9 Bölüm

27 2 0
                                    

UZUN ZAMANDIR BÖLÜM ŞARKISI YAZMIYORDUM . BU BÖLÜM YAZIYIM BARİ. İYİ OKUMALAR.....

Calvin harris & disciples- how deep is your love

Yorumlarınızı bekliyorummmm....

YAĞMURUN AĞZINDAN .........

Ona sarıldığıma şaşırmış olmalıydı. Neden böyle birşey yaptım inanın bana onu bile bilmiyorum. Bir anlık cesaretle çocuğun üstüne atladım. Umarım beni meraklı falan zannetmez. Neyse hayatıma geri dönelim.

Sarılma faslımız bittiğinde beni yere indirdi. Bense hala sorduğum soruya cevap bekliyordum. Bana gülümseyip ceketini ve şapkasını giydi. Balkona doğru giderken sadece onu izliyordum. Kafasını bana çevirip sorumu cevapladı.

'' Bunu öğrenmene daha çok var . '' diyerek soruma kaçamak bir cevap verdi. Sonrada balkondan atlayıp uzaklaştı.

İstediği kadar kaçabilir bana göre hava hoş ! Elbet bir gün sakladığı şeyler ortaya çıkar...

Veya burnumu sokup herşeyi kendim öğrenebilirim. Hmm..... En iyisi burnumu sokmamak çünkü ne zaman bir işe burnumu soksam kabak hep benim başıma patlıyor. Öncedende söylediğim gibi ben iyi bir kız olmalıyım.....

Güneş doğduktan sonra kalmıştım , ama sanki gecenin 3 'ünden beri ayaktaymış gibi hissediyordum. Bu uykusuzluğumu en iyi göz altı torbalarım kanıtlıyordu. Aynadaki yansımama yandan bir bakış attım. Iyy şu tipe bak ya ! Sanırım uyusam iyi olur.

Kendimi tam yatağa atıyordum ki ;

'' tavuhları pişirmişem , hacıyıda çarşıya göndermişem''

Neredeyse sinirden telefonu fırlatacaktım. Eeee milletin iphonesi var , bizde s 3 minilerle geçiniriz. Genede götümüz yemiyo s3 minileri fırlatmaya . Telefon telefondur...Telefonun yeşil telefon simgesini kaydırıp kulağıma götürdüm.

" NE VAR YA SABAHIN KÖRÜNDE ARIYOSUN KARDEŞİM !"

" Telefonu açış şekline bak allam ya !
Siktir git ! Kapa telefonu kapa lan !! "

Telefonu yüzüme kapadı. Bu kız mal demiyorum boşuna ... of yeşim senle hiç uğraşacak halim yok diyerek yatağıma yattım.

&&&&&&&&&&&&&&

Kalktığımda saat 2' yi geçiyordu. Kalkıp aşağı indim. Babam sofranın en baş köşesinde elinde bir kağıt tutuyordu. Eyvahhh...

O kağıt benim matematik sınavım ! Ben donup kalmışken babamın gözleri seyirmeye başlamıştı. Buda sinirden kuduracağının belirtisiydi.

Korkudan gözlerimi kapatıp arkamı döndüm ve iki adım atmadan babam;

" Yağmur . Bu kağıt ne ? "

Ağzından sakince çıkan bu kelimeler fırtına öncesi sessizlik gibiydi. Yani birazdan fırtına kopacaktı.

" Ne olcak baba benim .... benim ... benim ödev kağıdım ! "

Babam tek kaşını kaldırıp bana baktı.

" Eminmisin ? "

Hemen kafamı salladım. Babam ağzına bir peynir attı. Yuttuktan sonra;

" O zaman neden kağıtta 1 . Dönem matematik yazılısı yazıyor? Ve yanında KOCAMAN BİR SIFIR YAZIYOR!"

Son kısmı bağırarak söylemişti.

" ya şeydir baba şey eeeee o bizim performans ödevimiz ya eee o yüzden öyle yazıyo ! "

Babam besbelli inanmamış görünüyordu. Babamın elindeki kağıdı ışık hızında alıp odama çıktım. Odama girer girmez kapımı kitledim. Sınav kağıdımı buruşturup kapımdan açık olan pencereme basket attım. Kağıt odamın içine geri fırladı.

" Töbe töbe noluyo lan ! Kim var orada ? Kimsen çık lan pişt............pişt"

Korkuyla yatağımın yanında dik olarak duran beyzbol sopamı aldım. Yiyosa şimdi gelsin ! Pencereye doğru ilerlemeye başladım. Pencerenin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım. Adamın kafasının yarısı görünüyordu.

" Bismillah" diyerek adamın kafasına sopayı indirdim. Adam çıktığı merdivenden aşağı düştü. Pencerenin kenarlarından tutarak aşağıya baktım.
GÖZLERİM İSTEMSİZCE HAYIR YA İSTEYEREK DOLMUŞTU.

Çünkü kafasına vurduğum kişi umuttu. Ağzımdan ufak bir çığlık koptu. Ne yapacağımı bilemezken hemen koşar adımlarla evden çıkıp bahçeye indim. Umuttun sol alnında ufak bir yara oluşmuştu.

Korkuyla telefonumu cebimden çıkartıp savaşın numarasına tıkladım. Titreyen ellerimle telefonu kulaģıma tuttum. İki çalıştan sonra telefon açıldı.

" savaş.... yardım et...... umut ...... ben yaptım..... ben..... bahçedeyiz... "

"Yağmur noluyo orada ?! "

"Yardım et savaş... korkuyorum.....gel lütfen..."

"Yağmur olduğun yerde kal ben geliyorum! "

Gözlerimden düşen yaşların haddi hesabı yoktu. Telefon elimden kayıp yere düştü. Umuta dokunmaya cesaretim yoktu. Umut diye seslenmekle yetiniyordum. Beş dakika olmuştu . Ama savaş hala gelmemişti. Bende biraz da olsa kendime gelmiştim.

Nerede kaldı bu !

Hava iyice soğumuştu . Umutu içeri alayım bari . Tam umuta dokunucakken umut kendine gelmeye başladı. Umutun yanına çöktüm.

"Umut . İyisimisin? "

"Ahhh! Başım ! Ne oldu bana ? En son odana girmek için pencerene tırmanıyordum ? Sonra kafama biri vurdu sanırım !ahhh ! "

" Umut kızma ama şey .."

"Ney ? "

" Kafana --- "

"Yağmur be oldu ya söylesene !"

" UMUT KAFANA BEN VURDUM !"

Umutun cevabı ;

" Olabilir hırsız gibibgiriyodum son--"

" Kızın yanından çekil umut "

Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Savaş gelmişti. Koşarak yanına gidip ;

" Nerede kaldın merak ettim seni"

" Geldim ya ona bak sen "


Bu bölüm kısa oldu ama okul dolayısıyla yazamıyorum. Bölüm yazmaya çalışıcam....

Deli yazarınız :* ♡ ♥ ♡

SİYAHIM OLUR MUSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin