S.A. - 16. Bölüm

491 39 34
                                    

=== 16. Bölüm ===

MULTİ: Beste-Kerem-Neşe

İyi okumalar...

Hoca eline aldığı kağıdına bakıp bize döndü.

''Evet yeni transfer öğrencimiz, Neşe ARSLAN...''

Hocanın ismi söylemesi ile Kerem ve Akın'ın kafalarını kaldırıp önce Neşe'ye sonra birbirlerine bakmaları bir oldu. İkisinin de nutku tutulmuş gibiydi. Ben bile şu an nefes alıyor muydum emin değildim. Bu kız kafayı mı yedi, madem geri döneceksin ne diye o kadar kaçtın. Şu an bizim sınıfa gelmesinden onunda Kerem ve Akın gibi 1 sene ara verdiği anlaşılıyordu. Tüm sınıf Akın'a, Kerem'e ardından da Neşe ile bana bakıyorlardı. Nasıl bir saçmalıktı bu böyle.

''Evet Neşe, kendini kısaca tanıtıp arkadaki sıraya oturabilirsin.'' dedi Kerem'in yanındaki boş sırayı göstererek. Sınıftaki tek boşluk oradaydı ve bu eminim ki Akın'ı sinir etmişti.

''Benim kim olduğumu eminim buradaki herkes biliyordur. Ama bilmeyenler varsa da tek bir şey söyleyeceğim.'' diyerek bana baktı ve devam etti. ''Ben Neşe ARSLAN, gerisinin de bir önemi yok.'' diyerek sözlerini tamamladı ve Kerem'in yanına doğru ilerlemek yerine bizim olduğumuz yere doğru yürümeye başladı.

Akın'ın olduğu taraftan yanımıza vardığında doğrudan Akın'a bakarak konuşmaya başladı.

''Eğer senin içinde bir sakıncası yoksa burada oturmak istiyorum. Cam kenarı çok dikkat dağıtıcı.'' dedi Kerem'e bakarak. Akın ilk başta duraklasa da tek kelime etmeden çantasını kenardan alıp ayağa kalktı ve Neşe'ye yer verdi.

''Tamam öyleyse Akın, sende Kerem'in yanına geç bakalım. Derse devam ediyorum.'' dediğinde hoca, Akın buna da bir şey demeden Kerem'in yanına geçti. Kerem'in başı yine sırasındaydı, Akın'da onun yanına geçince bakışlarını bize çevirdi yine.

Bu ne kadar rahatsız edici olsa da Neşe'nin gelmesi beni birçok saçma şeyin içinden kurtarmaz mıydı? Ne olacaksa olsun artık diye düşünmeme rağmen. Şu an yanı başımda oturuyor olması cidden biraz tuhaftı. Göz ucuyla Neşe'ye baktığımda bir şeyler yazıyordu ve şu an cidden dersi dinlediğini düşünemiyorum. Derken yazdığı defteri bana doğru sürükledi, ben de üzerinde yazanları okudum. 'Şu an kafanda bir sürü soru işareti olduğuna eminim. Buraya gelmeden önce çok düşündüm. Seninle konuşmam lazım, teneffüste benimle gelir misin?' yazıyordu. Ona bakıp kafamı aşağı yukarı olumlu anlamda salladım.

Teneffüs zili çaldığında sınıf bize doğru dönmüş, Akın ise yerinden kalkmıştı bile. Neşe kapının yolunu tuttuğunda bende peşine takıldığımda arkamdan duyduğum tek şey. 'Beyler kavga yakındır.' oldu. Neşe ile kavga edecek kadar aptal değildim. Hele ki mevzu bir erkekse. Kesinlikle tarzım değildi. Neşe ile bahçede bir banka oturduğumuzda ilk ben konuştum.

''Evet dinliyorum seni, ne söylemek istiyorsun?''

''İlk olarak seninle yaşamak istiyorum.'' dediğinde ağzım açıldı. Kesinlikle benim algı problemim yoktu, sadece etrafımdaki insanlar kafayı yemişti, hem de hepsi. Hem bu şekilde direk konuya girilir mi be, sanki çok yakınız.

''Nasıl yani?'' diye soru verdim.

''Şöyle ki, yalnız yaşadığını duydum. Ben de yalnızım ve şu an burada bir evimde yok. Daha dün döndüm ve ev aramak yerine seninle kalmanın daha iyi olacağını düşündüm.'' dedi.

''Benimle kalmanın iyi olduğunu mu düşündün? Neden? Hem seninle kalmak isteyeceğimi nereden çıkardın?'' diye sıraladım. Kendisine fazla güveniyordu ve bu beni sinir ediyordu.

SAHİPSİZ AŞIK (Devam Edecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin