kendime aliye kendimi nasil affetircem diye düsündüm. Bence bilmemeze yatmak en iyisidir.
Hemen ona dokuldum ve en sirin halimle
"Ayyy simdi benim sevgilim bana pancake (okunusu penkeyk) hazirlar dimi???"
"Selincim bu dayaklarin bir bedeli var biliyorsun dimi?" Dedi sinsi sindi gülerek
"Var mi?" Dedim korkulu.
Alinin agzindan...
Kapida durmus öylece Selini izliyorum. Bedeli bana kahvalti hatirlmasi oldu. Bildiginiz gibi Selin ve mutfak ayni olumlu cümlede olamaz.
Herseyi eline ayagina dolastiriyor.
"Selin? Pancake hamuruna seker koymasan nasil tatli olsun?"
"Ya Ali dalga gecmesene ! Bilmiyorum iste!"
Dayanamayip gittim arkadan sarildim ve boynuna öpücükler kondurdum. Yüzü hala asıkti. Belliki oda beceriksizligine sinir oluyordu.
"Okadar cok mu istiyorsun becermeyi?"
"Evet... yani evlenirsek boş günlerimizde kalkip sana kahvalti hazirlamak sonrada seni öpüp uyandirarak kahvaltiya cagirmak istiyorum." Bunu dudaklarini büzerek söylüyordu.
"Ah bebegim sen hiiic merak etme. Ben sana ögretirim. Hem isime gelir yemekleri ben yapmam"
"Yaa bazı seyleri biliyorum. Soslu makarna. Yumurta. Tamam belki biraz kabuk düsüyor icine ama herneyse. Hadi Ali sen yap"
"Sadece aç kalmamak icin"
Gülerek yanagima sulu öpücüklerinden birakti
"Yooo sen bana kıyamazsin ki"
Sonrada bir sandalye cekip oturdu.
"Selin nazlilar merak etmemismidir? Ara istersen"
"Yok dün aksam gelemeden Nazliya mesaj attim. Hastanede nöbet var dedim"
"Yani buraya gelirken burda kalicagini biliyordum" dedim sırıtarak
"Eh yaniii" dedi cilveli cilveli
~~~
Kahvaltimizi yapip ortaligi topladiktan sonra evden ciktik. Selin hemen sikica elimi tuttu ve basini omzuma yasladi.
"Ali yürüsek mi?"
"Kizim hiic yürüyesim yok. Hem benim arabam burda"
"Off tamam"
Hemen asık suratina öpücükler kondurarak güldürdüm onu
"Bugün konusacam. Yani Nazlilarla"
"Bende Anneme söylerim. Digerleri bilmesede olur."
"Ali Annenin yanina beraber mi gitsek?
"Sen mi müjdeyi vercen?"
"Hıhı"
"Tamam"
Selinin agzindan...
Hastahaneye girdigimizde alide benimle odama girdi. Hâla el eleydik .
"Selin!"
Hass... Nazli ne ariyor burda?
"Nazli? Sen işte degilmisin?"
"Yok... izinliyim" dedi tıslayarak
"Bu şeref fakiriyle ne ariyorsun sen?"
"Nazli ben burda yokmusum gibi davranmasan"
"Sen niye burdasin ki zaten?"
"Nazli! Biz aliyle baristik."
"Selin sen bunu nasil affedersin?"
"Nazli o beni aldatmadi!"
"Ya nerden biliyorsun?"
Aliye baktim ve cok tedirgin olmustu.
"Alicim sen istersen odana git ben nazliyla rahat rahat konusiyim?"
Basiyla onayladi ve üzgün mavilikleriyle odadan cikti.
Nazliya baktigimda hala cok sinirliydi.
"Anlat" yine tıslıyordu.
Herseyi bastan anlattim.
"Ne?! Haluk böyle biri degil!"
"Öyle!"
"Nasil ya..."
"Nazli bundan kimsenin haberi olmasin. Nanemlere ben herseyi yalnis anladim diyecez. Kanera görpntülerinde evde kimsenin olmadigini ali ispat etmis diyecez. Haluk bunu ögrenirse aliye yine zarat verir"
"Tamam... alinin odasi hangisi? Bir özür diliyim en azindan?"
"Koridorun sonunda"
Bir sorundan daha kurtulduk nihayet!
![](https://img.wattpad.com/cover/51207875-288-k975013.jpg)