Uyandım. Farkında olmadan uyumuşum. Duşa girdim. Sıcak su beni rahatlatıyordu. Duştan çıkınca rahat bir eşofman giydim. Odamdan çıkmak istemiyordum. Ama açlık daha çok bastırdı ve çıktım. Evde ağabeyim yoktu. Nereye gitmiş olabilir diyordum. Takvime baktım. Evet bugün pazar. Yani tatil. Dışarı falan çıkmıştır diye düşündüm. Başka nereye gidecekti ki.
Kahvaltımı hızlıca yaptım. Anahtarı alıp dışarı çıktım. Şehre kadar yürüyecektim. Çok fazla bir mesafe yoktu. Yürüyüş bana iyi gelirdi, yani öyle düşündüm. Daha önce hiç şehre kadar yürümemiştim. Hep taksi çağrıyordum. Bugün bir fark olabilirdi. Yürümeye başladım. Bir yandan da abimin söylediklerini düşünüyordum. Gerçek olabilir miydi. Buna inanmak istemiyordum. Bizim evlatlık olduğumuza, güçlere hiçbirine inanmak istemiyordum. Kendimi başka bir şeye odaklamaya çalıştım. Mesela şu an nerede olduğumu düşünebilirdim. Kabul ediyorum kaybolmuştum. Şehre ineceğime ormanın daha derinlerine gitmiş olmalıyım. Ben düşünürken kolumdan birisi tuttu. Ağzıma bir bez götürdü. Gözlerim yavaşça kapanmaya başladı. Artık sadece sesler vardı.
Uyandığımda bir arabaydaydım. Sadece seslerden yola çıkarak bunu düşünmüştüm. Uyandığımı görmelerini istemiyordum."Uyandığını biliyorum."
Bu bir kız sesiydi. Ama acımasız değil çok narin bir sesti. Gözlerimi yavaşça açtım. Evet yanılmamıştım. Bu bir arabaydı. Yanımda ağabeyim vardı. Hala baygın bir halde uyuyordu. Etrafa göz gezdirdim. Lüks bir arabaydı. İnsan kaçakçıları bu arabayı kullanmazdı. Daha çok eski bir araba kullanırlardı. Arabada ben, abim, bana seslenen kız ve 3 iri yapılı adam vardı. Yavaşça abim de uyanmaya başladı. Gözlerini açtığında bana bakıyordu. Neler oluyordu burada."Siz kimsiniz? "
Bu sözü sert bir sert söylemiş olabilirim. Beni kaçırıyorlardı."Bayan Sarah, size her şeyi anlatacağız, biraz sabırlı olun."
Abim kulağıma "Bence bizi deliler kaçırdı." Diye fısıldadı. Haklı olabilirdi."Bakın, siz yanlış kişiyi kaçırmışsınız. Benim Adım Alex, abimin ki Chris. Sarah kimse onu kaçırın."
Sarah kimse ona haksızlık etmiş olabilirim. Ama şu anda Sarah denen kızı düşünecek değilim. Kim bilir ne yaptı da bu adamlar onları arıyor.
"Hayır, sizin adınız Sarah. Dediğim gibi sabırlı olursanız her şeyi anlatacağım.""Eğer bizi bırakmazsınız bağıracağım."
"Bağırmanız hiçbir şey değiştiremez. Araba dışarıya ses çıkarmıyor."
Teknoloji demek bu kadar çok ilerlemiş. Şimdi bu teknolojiyi düşünecek değilim ya.
"Uzun bir yolculuk geçireceğiz. "
Bunları ne kadar rahat söylüyordu. 22 saat arabada yolculuk ettikten sonra durduk. Yolculukta ben hariç kimse konuşmadı. Ben de pek konuşuyor değildim. Sadece sızlanıyor ve adamları tehdit ettim. Onların umrunda bile olmamıştı.
"İnebilirsiniz."
Abim ve ben indik. Önümüzde görkemli 6 kale duruyordu. Kırmızı, koyu mavi, açık mavi, gri, kahverengi, yeşil di. Çok hoş gözüküyorlardı.."Lüks bir tımarhane." Diye mırıldandım.