Bölüm-1

332 15 9
                                    

Saçları rüzgârda aslan yelesi gibi dalgalanıyor, atının sesi sessiz tarlaları inletiyordu. Tülbendi omuzlarına düşmüştü, gömleği rüzgârın etkisiyle bedenine yapışmıştı. Tek eliyle atının yularını tutuyor, diğer eliyle boynunu okşuyordu. Atını sürerken kenarından geçtiği tarlalardakiler dönüp ona bakıyorlardı. Bu bakanlar arasında tarlaları teftişe çıkan Ensar Ağa da vardı.

"Kimdir bu kadın?" diye sordu yanındaki sağ kolu Eyüp'e.

"Bilmem Ağam ama isterseniz hemen öğreneyim."

Ensar Ağa atının yularını tuttu "Şimdi öğreniriz." Diyerek atına bindi ve hızlıca kadının arkasından atını sürmeye başladı. Eyüp de peşine takılmıştı.

Atını yormayı sevmiyordu, yavaşlaması için hafifçe yularını çekti. Daha demin tozu dumana katan at, sahibinin isteğiyle daha yavaş koşmaya başlamıştı. Atının yavaşladığından dinen sesi, bir süredir onları takip eden iki atın sesini duymasına neden olmuştu. Arkasına döndü, iki adam ona doğru at sürüyordu. 'Herhalde bir yere yetişecekler' diyerek atını kenardaki yeşilliğe sürdü. Adamların onu takip etmesi karşısında şaşkına dönmüştü, atını yavaşlatarak durdurdu. Biraz sonra ona yetişen adamlar da durmuştu. Kahverengi atı olan biraz geride dururken, siyah atı olan ona doğru yaklaşmıştı.

Kalın kaşlarını çatarak "Kimsiniz siz?" diye bağırarak sordu kadın.

"Asıl sen kimsin!" dedi adam.

Kadın kaşlarını daha da çattı "İlk ben sordum! Peşimden gelen de sizdiniz!"

Adam gür bir kahkaha attı "Ben bu toprakların sahibi Ensar Ağa!"

Kadın 'Demek bu özgüven bundan kaynaklanıyor' diye düşündü.

Adam kadına döndü "Peki sen kimsin, beni nasıl tanımıyorsun?"

Kadın "Adım Öksüz, buralı değilim de ondan tanımıyorum."

Ensar Ağa duyduğu isim karşısında şaşırmıştı, kim evladına böyle bir isim koyardı ki?

"Buralı değilsen burada ne işin var?"

Öksüz sinirlenmişti "Sana hesap mı vereceğim?"

Adam hiddetlenmişti, atından atladı. Onun atladığını gören Öksüz de atından inmişti. Adam üç adımda kızın dibinde bitmişti. Bir kafa boy uzundu kızdan. Ama kız korkusuzca kafasını dikmiş, adamın gözlerinin içine bakıyordu.

"Tabi bana hesap vereceksin!" diye bağırdı adam.

Kız korkmuştu, ama belli etmedi "Nedenmiş! Tarlaların sahibiysen yolun da sahibi değilsin ya!"

Siniri artan adam kızın üzerine yürüdü, kız adımlarını geri geri atarken atına çarptı. Atıyla adam arasında sıkışmıştı.

"Bre hadsiz! Senin ne işin var bu topraklarda! At sürecek başka yer mi kalmadı!" diye kızın yüzüne doğru bağırdı.

Öksüz de sinirlenmişti "Sanane! Bak anla diye heceliyorum, Sa-na-ne!"

Kızın bu tavrı Ensar Ağa'yı hem kızdırmış, hem de meraklandırmıştı. Bu kız kimdi böyle?

"Benden korkmuyor musun?" diye sordu gür ama kızgın olmayan bir sesle.

Öksüz cevap verdi "Neden korkayım ki?"

Adam güldü, bu kız salak olmalıydı. "Kimi kimsenin olmadığı yerde iki tane dağ gibi adam? Korkman gerek bence."

Öksüz'ün yüzünden bir an şaşkın bir ifade geçti. Ama hemen kendini toparladı "İma ettiğin şeyi yapmayacak kadar adamsındır diye düşünüyorum?"

ÖksüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin