Korkunç gökgürültüsü sesiyle gözlerimi yavaşça açtım.
Yatağımda yana kayıp komidinin üstünde duran saatte baktım saatin 6 olduğunu gördüm.
uykum kaçmıştı yatakta oturur pozisyona gelip ev terliğimi giyip üstümede gri uzun hırkamı giyerek yatağın üstündeki battaniyeyi alıp odamdan çıkıp aşağı oturma odasına indim.
Koltuğa uzanıp üstüme battaniyeyi örtüp karşımda duran büyük pencereden yağmurun yağışını seyretmeye başladım böyle havalarda uykum hep kaçardı bende hep yağmurun yağışını seyrederdim bu arada ben Tuana Kore'de yaşıyorum annem Türk ama babam tam bir çekik babam Türkiye'yi çok sevdiği için Türkiye'de yaşıyorlar ama ben burayı daha çok sevdiğim için burada tek başıma yaşıyorum ben bir ajanım evet tıpkı filimlerdeki gibi daha yeni ajan olduğum için çok önemli bir görevde bulunamadım bu mesleği seçme sebebim babamdı oda bir ajandı hatta bir sürü kötü adamın kötü planlarını engelledi benimde onun gibi olmamı istedi babam bize çok önem verirdi onu kırmak istemedim umarım ilerleyen zamanlarda heycanlı bir görev alırım heycanı herzaman sevmiştirim. yağmur yavaşlaşmaya başladığında göz kapaklarım yavaşça kapandı .
************ ************ **********
Kapının çalınmasıyla gözlerimi zorlanarak açıp uzandığım koltuktan kalkıp kapıya koştum kapıyı açtığımda kyungmi karşımdaydı açıkçası şaşırmamıştım ama bu saatte niye gelmiştiki işe bu saatte gitmezdik kyungmi benim iş arkadaşım hemde en yakın arkadaşım .
" hoşgeldin kyungmi geçsene içeri" kyungmi içeri girip beni süzmeye başladı
" niye hazır değilsin güzelim"
" niye hazır olayımki işe daha 2 saat var "
" ya Tuana sen yaşlanmaya felan mı başladın bugün başkan chinho toplantı yapçak erken gelmemizi söyledi " ah tabi ya birde özellikle uyarmıştı acaba yaşlanıyor muyum?
" tabi ya aklıma geldi sen burda bekle ben geliyorum " Kyungmi kafasını onaylar anlamda salladı bende vakit kaybetmeden merdivenlerden hızlıca çıkıp odama girip akşamdan hazırladığım kombinimi giyinmeye başladım boy aynasının önüne gelince kendime baktım beyaz gömlek siyah dizimin birazcık üstünde etek harikaydım saçlarıma baktığımda baya bir dağınıktı tarağımı alıp kahverengi oldukça uzun ve düz saçlarımı tarayıp gevşek bir şekilde bağladım son olarak gözüme ince eyeliner çekip dolgun dudaklarıma parlatıcı sürdüm askıda duran deri ceketimi giyip komidinin üstünde duran siyah jipimin anahtarını ve çantamı alıp aşağı indim kyungmi sonunda dermişcesine bakıp yanıma geldi beraber evden çıkıp arabama binip şirkette dogru sürmeye başladım .**************** ********** *********
Nihayet gelebilmiştik şirkete girer girmez yanıma başkan chinho'nun sekreteri Eun mi geldi
" Tuana hanım başkan sizi yanına çağırıyor "
İyide toplantıya 20 dakika kalmıştı neden çağrıyor acaba kyungmi kolumu dürttüp gitmemi söyledi oyalanmayıp asansörün önüne gittim aslında asansöre tek binmekten çok korkarım ama 12. Kata yürüyerek çıkmaya cesaret edemiyorum .
