Medyada BURAK "Hazırsan çıkalım mı?" bi abim olsa keainlikle Burak gibi biri olmasını isterdim. Benimle ilgilenmekten bir an olsun sıkılmaması daha rahat olmamı sağlıyordu. Diğerleri de çok iyi ve cidden kafa çocuklardi. Içlerinden bir tanesi hariç, herif adeta bir buz kütlesini andırıyordu. Nasıl anlaşabildiklerini anlayamasam da beni ilgilendiren bir durum söz konusu değildi. Düsüncelerime ara verip, bakışlarımı ayaklarıma indirerek "Ş-şey" diye mırıldandı. Kendim bile sesimi zor duymuştum fakat Burak herşeyime o kadar dikkat ediyordu ki "Bağcıklarını bağlamazsak düşebilirsin küçük, canının acımasını istemeyiz değil mi?" tebessüm ederek söylediği şeyler karşısın da bende elimi ağzıma kapatıp kıkırdadım. Dizlerinin üzerinde çökerek ayakkabılarımı bağlamaya başladı. 'Gerçekten abim olmalısın Burak.'
"Hadi bakalım, artık gidebiliriz" diyerek koluna girmem için hafif yukarı doğru kırarak bana baktı, tereddüt içinde olduğumu anlamış olacak ki hafifçe koluma dokunup "Merak etme, hepsi seni çok sevdi" 'Aman o buz kütlesi bile mi?" Burak'ın kahkahasını duyduğum da sesli düşündüğümü anladım ve kendime lanetler ettim.
'Kızım sen bu çeneyle kendini çabuk ele verirsin' diyen iç sesime dil çıkardım.
'Çok biliyorsun sen hıhh' iç sesimle sürtüşmem Burak'ın insanı rahatlatan sesiyle sona erdi.
"Aypars biraz serttir, bizler kadar pek gülüp konuşmaz ama esasında iyi çocuktur. Ayrıca konuştuğumuz gibi emin ol birşeyler hatırladığında gitmek istediğin yere seni sağ salim bırakacağız" fazla uzatmamak için "Tamam" diyerek koluna girdim ve yürümeye başladık. Hala vücudumun bazı yerleri sızlasa da bunu belli etmemeye çalıştım.
Nihayet hastanenin kapısından çıktığımız da uzun süredir oksijensiz kalmışım da şu an oksijeni soluyormuşum gibi derin bir nefesin ciğerlerime ulaşmasına izin verdim.
Kafamı kaldırıp baktığım da diğerleri arabalarının yanların da durmuş bizi bekliyordu. Her birinin arabası olması bu çocukların zengin olduğunun kanıtıydı. Yanlarına ulaştıgımız da adının Aypars olduğunu öğrendiğim buz kütlesi sert bir ses ile "Hadi gidelim artık şuradan" dedi.
Bu çocuk gerçekten ürkütücü bir ses tonuna sahipti.
'Kendini kandırmayı bırak Çisem bu çocugun ta kendisi ürkütücü'
'Bir iç ses olarak keşke sana izin verdiğim de konuşsan hiç fena olmaz'
☆☆☆Arabadan Burak'ın yardımıyla indiğim de geldiğimiz yeri gözlerimle taradım karşım da bahçeli iki katlı çok güzel ahşaptan bir ev vardı. Düsüncelerimden beni ayıran Miraç'ın alay dolu sesi olmuştu.
"Bahçeyi çok beğendin sanırım istersen Jhonny'nin klübesinde yatabilirsin" utanarak başımı öne eğdiğim de buz kütlesinin sesini işittim "Bu kadar gösteri yeter, hepiniz içeri" diyerek kimseyi umursama dan eve doğru adımladı. Diğerleri de peşinden yürümeye başladıgında bende onları takip ettim.
Aypars'ın açmış oldugu kapidan içeri girdiğim de evin içinin bahçe den daha güzel olduğunu fark ettim.
Her biri içeri deki geniş koltuklara yerleşirken ne yapacağımı bilmez bir halde onlara doğru yürüdüm, durumumu fark eden Burak "Gel bakalım kücük" diyerek yanında ki boşluğu gösterdi. Yanına oturduğum da çaktırmadan salonu incelemeye başladım, gerçekten ferah bir havası vardı. Kahve ve krem renginin hakim olduğu salonun insanın içini ısıtan ayrı bir atmosferi vardı. Burası gerçekten bir yuva gibiydi. Üstelik 5 erkeğe göre fazlasıyla temizdi.
Aypars'ın sesini duyduğum da bakıslarımı ona yönelttim "Ben biraz dinleneceğim, siz de dinlenseniz iyi olur. Aksam mekanda olmamız gerekiyor. Yeterince boşladık." koltuktan kalkarak bakışlarını her birinin üzerin de gezdirdi ve merdivenlere doğru yöneldi.
Cümlesinin içinde ki imayı bariz bir sekilde anlamıstım. Benim yüzümden işlerini boşlamıs olmalıydı. Bu düşünceyle birlikte beni hiç rahat bırakmayan vicdanım gözlerimin dolmasına neden oldu. Bu insanlara yalan söylemek beni ne kadar rahatsız etse de buna mecburdum.
Burak ayağa kalkıp önümde durduğunda bakışlarımı ona çevirdim. Elini bana uzatarak "Hadi kücük, senin de dinlenmen lazım" dedi.
Elimi büyük elinin içine bırakıp ayaga kalktım. Birlikte ikinci kata çıktıgımız da koridorun sonuna doğru ilerlemeye başladık. Kapıyı açtığın da bana dönerek sıcak bir tebessümle "Burası artk senin odan. İhtiyacın olabilecek herşey burada mevcut ama yine de bir ihtiyacın olduğun da söylemen yeterli." dedi. Ona minnet dolu gözlerle bakarken "Teşekkür ederim" diye mırıldandım. "Önemli degil" diyerek hemen sol tarafım daki odaya girdi. Demek ki onun odası da burasıydı.
'Hadi bakalım Çisem ANDAÇ bunca yalanla bu evde ne kadar süre yaşayabileceksin'Keyifli okumalar umarım beğenirsiniz daha yolun başindayim lütfen önyargısız ve sabırlı olmanızi diliyorum
Tesekkürler efendim :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ BEDELLER
Novela JuvenilAğlaması dindikten sonra kollarımı onun minik bedeninden çektim ve; "Artık anlatmanın vakti gelmedi mi zeytin göz?" Diye sordum. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini gözlerime sabitledi. "A-anla-tamam" dedi. Sinir bütün bedenimi ele geçirirken h...