Medya da Aypars
Kendimi toparlayabildikten sonra elimi yüzümü yıkayıp odam dan çıktım. Merdivenleri sakin adımlarla inerken aşağısının kalabalık olduğunu gelen seslerden anlamış oldum.
Herkes kahvaltı masasındaydı ve oldukça da neşeli görünüyorlardı. Gözlerim Aypars'a takılınca onun da bana baktığını fark etmem ile bakışlarımı hemen kaçırma gereği duydum. Beni ilk fark eden Açelya olmuştu, bu kızda ki enerji gerçekten inanılmazdı. Hakan ile de çok yakışıyorlardı üstelik.
"Günaydın canım, hadi gelsene" tebessüm etmeye çalışarak bende "Günaydın" diye mırıldandım.
Bir tek buz kütlesinin yanı boştu ve ben gerçekten oraya oturup oturmamak konusunda kararsız kalmıştım. Burak'ın bana bakıp dişlerini gösterecek şekilde güldüğünü gördüm, en azından onu mutlu etmiştim bu güzeldi işte.
"Hadi küçük gelsene neyi bekliyorsun" dedi Burak.
"Imm ben pek aç değilim aslında bi kahve içsem fena olmaz size afiyet olsun" dedim kendimden emin olmaya çalışarak çünkü onun yanına kesinlikle oturmak istemiyordum."Olur mu öyle şey fıstık? Hep bir aradayız gel hadi güzel bir kahvaltı yapalım" Miraç'ın bile sesi alaylı değildi ilk kez. O kadar acınası bir haldeydim demek ki.
Burak oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve beni sinesine doğru çekti, nedense bu bende ağlama isteği uyandırmıştı. Kulağıma doğru eğilerek "Benim küçüğümün neden keyfi yok? Hadi abin seninle kahvaltı yapmak istiyor" dedi. Ahh Burak neden köşeye sıkışmama neden oluyorsun.
Onu kırmak istemediğim için "Tamam abi" diye fısıldadım tıpkı onun gibi .
Geri çekilip alnımı öptü ve gülümsedi. Arkadan gelen "ooo" seslerini duymamak için sağır olmayı diledim.Aypars şuan da tamamen haklı pozisyon da yerini almıştı ama bilmiyordu ki biz birbirimize o anlamda yaklaşmıyorduk.
Aypars'ın yanına oturup kahvaltımı etmeye başladım. Bu benim için zor olsa da bozuntuya vermemek için oldukça direndim. Onlar konuştu ben dinledim daha doğrusu dinliyormuş gibi davrandım. Aklım hala sabah ki olanlardaydı.
Kahvaltımız sona erdiğin de hep birlikte bahçeye çıkmaya karar verdiler tabi bende onlara uymak zorunda kaldım. Jhoony'i gördüğüm an yüzümde aptal bir gülümseme oluştu, netice de beni kurtaran oydu. Eğer o gece onların elinden kaçıp beni bulmamış olsaydı kesinlikle şuan nefes alıyor olmazdım, bu kadar iyi insanları tanımış da olmazdım.
Klübesine doğru ilerleyip yanına oturdum, patilerini hemen bacaklarıma koyup yüzümü yalamaya başladığında kahkahama engel olamadım. O gece de yüzümde ki sıcak ıslaklığın nedeni jhoony'di bunu biliyordum. Yaklaşık yarım saat kadar jhoony ile vakit geçirdim. Üzerimi elimle silkeleyip yerden kalkarak bizimkilerin olduğu çardağa doğru ilerledim.
Burak çok güzel bir gülümsemeyle beni izliyordu, bende ona kocaman gülümsedim ve yanına oturdum. Jhoony ile vakit geçirmek neşemi yerine getirmişti.
"Sana nasıl hitap edeceğimizi de bilemiyoruz" dedi Talya birden.
Bakışlarımı ona çevirdim ve istem dışı dudaklarımı büzdüm. "İstediğin şekil de hitap edebilirsin" dedim."Gene de bir isim olsa hiç fena olmazdı" dedi Açelya. Hiç kimsenin beklemediği birşey oldu o an çünkü bunu bende kesinlikle beklemiyordum.
"Melek, ona Melek diye hitap edin" Burak'ın söylediği şey ile bakışlarımı şok olmuş bir şekilde ona çevirdim. Ne yani kız kardeşinin adıyla mı hitap edilmesini istiyordu bana, bu kadarını hiç beklemiyordum. Diğerlerine baktığım da hepsi şaşkındı en az benim kadar.
Gözlerim Aypars'a takıldığın da ufacık bir pişmanlık görsem de hemen toparladı kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ BEDELLER
Novela JuvenilAğlaması dindikten sonra kollarımı onun minik bedeninden çektim ve; "Artık anlatmanın vakti gelmedi mi zeytin göz?" Diye sordum. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini gözlerime sabitledi. "A-anla-tamam" dedi. Sinir bütün bedenimi ele geçirirken h...