Asansörden inip başkan chinhonun odasının önüne geldim kapıyı tıklattığımda tanımadığım bir ses gel dedi bu başkan chinhonun sesi değildi bu ses insanın içini titretikçek kadar güzel ve hoştu içeri girdim başkan chinhonun masasın üstünde oturan biri vardı
" hoşgeldin Tuana " diyip önüne döndü şaşırmıştım
" iyide sen başkan Chinho değilsin"
" ordan bakınca babamamı benziyorum "
" hayır başkan beni yanına çağırmıştıda " konuşurken bile ağzımı zor kıpırdatıyordum bu adamın pürüsüz ve pamuk kadar beyaz bir yüzü vardı
" biliyorum çok yakışıklıyım " al işte yine kıçı kalkık bir çekik
" senmi buraya beni çağırdın "
" evet bak Tuana bana yardım edeceksin "
" neden "
" çünkü ben seni seçtim öncellikle kendimi tanıtıyım ben Dae jung boksörüm danger boys diye bir çetem var intikam almamda bana yardım edeceksin "
" nasıl yardım edicem "
" sonra anlatçam orasını ha bu arada babama bunlardan bahsetmiyceksin babama bizim çok yakın arkadaş olduğumuzu senin bana çok yorulduğunu söylediğini izine ihtiyacın olduğunu söyledim 1.5 ay izinlisin babam bana kıyamazda toplantıdan sonra evine git ben seni arıycam"
" telefon numaramı bilmiyorsun"
" hayır biliyorum ben herşeyi bilirim güzel bayan şimdi çıkabilirsin "
Odadan tek bir kelime etmeden çıktım açıkçası meraklanmıştım ne gibi intikam kimden alacaktı aklımdaki sorularla asansörü beklemeye başladım .
********************* **************
Toplantı başlayalı nerdeyse yarım saat olmuştu bu yarım saat içinde
Daejungun dedikleri aklımdan çıkmıyordu
" evet arkadaşlar toplantı burda bitmiştir dağılabilirsiniz " oturduğum yerden kalkıcakken kyungmi bileğimden tutup geri otuturdu
" sana ne oldu tuana dalgınsın " acaba anlatsamıydım birine anlatmassam patlıycaktım
" hani beni başkan chinho çağırmıştı ya "
" evet "
" odaya girdiğimde oğlu daejung vardı benim için başkandan izin almış ona yardım etmemi felan söyledi danger boys diye çetesi varmış biliyor musun?"
Kyungmi şaşkınlıktan açılan ağzını kapatıp konuşmaya başladı
" kızım danger boys çetesi fena grup üyeleri çok yakışıklı boksörler üyeler her maçı kazanıyordu ama son zamanlarda got7 diye bir çete çıkmış onalar daha yakışıklı ve güçlülermiş "
" peki bu danger boysda kimler var"
" iyi dinle tek tek tanıtıyorum
Vol1 Daejung= çetenin lideri sertliği ve karizmasıyla tanınıyo"
Vol2 kwang = çetenin en güçlüsü 1 günde 3 maç kazandı
Vol3 Bae=çetenin en akıllısı
Vol 4 yong sun = çetenin en yakışıklısı "
" teşekkür ederim kyungmi benim çıkmam gerek "
" tamam görüşürüz " masanın üstünde duran çantamla ceketimi alıp şirketten çıkıp arabama bindim kafamı dağıtmam lazımdı radyoyu açtığımda drake hotline bling çalıyordu gerçekten bu şarkı çok hoşuma gidiyordu toplu saçlarımı açık bırakıp arabamı çalıştırıp markette doğru sürmeye başladım .
*************** *********** *********
Arabamı park edip markete girdim markete girer girmez çikolata bölümüne koştum ah canlarım benim ne kadarda seviyorum sizi elime geçen tüm çikolataları aldım ilerleyecektimki 2 tane çikolatam yere düştü çikolatamı almak için yere eğildim çikolatalarımı alırken karşımda siyah pantolonlu bacak gördüm kafamı birazcık daha kaldırıp baktığımda kafasını öne eğmiş bana bakıyordu tam kalkmıştımki boyum karşıdaki kişiden kısa olduğu için kafam burnuna çarptı ayş burnu kanıyordu nasıl bi kafan var Tuana işte şimdi bittin.Marketteki kişi ağzından: (hyung "abi" demek)
" hyung kalk ama sıra sende çok açızz" kafamı yastığıma birazcık daha gömüp konuşmaya başladım
" bambam defol git geçen hafta ben gittim markete hem pizza felan sipariş edin "
" ya hyung geçen haftada beni yolladın kaç haftadır hamburger yada pizza yiyoruz ya şişko olup tüm dövüşlerde yenilirsek artık kimse bizi umursamaz " kafamdaki yastağı alıp bambamın suratına fırlattım
" tamam ya ben giderim karı gibi dırdır ediyorsun bari alıcaklarını listele ben aklımda tutumam "
" oh be sonunda hyung " bambam odadan çıkınca odamdaki banyoyo girip yüzümü yıkadım dün dövüşte fazla dayak yemiştim ama yinede pes etmemiştim bende o adamı dövdüm tabikide herzamanki gibi Mark Tuan kazandı ben asla yenilmem .
