Yüzüme vuran güneşin parlak ışığıyla gözlerimi aralamak zorunda kalmıştım. Yatakta hafif gerinerek doğruldum. İki gündür yatıyordum ve odadan adım atmamıştım. Kimseyi de görememiştim bu yüzden. Boğazımı hafif temizlediğimde, hala acıdığını fark ettim. Yine de düne göre daha iyi ve dinçtim bu sabah. Çıplak ayaklarımı yataktan sarkıtıp zemine bastım. Tam kalkacağım sırada odamın kapısı açıldı.
''Ooo tatlım günaydın, bugün nasılsın bakalım.'' diyen Ceylin'i görünce şaşırmıştım doğrusu. Ona şaşkın şaşkın baktığımı fark ettiğinde ise, kahkaha atarak yanıma oturdu.
''Eee alıştın sen tabi, gözünü açar açmaz o yakışıklı hödüğü yanında görmeye.'' söylediğiyle ifademi değiştirip kızgınca ona baktım. Hayır yani hastayken yanıma bir kere bile gelmeyen oydu sonuçta. Şimdi de oturmuş dalga geçiyordu benimle.
''Bir de dalga mı geçiyorsun Ceylin. İki gündür yanıma gelmediğin için şaşırmış olabilir miyim acaba?'' onun bakışları da birden karardı.
''Gelmedim mi? Kızım kapıda yattım resmen içeri girmek için. Yakışıklı hödük sağolsun. Hem sadece ben mi? Diğerleri de geldi ama hiç birimizi almadı eve. Neymiş efendim, iyileşince görürmüşüz, mikrop kaparmışsın. Ölümcül virüs taşıyoruz da benim mi haberim yok anlamadım ki. Bugün de iyi olduğuna karar verdi demek ki.''
Ağzım ''o'' şeklini alacak şekilde açılmıştı. Bu yüzden mi kimseyi görememiştim, hem altı üstü soğuk almış ve ateşlenmiştim.
''Kapat şu ağzını Çisem'' diyerek çeneme dokundu.
''Şey.. şaşırdım sadece.. Neyse bi duş alsam iyi olacak, leş gibiyim.''
''Duş almışsındır sanıyordum.'' banyonun kapısını açıp tam içeriye girecektim ki, söyledikleriyle ona dönüp
''Ceyliiin..!'' diye bağırdım, tabi acıyan bir boğazla ne kadar bağırabildiysem. Kendimi banyoya atıp, kapıyı da çarptım. İçeriden gelen kahkaha sesini duyunca belli belirsiz bende gülümsedim. Şu iki günde bebek gibi bakmıştı bana. Yediğime, içtiğime, herşeyime dikkat etmişti. Onun sayesinde bu kadar çabuk toparlanabilmiştim. Yine onun sayesinde iki gündür deliksiz rahat bir uyku çekmiştim, çünkü yanımda o vardı. Garip bir şekilde güvende hissetmiştim kendimi. Suyu açıp duşa girdim. Diğerlerini de görmek istiyordum artık, cidden onları da çok özlemiştim.
***
Nihayet duş alma işlemini tamamladıktan sonra, bornozumu bedenime sararak banyodan çıktım. Kafamı sağa sola çevirip güldüm. Deli kız her yeri toparlamıştı. Yatağın üzerine bıraktığı kıyafetleri üzerime geçirdim. Uzun saçlarımın suyunu havluyla iyice alıp tekrar banyoya girdim ve saçlarımı kuruladım. Güzelce tarayıp, dağınık bir şekilde topladım.
Merdivenlerden aşağıya inerken evde hiç ses olmadığını fark ettim. Mutfakta masaya kahvaltılıkları çıkaran Ceylin görüş alanıma girince,
''Kimse yok?'' kafasını kaldırıp bana baktı.
''Aypars işleri çok boşlamış, o yüzden erken çıktı. Sabahın altısında da beni arayıp çağırdı. Uykumun içine etti anlayacağın.'' derin bir nefes verdi. Çayları doldurmak için arkasını döndü.
''Sana Aypars'ı mı sordum ben şimdi? Diğerlerinden bahsediyorum.'' çayları masaya koyup tekrar yüzüme baktı.
''Kızlar okulda canım. Meriç ve Miraç da öyle. Vizeleri başlamış, diğerleri de işlerinin başındalar işte.'' yüzümün düştüğünü görünce bana doğru gelmeye başladı. Nereye kadar böyle yaşayacaktım, hayatım bu evden ibaret mi olacaktı hep. Koluma girip beni masaya doğru çekiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ BEDELLER
Ficção AdolescenteAğlaması dindikten sonra kollarımı onun minik bedeninden çektim ve; "Artık anlatmanın vakti gelmedi mi zeytin göz?" Diye sordum. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini gözlerime sabitledi. "A-anla-tamam" dedi. Sinir bütün bedenimi ele geçirirken h...