Kahvaltı masasından kalktı. Kapıya doğru yönelirken aklına bir fikir gelmiş gibi durakladı salondan çıkarken kapının yanındaki aynaya baktı. Kravatını düzeltirken "- kahvaltın bittiyse hadi prenses bugün seni okula ben bırakayım " dedi. Kerem'in kalkmasıyla kahvaltı tabağına gömülen Tülin'in gözleri fal taşı gibi açıldı elindeki lokmasını ağzına atıp çayını yudumladı. Annesinin cevap vermesine fırsat vermeden "- geldimmm " dedi. Kerem'in dışarı çıkması üzerine Tülin apar topar ayakkabılarını giyip aynada kendine baktı. Şaçlarını düzelttikten sonra kibar bir hanımefendi edasıyla arabaya yöneldi. Arabanın arka kapısını açarak oturdu. Kerem dikiz aynasından şaşkın ifadelerle Tülin' e baktı : " hayrola Tülin hanım siz öne oturmaya pek bi meraklıydınız ne oldu da arka koltuğa oturdunuz ? " dedi. Tülin kızardı fakat hiç hanımefendi edasını bozmadan kibarca " - sen hep demezmiydin 'arkaya otur' diye bende söz dinliyorum işte sen demeden oturdum " Kerem"- O öncedendi sen 18 yaşına girdin artık öne oturabilirsin gel istersen"dedi kemerini takarken. "- Farketmez ben böyle iyiyim hem daha 18 olmadım gidebiliriz" dedi.
Kerem Tülin'deki farklılığı sezmiş ne yapmak istediğine anlam verememiş
" - Hay hay efendim derhal " diyerek yola koyulmuştu. Arada Tülin'i aynadan kontrol ediyor kafasını sallayarak gülüyordu.
"Ah Kerem ah bi anlasan aslında arka koltukta neden oturmak istediğimi ha haaytt ebedi aklına gelmez seni daha iyi dikizleye bilmek için oturduğum. Ah yanında otururken senin gözlerini göremiyorum nasıl yanına otururum. Burada en azından arkaya bakarken görüyorum " bu düşünceleri aklından geçirerek dikiz aynasındaki Kerem'in gözlerine dalmıştı "ah o ela gözler ah " dedi. Kerem arkasına dönüp: "- Bi ihtiyacın var mı? yada okulla ilgili bi şikayetin " Tülin: " - Heh yo yok. Sağol Kerem abi bıraktığın için" diyip arabadan indi. Koşarak okula girdi. Az önceki hanımefendi halinden eser yoktu. Kerem gülerek önüne döndü.
*** 20 dakika sonra ***
İş yerine yani yayınevine gelmişti.. Arabasını uygun bir yere park ettikten sonra içeriye girdi. Yayınevinin bodrum katında eskimiş artık kullanılmayacak hale gelmiş kitaplar vardı. Giriş katta biri müracaat diğeri ise kitapların teslim edildiği 2 oda vardı. Birinci ve ikinci katta yayınevi editörleri, redaktörler vardı. Üçüncü kat biri yayınevine ait kitapların bulunduğu kütüphane diğeri ise tanıdık şairlerin, yazarların kitaplarının bulunduğu kütüphane olmak üzere 2 tane kütüphane vardı. Dördüncü katta 2 adet toplantı salonu ve müdürün odası vardı. En üst kat ise terasdı. Terası ve giriş katıyla beraber 6 kattı. Kerem asansöre binip 4 kata çıktı. Sekreteri " -günaydın Kerem Bey " dedi. Kerem direk toplantı odasına geçti.
*** 3 saat sonra ***
Nihayet toplantı bitmişti. Kerem odasına yöneldi. Hemen arkasından Serkan içeriye girdi. Serkan Kerem'in en yakın arkadaşıydı. Meraklı gözlerle "- Dün sana verdiğim önsözü okudun mu? "diye sordu. Kerem önce Serkan'ın sorusunu anlamamış gibi yapıp düşündü sonra " - Eylül mü? " diye sorusuna soruyla cevap verdi elindeki dosyalara göz gezdirirken. Serkan:
- evet evet o. Nasıl buldun? Beğendin dimi?
-Bilmem henüz karar veremedim. Değişik bi başlangıç olmuş.
- Değişik dediğine göre beğendin demek ki. Biliyordum ilgini çekeceğini. Dedi ve güldü. Kerem'in telefonu çalınca Serkan daha sonra gelirim işaretiyle dışarı çıktı. Kerem kısa bi görüşmeden sonra telefonu kapattı. Çantasından önsözü çıkarttı. Masaya koydu. Telefonu ellerinin arasına alarak kağıdın üzerine koydu. Uzun uzun baktı. Karar veremiyordu beğenip beğenmemek arasında git geller yaşıyordu. Sadece yazara karşı bir merak vardı içinde. "Kimdi bu yazar? neyin nesiydi? neden Eylül ' dü lâkabı. Özel bi anlamı varmıydı Eylülül."
" -Şimdilerde de bu moda olmaya başlamış. Takma adlarla gizli yazar olmak" dedi.
Kafasını dağıtmak, toplantı sonrası sendromunu atlatmak için bi alt kattaki Kütüphaneye indi. Yayınevlerinin kitaplarının olduğu kütüphaneye bakarak diğer kütüphaneye girdi. Kitap kokusunu içine çekti. Rahatlamış hissederek rafların arasında gezinmeye başladı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı "Bizim Hikayemiz" Olsun
RomantikYazdığı hikâyesi ile dikkat çektiği gibi fiziği ile de göz dolduran 26 yaşında çiçeği burnunda yazar.... Tüm arkadaşları üniversiteye girme hayalleri kurarken, sevdiği adamı kendine aşık etme hayalleri kuran 18 yaşına yeni girmiş aşık bir genç...