Uyandığında güneş yeni doğmuştu, yatağından kalkarak balkona çıktı. Rıfat Amca bahçedeki hayvanlara bakıyordu. Balkona çıkan Öksüz'ü görünce ona el salladı. Öksüz de ona karşılık el sallamıştı. Üzerine sabahlığını giyip aşağı indi, sehpaya bıraktığı bardağı alarak mutfağa geçti. Sultan teyze daha mutfağa gelmemişti, kahve makinesine kahve koyarak bahçeye çıktı. Ahıra giderek atını sevmeye başladı.
"Uzun oldu bu sefer değil mi oğlum. Kusura bakma çok işim vardı gelemedim. Ama şimdi yine buradayım... Birazdan seninle çıkarız olur mu oğlum?"
At Öksüz'ü tanımıştı, burnunu onun başına sürtüyordu. Öksüz ahırdan çıkarak Rıfat Amca'nın yanına gitti, bahçedeki bitkileri suluyordu.
"Hoş geldin Öksüz"
"Hoşbulduk Rıfat Amca."
"Uzun zamandır gelmiyorsun, arabanı görünce şaşırdık. Haber vermedin."
"Öyle birden esti, çocukları da aldım geldim."
"Binecek misin Gürbüz'e?"
"Evet, kahve koymuştum. Ondan sonra çıkaracağım biraz, sen çıkardın değil mi?"
"Her gün çıkarıyorum kızım."
"Tamamdır kolay gelsin o zaman sana Rıfat Amca."
"Saolasın kızım." Kaşları çatılmıştı "Senin yüzüne ne oldu?"
"Küçük bir kaza geçirdim, önemli değil. Hadi görüşürüz."
Öksüz eve geri yürüdü. Bir bardak kahve alıp odasına çıktı. Binici pantolonunu ve gömleğini giydi. Başına bir örtü bağladı. Ayakkabılarını giyinip ahıra indi. Gürbüz'ün üzerine eyerini bağladı. Bir kerede üzerine çıktı.
Çıkarken Rıfat Amca'ya "Çocuklara haber verirsin, bir saate gelirim."
"Tamam kızım, kolay gele."
"Saol Rıfat Amca."
Dehleyerek atını kapıya sürdü, Rıfat Amca kapıyı açmıştı, doğruca tarla yoluna sürdü. Başta bacaklarını açmak için çok hızlandırmadı atını. Ata binmeyi özlemişti, örtüsünü çıkardı. Saçları rüzgarda aslan yelesi gibi dalgalanıyor, atının sesi sessiz tarlaları inletiyordu. Gömleği rüzgârın etkisiyle bedenine yapışmıştı. Tarlalara yeni yeni gelmeye başlayan işçiler başını çevirip ona bakıyordu.
Ardından bir at sesi duydu. Arkasına bakınca Ensar'ın ona doğru at sürdüğünü gördü. Boş alana doğru sürüp atını durdurdu. O atından indiği sırada Ensar da yetişmiş, atından inmişti.
Öksüz "Günaydın Ensar Bey."
"Günaydın Öksüz Hanım."
Öksüz elini uzattı, el sıkıştılar.
"Buraya geleceğini tahmin etmiştim."
Öksüz "Ensar bende seninle konuşacaktım aslında."
"Selim yana döne seni arıyor Öksüz."
"Umrumda değil, burada olduğumu söyleme."
"Annemle geliyorlar zaten, öğlen uçağına bilet bulduk, öğleden sonra burada olurlar."
"Hepinizin haberi var mı?"
"Hayır, yalnızca ben biliyorum."
"Ensar ben şu kızla konuşmak istiyorum. Çocuklar da benimle buradalar o yüzden bi' kahvaltı yaptıktan sonra gelsem Kardelen'i alsam kıza misafirliğe diye gitsek, yani benim kim olduğumu bilmese çünkü-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öksüz
General Fictionİnsanlar sizi Nirvana olarak görürken onların arasına nasıl kaynaşabilirsiniz ki? Öksüz -ardından yetim- ülkenin en büyük sorumluluklarını omuzlarında taşırken, hayatının erkeği karşısına çıkınca ne tepki verecek? Bununla baş edebilecek mi?