-Hülya abla.
-Buyrun Kerem Bey.
-Sekanlar gelicek akşama mangal yakıcaz.
-Tamam Kerem Bey. Hazırlamamı istediğiniz bişey var mı?
-Hayır, her zaman ki gibi etleri de Serkan getirecek zaten.
-Anladım Kerem Bey.
-Bahçeyi ben hazırlarım. Masalar filan siz uğraşmayın.
-Peki Kerem Bey.
Kahvaltı masasından kalkıp bahçeye yöneldi.
Efe, Kerem'i arayıp görüşemiyoruz diye dert yanmıştı. Uzun bi aradan sonra biraraya gelecekleri için dışarıda buluşmak istememiş evine davet etmişti.Saat 6 civarlarında kapı çaldı.
-Hoşgeldiniz Serkan Bey diyerek elindeki poşetleri aldı ve ekledi:
-Kerem Bey bahçede.
-Hoşbulduk Hülya abla sağol.Kerem salondan bahçeye giriş yapan Serkan'la Eylül'ü gördüğünde oturduğu yerden kalkarak onlara doğru ilerledi.
Serkan kollarını açarak "Kerem" diyerek dudaklarını kıvırdı.
Kerem de Serkan'a kollarını açtı. Kahkahalar eşliğinde sarıldılar. Sanki uzun bir aradan sonra ilk defa birbirlerine kavuşmuş iki sevgili gibiydiler.
-Hoşgeldin kardeşim.
Kerem, bu hallerine sanki garib davranıyorlarmış gibi tuaf bakan Eylül'ün bakışlarını farkedince Serkan'a sarılmayı bırakıp gülerek elini uzattı.
-Hoşgeldiniz.
Eli Kerem'in avuç içinde küçücük kalıyordu. Kerem'in kalın ve uzun parmaklarının aksine onun parmakları kısa ve inceydi. Kerem'in eli sıcak, onun ise soğuktu.
-Hoşbulduk.
-Nasılsınız?
-İyiyim teşekkürler siz?
-Bende iyiyim.
Serkan araya girerek :
-Efeler gelmek üzeredir. Mangalı yakalım mı?
-Önce arayalım daha sonra hallederiz.
-Hadi o zaman ara hemen ben açıktım.
Kerem elleriyle ceblerini yokladığı zaman telefonunu bulamadı. Serkan durumu anlayınca :
-Ben ararım. Zaten sana niye söylüyorum ki.!!
-Bak ya!!!
Kerem'in birşey demesine fırsat vermeden telefonda konuşmaya başladı.
-Efe nerdesiniz?
-.....
-Niye?
-.....
-Anladım tamam sorun değil.
-......
-Ben söylerim. Görüşürüz.
Serkan telefonunu kapattı. Kendine soran gözlerle bakan Eylül ve Kerem'e bakarak telefonu masaya bıraktı.
Kerem:
-Eeeee
Serkan:
-Gelmiyorlar.
-Niye ne oldu? Niye gelmiyorlar?
-Efe'nin ablası doğum yapmış. Mete ile oraya gidiyorlarmış. Aslında gelip kapının önünden dönmüşler.
-Sağlık olsun. Kötü birşey olmasında dedi.
-Öyle tabi.Ne yapalım bizde gidelim mi Eylül?
Serkan'ın bu sorusuna Eylül'e fırsat vermeden :
-Saçmalama kardeşim.
Eylül:
-Benim için farketmez gidebiliriz.
Serkan kalmak üzere olan Eylül'ü kolundan tutarak engelledi. Kulağına eğilerek :
-Şaka yapıyordum sadece.
Gülmeye başlamaları üzerine Kerem :
-Sen anca dalga geç. Her fırsatı değerlendirmesen olmaz zaten. Kalk hadi kalk diye oturduğu yerden Serkan'ı tutup kaldırdı.Bir kaç saat içinde herşey hazırdı. İştahla masaya oturdular.
-Hülya abla su getirir misin diye seslendi Kerem.
Serkan Tülin'i görünce:
-Oo güzellik gelmiş.
Bunun üzerine bütün gözler Tülin'e döndü. Tülin kıpkırmızı olmuştu. Açıklama yapma ihtiyacı duyarak:
-Annem yani şey annemin işi olduğu için suyu ben getirdim. Başını önüne eğdi. Elindeki tepsiyi masaya bıraktı.
Kerem kaşlarını çatarak :
-Sorun değil dedi.
Serkan:
-Sende bize eşlik etsene? Edebilir değil mi Kerem?
Bu soru üzerine Tülin'le Kerem göz göze geldiler. Tülin afallamıştı :
-Ha Hayır. Çok teşekkür ederim. Arkasını dönmüş bir kaç adım atmıştı ki:
-Olabilir.
Tülin şaşkınlıkla önüne döndü. Kerem'le yemek yiyorlardı bu normaldi de misafir olduğu zaman onlara asla eşlik etmemişti. Gerçi onlar için Serkan misafir değildi fakat Eylül.
Kerem Tülin'i baştan aşağı süzdü. Kısa kot pantolonunun üzerine pembe askılı tişört vardı.
-Bize katılabilirsin dedi. Çatalıyla üzerini işaret edip :
-Tabi önce üzerine birşey giymelisin. Hava serin.
Çok hevesli gözükmemek için ağır adımlarla salona gitti. Sonra koşarak odasına gidip kapşonunu alıp bahçeye gitti. Koştuğu için nefes nefese kalmıştı. Nefesini düzene sokmak için bekledi.
-Gel benim yanıma otur diye elini yanındaki sandelyeye vurdu.
Kerem'in onayını almak ister gibi baktı. O ise tabağına bakmakla meşguldü.
-Karşına otursam?
Serkan göz kırparak:
-Otur güzellik. Yanında oturan Eylül'e döndü:
-Tülin Hülya ablanın kızı. Tülin'e dönüp yanağını sıktı.
-Güzellik buda Eylül ablan.
-Memnun oldum canım diyerek tebessüm etti.
-Bende.
Bir yandan yiyip bir yandanda sohbet ediyorlardı.
Serkan lavobaya gitmek için kalktığı sırada :
-Vav Serkan abi sana kot çok yakışmış. İlk defa seni kot pantolon ile görüyorum. Tarz olmuşsun dedi.
Serkan yüzünü Tülin'in yüzünün hizasına eğdi. Tülin bu ani hareket karşında şaşırarak kafasını geriye geçti. Serkan, gözlerinin içine bakarak:
-Sağol güzellik beğenmene sevindim. Eliyle saçlarını karıştırdı.
Kerem kaşlarını çatarak Tülin'e bakıyordu. Sadece onun duyabileceği şekilde:
-Hayran hayran bakmayı bırakıp ağzının suyunu silmelisin bence.
Tülin peçeyi alıp ağzını sildi.
-Ben tatlıları getiriyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı "Bizim Hikayemiz" Olsun
RomanceYazdığı hikâyesi ile dikkat çektiği gibi fiziği ile de göz dolduran 26 yaşında çiçeği burnunda yazar.... Tüm arkadaşları üniversiteye girme hayalleri kurarken, sevdiği adamı kendine aşık etme hayalleri kuran 18 yaşına yeni girmiş aşık bir genç...