Yüzümü yıkadıktan sonra üstümü giyinmeye başladım üstüme kırmızı kazağımı ve deri ceketimi altıma siyah pantolonumu giyindim saçlarım dağınıktı hiç uğraşamazdım bence dağınık saçlıda yakışıklıydım hazırlandıktan sonra arabamın anahtarını cebime koyup aşağı inip bambamdan listeyi alıp evden çıktım .❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤ ❤❤❤❤❤❤❤❤❤
Arabamı park edip marketten içeri girdim markette yürürken listeye bakıyordum aman tanrım bu nasıl bir yazıydı hiçbirşey nerdeyse anlaşılmıyordu kafamı listeden kaldırdığımda az ilerde bir kadın gördüm tanrım bu nasıl bir güzellikti baştan aşağı incelemeye başladım baya uzun kahverengi saçları epey güzel vücut kıvrımları ve tarzı herşeyle muhteşemdi aslında kızları kesmeyi sevmem ama bu kız kesilmiycek gibi değildi ama ellerine baktığımda bir sürü çikolata vardı ah onları yerse obozite olabilirdi izlemeye devam ettiğimde elinden 2 tane çikolata yer düştü elinde o kadar çikolatayla yere eğilemeyeceğini düşünerek yanına gitmeye başladım önünde durmuştumki o benden önce davranıp eğilmişti bense öyle kalmıştım çikolatlarını alırken kafasını önce bacaklarıma çevirdi daha sonra kafasını yüzüme çevirdi yüzü tahmin ettiğim gibi pürüsüzdü ama gözleri çekik değildi hafif çekikdi zor farkedilebilcek çekiklikteydi tam kalkıcaktıki birden kafası burnuma çarptı ahh bu nasıl kafadır burnumu tutarken elime kanlar geldi ah şimdi çok kızmıştım .
" hey nasıl bir kafan var burnum kırılıyordu "
" ya çok özür dilerim alt tarafı burnun kanıyor abartma bence "
" ah ne kadar acıdığının farkında mısın?" elindeki bir çikolatayı alıp bana uzattı
" belki sinirlerin yatıştırır " diyip tatlı bir şekilde gülümsedi aslında alışıktım nedense sinirlenmiştim
" ayş istemiyorum bence sende yeme bunlardan biraz daha yersen obozite olacaksın " ne olduğunu anlamadan yere oturup ağlamaya başladı
" sen bana şişkomu demek istedin çirkin olduğumumu demek istedin o kadar şişko olduğumdan kimsenin bana bakmıyacağını mı demek istedin ah sen haklısın kadınlık hormanları tutamadım kendimi "
Bir lafımdan bu kadar anlamı nerden çıkarmıştı ah bu kadınlar bende yanına geçdim
" ya sen şişko değilsin sadece bunları çok fazla yersen olursun dedim ya tamam ağlama ben öküzlük ettim " yine ne olduğunu anlamadan gülerek ayağa kalktı ama az önce ağlıyordu .
Saçlarını elleriyle savurup konuşmaya başladı
" ah teşekkür ederim bende fiziğimi beğeniyorum " diyip yürümeye başladı yürürken arkasını dönüp tekrar konuşmaya başladı
" umarım çabuk iyleşir burnun " diyip göz kırpıp gitti bu yaptıkları biraz sinirlendirsede etkilenmiştim.
~ BÖLÜM SONU~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇEKİĞİN TÜRK AJANI•• Mark Tuan
Fiksi PenggemarGücünü öfkesinden alan bir boksörün etrafında dönen çeşitli oyun. Hedef kalbini acıtıcak sırrını bulmak. Çünkü hiçkimse sırlarıyla güçlü değildir. Masum fakat güçlü bir ajanın zorunlu olarak oyunun içerisine katılması. OYUNUN SONUCU Öl ya da Mutlu o...