Teslimiyet

1.5K 144 18
                                    

Ablasına ve eniştesine eşlik edememişti bu sabah. Sonu gelmeyecek sorularını da dinlemek istemiyordu hem. Bir an önce son bulsun istiyordu her şey. Uraz Arslan'ın sunduğu fikrini, gece biraz olsun düşünüp tarttığını umuyor, kendisine ufak da olsa bir umut kırıntısı yaratmaya çabalıyordu. Her ne kadar bunun mümkün olmayacağını bilse de deniyordu işte...Bilun, buluşmak için anlaştıkları sahil yolunu sora sora bulmuştu. Otele biraz ters yöndeydi çünkü ve kendisi bu şehrin yabancısıydı, Uraz'ın aksine. Elini cebine atarken sıkıntıyla nefes aldı. Bankta yanına oturan varlığı da dalgınlığından dolayı fark edememişti.

''Boğulacaksın. Ve bu sefer mesuliyetini kabul etmem. Çık oradan!''

Kulağına sızan alaycı ses tonunu çok iyi tanıyordu artık. Çatık kaşlarıyla başını yana çevirdi. Onu kınar gibi bakıyordu artık gözleri.

'' Bakıyorum da keyfiniz yerinde Uraz bey,'' dedi imalı imalı

Adamın bu hali fazlasıyla sinirini bozuyordu. Görmüyor muydu ne halde olduğunu ? Bir de üstüne dalga geçiyordu utanmadan. Bu kadar kalpsiz olmasına inanamıyordu!

''Yani. Yerinde olmaması için sebep yok!'' Dudak büzerek yanıtlamıştı kızı. Dışının aksine bir gariplik çöreklenmişti üstüne ve Uraz bu halini inatla yok saymaya devam ediyordu.

Çok az kaldı ! Sabır, sabır Uraz. Pes etmek yok!

'' Çok eminsiniz vereceğim cevaptan,'' diye mırıldanan genç kızla kendini toparladı.

Onun çaresizliğine karşı acımasızlığını konuşturmuştu resmen. 

'' Başka çareniz yok. Bunu siz de biliyorsunuz.''

İçine sinmeyen bir kabullenişle onu onaylayıp gözlerini devirdi Bilun. Kalbine kıymık gibi bir şeyler batıyordu sanki. Nasıl böyle bir adama değer vermişti senelerce ? Nasıl ona, yani yazılarına hayran olmuştu, anlayamıyordu! Sakinliğini korumak adına derin nefes aldı, kollarını göğsünde kavuştururken kurumuş boğazını temizledi.

'' Size bir şey itiraf etmek istiyorum.''

Adam basit bir baş hareketiyle son arzusunu söylemesi ister gibi söz hakkı lütfetmişti. 

'' Tabi, buyurun. Sizi dinliyorum.''

''Sizi çok severek takip edenlerden biriydim.'' 

Geçmiş zaman vurgusunun üzerine hususi bastı Bilun.

'' Nasıl yani ? '' diyen adamınsa sesi sorgulayıcıydı. Aslında bunda şaşırmasını gerektiren bir durum yoktu. Uraz bunları yakın çevresinden de duymaya alışıktı. Sorun olan tek şey, bu kızın da gazeteci oluşuydu. Gazeteciler birbirini pek sevmezdi. Belki canını yaktığı için böyle bir adım atıp ödeşmek istemişti genç kız, bilemiyordu ama itirafının devamını duymayı da iple çekiyordu.

Yüzündeki gülümse son derece yavandı. Sesi de ona duyduğu hayranlıktan, tıpkı kullandığı geçmiş zaman eki kadar uzaktı. Her kelimesinin altına sızan o şey koca bir hayal kırıklığıydı. '' Yazılarınızı, araştırmalarınızı, hepsini boş vakit yaratarak takip ederdim. Hatta onları sakladığım bile olmuştur. Sizi idol alıyordum daha doğrusu.'' Cümlesinin ardından adama bakmasına engel olamadı. Yüzünün alacağı ifadeyi merak ediyordu. Ama karşısındaki adam çok da şaşırmışa benzemiyordu. Ukalaydı bu adam! Yazısına sızan karakterinin aksine kibirliydi de. Oysa Bilun kendini beğenmiş bir Uraz Arslan yaratmamıştı kafasında. Böyle düşlememişti o adamı.

'' Ben...şaşırdım. Yani, böyle bir şeyi senden beklemiyordum.''

Neye şaşırmıştı Allah aşkına ? Kızın kendisini sıkı takip etmesine mi ? Kendisine duyduğu hayranlığa mı ? İdol almasına mı ? Hangisi böyle çarptırmıştı kalbini ?

Kariyerim Aşk /TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin