-6

71 10 9
                                    


Ece

Ece

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yakartop oynamayı severdim. Özellikle bu şekilde kalabalık ortamlarda... Ama şu anda hiç modumda değildim. Güne puanım gittikçe düşüyordu.

Takım kaptanı olmak isteyenler arasında süper kısa bir taş kağıt makas düellosu sonrası sevgili Sena ve Ozan kaptan seçilmişti.

Takımlar oluşturulurken Sevil bana yapışmış Ahmet'e ikimizi aynı takıma alması için kaş göz yapıyordu. Sena ise erkeklerin baklava sayılarına göre bir takım oluşturuyor gibiydi, Gökhan'ı aldığında Sevil ile ufak bir bakışma yaşadık.

'özür dilerim en sevdiğim Sıla'm...' diyordu Küçük Emrah bakışları. 'hayatımın aşkı orada beni bekliyor.'

'bu günden sonra hâlâ bir hayatın olacağından çok eminsin' diyordu sikici bakışlarım.

'Emin değilim, Sevil'im'

***

Sonunda o Ece'nin ben ise Ahmet'in takımına düştüm. Giderken çimdiklemeyi de unutmadım.

"Evet gençler, takımlar süper oldu. Ahmet ilk siz ortadasınız!" Dedi görevli. Süper bir ortada sıçan olacağıma şüpheniz olmasın, şefiiim!

Görevliler uzaklaşana kadar oynamaya çalıştım. Daha çok daireler çiziyordum ve karşı takımdakiler de sevgili sülaleme kötü şeyler yapacaklarını söylüyordu.

"Oğlum en kötü halim bile süper, bu ne böyle?" Dedim Barış uzağa fırlatılan topu almaya koşarken. Yine de eğleniyordum.

Ozan bağırdı, "Kızım kanser ettin lan insanları şurda, dalga geçiyorsun bir de"

Ece'nin de karşıda gözlerini devirdiğini gördüm ve hepsine dil çıkardım. "Yolla topu!"

Barış'ın attığı topu Melek aldı ve tüm gücüyle fırlattı. Aşırı gerçekçi bir şekilde can almaya çalışırken kucağımdan düşen top ile oyundan çıktım. Planımı uygulamak için Gökhan' ın yanına geçtim. Kendisi Çağrı'nın oda arkadaşıydı. Sevil ile gülüşerek topu kimin atacağını tartışıyorlardı.

"Sizin odanın anahtarını alsam olur mu, enişteciğim-?" Şaşkın bir surat ifadesiyle kendimi düzelttim, "Gökhan yani..." Gülerek şortunun cebinden çıkardı ve enişte dememe hiç aldırmadan nedenini sordu. "Yanlış anlaşılmasın, Çağrı kankama çok önemli bir şey sormam lazım da ondan." dedim. Anahtarı aldığımda, Sevil arkamdan "Sen bakma o salağa ya bu arada..." diye toparlamaya çalışıyordu. Ee koçum hep sen mi yapacaksın? Gitmeden önce kızlardan birisinin su şişesini ödünç aldım ve denizden su doldurdum.

Çağrının kulübesinin önüne geldiğimde etrafa bakındım, kimse yoktu. Elimde  bir şişe su vardı ve tabii ki planım belliydi: Doğaçlama.

Yaz Kampı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin