Gecenin ilk saatleri, radyo da o eski şiirler çalıyor yine. "Rüyalarımı süsleyen sen" diye başlıyor şair. Her zaman ki gibi yine rüyalarımdasın, ellerinin ellerimde olduğu, gözlerinin gözlerimde anlam bulduğu o rüyalar işte.. Sahiden en son ne zaman bakmıştım gözlerine.. En son ne zaman sahipsiz kaldı ellerim. Anımsamak zor. Kucak dolusu güllerin sende gülümsediği günlerde geri de kaldı. Öyle ya! Ben senden çok geri de kaldım. Seni ilk gün ki gibi seviyorum halâ; kör düğüm gibi, ilk gördüğüm gibi. Değişen neydi ki, kolay olan gitmek miydi? Harbiden sevmek bu kadar zor muydu? Seviyorum deyip elinden oyuncağı alınmış çocuk misali kandırılmak mıydı doğru olan? Belki de bu sayfanın başlığı sorular olmalıydı. O kadar çok soru var ki kafam da karşımda olsan yüzüne bir bir vurur çaresizliğini izlemek isterdim. Evet çaresizlik! Sen bilmezsin bu terimi ama ben iyi biliyorum. Beklemek en büyük çaresizliktir. Lakin neyi bekliyorum ki ben? Gelemeyecek olan seni mi? Gelme boşver, görme bu hallerimi çaresizim diye seveceksen, sevme beni.. Belli ki sevilmek çok iyi birşey değil. Sevmek daha güzel, bardağın dolu tarafıdır sevmek. Sevilmenin kötülüğünü sende öğrendim ben, umursamadan çekip gitmekmiş sevilmek. Gerçekten mutlu musun? Bilmiyorum ama ben seni mutlu etmek için vardım hep. Benliğimi sana adadım ben. Senin asla bilemeyeceğin duyguları besledim sana hep. Uzun lafın kısası yoktur işte. Ben susuyorum sadece. Susmalarım da tükeniyor gitgide.. Velhasıl kelam bu sonbaharda geldi senin gidişlerinin ardından.. Boş sayfalarda görüşmek dileğiyle.. Hoşçakal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLAN BEN
RomanceAŞKIN KAYBOLAN SUSKUNLUĞUN DA GİZLİ KALMIŞ BİR BEDENDEN ARTA KALAN.