Aypars'ın ağzından
Ameliyahanenin önünde beklerken zaman durmuş gibi hissediyordum, saat bir türlü ilerlemiyor yelkovan akrebin peşinden koşmamak için adeta yeminliymiş gibiydi.
Diğerlerine baktığım da hepsinin endişeli olduğunu fark ettim. Kim olduğunu, nerden geldiğini, nasıl bu hale geldiğini bilmiyorduk, yaşayıp yaşamayacağını bile ahh böyle beklemek gercekten cok sıkıcıyldı.
Ameliyathanenin kapısı açıldığın da hepimizden önce Burak'ın koşar adımlarla oraya ilerlemesi dikkatimden kaçmamıstı. Ah! Bu doktor yeminli miydi konuşmamak için, aile dostumuz olmasa yapacağımı biliyordum ya neyse daha fazla beklememek için "Bizi bilgilendirir misin Ahmet abi" diye sinirle tısladım. Nedense iyi şeyler söylemicek gibi bir hali vardı. Boğazını temizleyerek nihayet fazlasıyla geçiken konuşmasına başladı. "Bak evlat açık konuşacağım vücudu çürüklerle dolu kafa tasının arka kısmına ciddi darbeler almıs bu da kanamaya neden olmuş. Kanamayı kontrol altına almayı başardık. Geldiğinde nabız yok denilecek kadar zayıftı ve operasyon esnasında 1 dakikalik süre kadar kalbi durdu ama güçlü kizmıs aramıza dönmeyi başardı." derin bir nefes aldı ve tekrar konuşmasına kaldıgı yerden devam etti. "Bundan sonrası icin bisey söylemek oldukça zor 48 saat kadar uyutmaya devam edeceğiz daha sonra uyanmasını beklemek zorundayız. Bu süre de tek dileğimiz kalbinin bi kez daha durmaması bünyesi kaldıramaz ve hastayı kaybederiz." Ahmet abinin uzun cümleleri her ne kadar beni sıksada sonuna kadar dinledim tam o sırada ameliyathane den bir doktor daha çıktı ve bize dönerek kendini tanıttı. "Merhaba ben plastik ve estetik cerrahı Murat DOYUM. Ahmet bey ile birlikte bende ameliyattaydım. Hasta bu haldeyken bunları konuşmak ne kadar doğru bilemiyorum yalnız gene de bilgilendirmek isterim?" sorar gibi bir hali vardı her ne kadar işin bu kısmıyla ilgilenmesem de devam etmesi için "Buyrun devam edin" dedim. " Yüzünde ki yaralar derin ve ciddiydi estetik dikiş atılması gerekiyordu bu durumla ne kadar ilgilenirsiniz bilmiyorum ama elimden gelenin en iyisini yaptığıma inanıyorum vücudunun bazı yerlerinde de aynı operasyonu gerçekleştirdim. Geçmiş olsun umarım hastamız kendine gelmekte başarılı olur." bu konuşmanın hiç bir kelimesiyle ilgilenmedim sadece ben değil hiç birimiz ilgilenmedik önemli olan yaşamasıydı bu yüzden "Sağolun" demekle yetindim. Başını öne eğip tam gideceği sırada tekrar bize döndü "Bu konuda bir bilginiz var mı bilmiyorum. Hastanın sağ bileğinde derin ciddi bir yanık izi ve sol kürek kemiğinde ciddi bir yara izi var. Belli ki herhangi bir operasyon yada pansuman yapilmamıs bu yüzden izler hala yeni gibi fakat oldukça eski.." dedi ve arkasını dönüp yürümeye basladı. Kim küçük bir kıza bu kadar işkence edebilirdi ki aklim almıyordu. Onun için üzgünüm ama kim olduğunu bilmediğimiz bir kız için elimizden geleni yapmıstık zaten gerisi bizim işimiz değildi bu yüzden bizimkilere döndüm her biri gercekten yorgun görünüyordu. Onlardan bir farkim yoktu cidden dinlenmeye ihtiyacımız vardı. Hafifçe öksürüp dikkatlerini çekmeyi başardığım da " Artık gidelim biz üstümüze düşeni yaptık, daha fazla beklemenin bir anlamı yok." sesim biraz sert çıkmıstı çünkü gercekten yorgun hissediyordum ve tanımadığım biri için yeterince zamanımı vermiştim daha fazlasına gerek yoktu, düşüncelerimi bölen Miraç'ın alay dolu sesi oldu "Sen bu kadar kötü değildin hayrdır abi" bu çocuğu bazen gerçekten kendi ellerimle gebertmek istiyordum, onu duymamazlıktan gelerek sert bir şekilde "Haydin beyler" dedim. Derdi neydi bunların ne yani o uyanana kadar burada mı bekleyecektik, cidden hepsinin düsüncesi bu yönde miydi ? Burak'ın sesini duyduğum da keskin bakışlarımı ona çevirdim. " Onu bu şekilde bırakamayız. Savunmasız ve çaresiz. Belliki öldürülmeye çalısılmış ve ölmesi içinde oracıkta terk edilmiş. Benim vicdanim burada devreye giriyor bu yüzden buradan ayrılmıyorum. Siz gidebilirsiniz..!"Umarım beğenirsiniz ilk deneyimim lütfen hatalarım varsa kusura bakmayın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ BEDELLER
Novela JuvenilAğlaması dindikten sonra kollarımı onun minik bedeninden çektim ve; "Artık anlatmanın vakti gelmedi mi zeytin göz?" Diye sordum. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini gözlerime sabitledi. "A-anla-tamam" dedi. Sinir bütün bedenimi ele geçirirken h...