Unutkanlık problemim meslek içinde bir sorun oluşturmamıştır hiç. Hatırlamanız gereken bir şey yoktur. Gün boyunca devriye gezersiniz, destek çağrıldığında gidersiniz ve sizden üst rütbeli kişilerin taşaklarını emersiniz. Her gün farklı şeyler olur genellikle. Düşük rütbeli bir polis memuru iken kafaya takmanız gereken pek bir şey yoktur. Hiç kimsenin ismini hatırlamanız gerekmez. Her polis memurunun soy adı gömleğinin üstünde asılıdır. Gördüğünüz herhangi bir polis memurunun rütbesini hatırlamanız gerekmez, apoletlerine bakmanız yeterlidir. Bizler dedektif değiliz sonuçta. Devriye birimine ait polis memurlarıyız. Herhangi bir şey için not alıp, o nota uzun uzun bakarak bir anlam çıkarmamız gerekmez. Akşam olduğunda, mesai bittiğinde gün içerisinde yaşananlar unutulup gider. Bulunduğum noktadan çok memnunum. Çaylak sayılmıyorum. Mesaim bitse bile hala işi düşünecek kadar sorumlu bir polis memuru da değilim. Eğer gün gelir de bulunduğum noktadan yükselirsem, işte o zaman benim için sıkıntı. Çünkü terfi olmak demek, daha fazla sorumluluk sahibi olmak demek. Aldığım parayı seviyorum. Beni zengin edecek kadar büyük bir para almıyorum. Babam bana "Paradan ve sıcaktan zarar gelmez." derdi. Kendisi tam bir paragözdü. Sahip olduğu onca güzel şey varken o hiç memnun olmadı. Her zaman daha fazlasını istedi ve şimdi bir apartmanın bodrum katında bir sıçan gibi yaşıyor. Her şeye rağmen babamı severim. Çok düşük bir maaş almasına rağmen benden hiçbir şeyi esirgemedi. Tek çocuk olduğundan mı nedir bilmiyorum ama durumumuzun iyi olmamasına rağmen oldukça şımarık bir çocuktum. Hani şu yolda gördüğünüz, oyuncak diye ağlayan sevimsiz erkek çocukları gibiydim. Ergenlik yıllarımda ailemin durumunu fark ettim. Ben ailemi hep vejeteryan sanardım mesela, meğersem fakirmişiz. Ülkenin durumu iyiye gidince hayat kolaylaştı. Ben de bir garsonluk işine girerek aileme destek oldum. Garsonluk işinden sizlere bahsetmiştim zaten.
Bugün L.A.P.D bünyesinde büyük bir seremoni yapılacak. Bütün polis memurlarının katılması zorunlu. Terfi edilecek onbir polis memuru var ve bunların içerisinde ben de olabilirim. Bu beni geriyor çünkü terfi olmak istemiyorum. Bu seremoni yaklaşık iki saat kadar sürecek ve bu süre boyunca şehirdeki güvenliği Şerif Departmanı sağlayacak.
Bu sefer arabayı ben kullanıyorum. Hemen sağ tarafımda Daniel var ve telefonu ile uğraşıyor.
"Teknoloji manyaklığı işte." diyorum.
Bana doğru bakıyor ve hiçbir şey söylemeden telefonu ile uğraşmaya devam ediyor. Elindeki telefonu bıraksın da sohbet edelim diye konu açıyorum.
"Bu akşamki seremonide ne olacak sence? Onbir kişi terfi edilecek. Bunlardan birisi olduğunu düşünüyor musun?" diyorum.
"Öyle düşünüyorum. Kesinlikle ben terfi olacağım. Çavuş ile aramız oldukça iyi. Üst kurula beni önerdiğinden şüphem yok." diyor.
Daniel'ın suratını o an görseydiniz onu hemen tanırdınız. Gözlerinin içi parlıyor, suratından hırs fışkırıyor.
"Umarım dediğin gibi olur." diyorum.
"Peki ya kendini hiç düşündün mü? Çavuş Thompson ile aranız oldukça iyi gözüküyor. Toplantı odasında adeta genç aşıklar gibi bakışıyorsunuz. Bu bir anlam ifade etmeli mi sence?" diyor.
Seri, biraz kızgın bir ifade ile; "Hayır." diyorum ve konuyu kapatıyorum.
Arabada tekrardan oluşan sessizliği Daniel bozuyor.
"S.W.A.T. ekibine başvurular tekrardan açılmış. Sadece iki kişi alacaklar. Bunlardan birisi olmak istiyor musun?" diyor.
"Bundan haberim yoktu. Başvurular ne zamana kadar açık? Bunu düşüneceğim." diyorum.
"Ayın dördüne kadar başvuru yapabilirsin. Ben başvurdum ve kabul olacağıma şüphem yok. O iki kişilik kontenjanın birisini ben dolduruyorum zaten. O geriye kalan boşluğa girmen için çok çalışman gerek. Biliyorsun ki S.W.A.T. ekibini Çavuş Thompson yönetiyor. Aranız da iyiyse neden olmasın?" diyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gösteri Kuklası
غموض / إثارةBeynini kurtçukların yediği, kendisi ile çelişen, düne dair hiçbir şey hatırlamayan, akşam yemeğinden sonra yakılan sigarayı seven, sıradan gibi gözüken ama alışılagelmişin dışında hayatı olan polis memuru Brendan Burfield'ın psikolojik hikayesi.