'' Neden geldiniz ? ''
Genç adam basit bir hareketle omuz silkti. Umursamaz görünmeye çabalaması da cabasıydı. Üzerinde eğreti duran bunca hareket sadece samimiyetini gölgeliyordu. Ama asıl amacı bu değildi. Olması gerekenin bu olduğunu bildiği için sessizleşmişti. Söyleyecek, bu soruya verilebilecek başka bir cevabı yoktu. Ekstra bir cevabı yoktu en azından.
'' İstediğiniz bu değil miydi oysa ? '' diye sorarken dudaklarını ısladı Bilun.
'' Başka şansımın olmadığını söylemiştiniz malum.''
Bilun Kaya asla rahat durmazdı. Bir şeyi öğrenecekse onun ipciğini dipciğini sorgulardı. Ama hakikatten merak ediyordu da ne diye gelip engel olmuştu ? Daha birkaç saat önce kendisini ayağının altından hile ile sepetleyen Uraz Arslan'a ne olmuştu ? Yoksa o kalın kafasını inceltecek bir şeyler mi düşmüştü ? Şu durumda oturup ay günah diyerek Nurella'ya bağlayacak hali yoktu vallahi. Uraz'ın bakışlarıyla kurduğu meditasyona noktayı koyan kız merakla cevabı beklemeye koyuldu.
'' Öyleydi.''
Vay, bir imalı geçmiş vurgusu da Uraz beyden geldi. Yok mu arttıran a dostlar ? Hım, yok mu ? Hiç mi ? Peki canım, ne kızıyorsunuz!
Kızın cevabıyla tatmin olmadığını yüzünün ifadesinden anlayabilecek kadar ihtisaslıydı Uraz. Evet, belki bu kızla aynı dilden konuşmuyorlardı ama Uraz onların uzmanlaşmış tribinden de bihaber değildi. Bilun'un takındığı tavır tam olarak buydu. Birazdan hıh deyip saçlarını savursa, ya da o iri gözleri x işaretli dil çıkaran ikonlardan birine bürünse hiç şaşırmazdı.
'' Bana yakışmazdı!'' diye ekleyip can alıcı bir gülümseme sundu.
Şaşırmıştı Bilun ama hoşuna da gitmedi diyemezdi. Üstelik bu gülüş ve sevimlilik karşısında tavır takınmak Mümkünlü köyünden dahi olsanız mümkün gözükmüyordu. O sesinin tınısına sızan ufak samimiyeti yakalamıştı. Ona güveniyordu. Şu an elinde balonu ile sahilde koşturan çocuklardan farkı olmadığına emindi. O kadar heyecanlı, o kadar mutluydu ki, içi içine sığmıyordu. Sesine bunu yansıtmamaya özen gösterse de gözleri kendini ele veriyordu. Bu genç adam için kuşkusuz en güzel minnet ve teşekkürdü.
'' Şimdi biz, sizinle rakip miyiz ?''
Çocuksu bir heyecanla sormuştu bunu.
'' Sanırım,'' diyen adamın sesine buram buram aşık olunası bir ton hakimdi.
'' Yalnız, sonra kaybedince mızıkçılık yapmak yok! ''
Ve ne kadar boğulası bir ukalalık vardı yaradılışında!
'' Kaybedince değil, kaybettiğinizde Uraz bey! '' diyerek düzeltmiş, resti de çekmişti.
Uraz buna omuzları sarsılarak güldü. Hayran kalmıştı kızın meydan okuyan haline, ciddiyetine ve kendisinden gözlerini alamayışına... Sonra toparlanıp dudaklarını ıslattı. Genç kız da hipnoza tutulmuş gibi her bir hareketini dikkatle süzmüştü ve nedense garip olmuştu. Birden kendisini Uraz'a bakarken bulmak ve ılık bir duygunun kendisini, kalbini yoklaması utandırmıştı onu. Bu adam sandığından da yakışıklıydı. Didişmekten incelemeye sıra gelmemişti ki. Hoş, gelmeseymiş daha iyi olurmuş...Bu ne yahu, adam gökten düşmesi beklenen üç elmadan biri, ıssız adaya gidildiğinde yanında götürülecek üç şeyden en önemlisi; Ekmek, su, Uraz!
Ne diyorum yahu ben, bakışı attı adama. Zavallının içinden geçenlerden haberi vardı da sanki...
'' Meydan okuyorsun demek ? '' dedi gözlerini kısmaya çabalarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kariyerim Aşk /TAMAMLANDI
Short StoryUraz hayranlıkla kızı dinlemişti. Kendini öyle güzel ifade etmişti ki doğrusu bu kadarını beklememişti. Basit bir istektir diye ummuştu. Şimdi öyle olmadığını net bir şekilde görüyordu. '' Yani, kariyerim aşk diyorsun ? '' '' Belki. Ama bunu ismim d...