BÖLÜM 14 - Mahkumun sırrı

1.9K 213 25
                                    

HAİN
Eski Zenon kasabasına giden yola bakan dağın etrafında başımı ellerimin arasına alıp dolaşırken, ağaçların arasında bir hareketlenme hissettim ve durup dinledim. Ses olabildiğince derinden geliyordu. Bir topluluk arasında geçen hareketli konuşma yaprak hışırtısı ve yerdeki ince dalların kırılma sesiyle birleşip yarım yamalak bir şekilde kulaklarıma ulaşıyordu. Hızla dağın diğer yamacına koşup sesin geldiği yeri tespit etmeye çalıştım.

Ses tekrar etti: Seni öldürmem için bana yalvaracaksın! Dağdan aşağı inip ormanlık alana koşar adımlarla ulaştım. Geçmişte göreceğim detaylar henüz sonlanmamıştı. Kendimi çalılıkların arasında bulduğum sırada,

Ses tekrar etti: Sen tam bir zavallısın Hans!

''BABA!'' diyebildim yalnızca.

Oh Tanrım! Bu ses alginat bakterisini üreten Avis'e aitti. Öfkeden deliye dönerek hızlı hızlı soluklanıp duruyordum. Avis'in tam karşısında eski iki bilim adamı tarafından hırpalanan babam duruyordu. Babam diz çökmüş bir şekilde otururken yüzünden sızan kanları görebiliyordum. Kırmızı kanlar beyaz kar tanelerini eritmiş ve kırmızıya boyamıştı. Baba diyerek haykırmak istediğim sırada Avis Babamın karnına sert bir tekme atarak '' Senin kanını kurutacağım!'' diye gürledi.

Gerinirken irkildim. Kaslarım elimde olmadan hareketsiz bir yığına dönüşürken şok içerisindeydim. Avis'in yanında arkasını dönüp etrafı kolaçan eden bir adam daha vardı. Bu adamı tanıyor gibiydim ancak yüzünü görmeden kim olduğuna karar veremiyordum. Avis babamın karnına bir tekme daha indirip onun beyazlamaya yüz tutmuş saçlarını parmaklarının arasına doladı. Tam bir yıl önce bugün Avisin babama zarar verdiğini görmek canımı öylesine yakmıştı ki.. Biz babamın savaş başlamadan kaçıp gittiğini zannederken Avis'in kölesi olmuştu. Başımı salladım. Kafam giderek karışıyordu.

Avis babamın parmaklarına doladığı saçlarını geriye doğru çekip bakışlarını babamın üzerine devirdi. Babamın elleri bir halat ipiyle sıkıca bağlanmıştı, o yüzden sadece çırpınıp duruyordu.

Derin bir nefes çekip çektiğim nefesi içimde tutmaya çalıştığım sırada ''Seni nelerin beklediğini merak etmiyor musun Hans? Cinsiyetsiz çocukların aptal bir şekilde savaşı kazandıklarını zannediyorlar. Muhtemelen bir süre daha öyle sanacaklar, sen ve ailen tam bir zavallı ordususunuz. '' dedi Avis.

''Asla amacına ulaşamayacaksın Avis. Sana ait olan kinin ve öfken yüzünden kendi çocuğunu ölüme terk ettin! Sen vicdansız bir pisliksin!'' dedi babam.

Avis okkalı bir kahkaha atarken bende kendi çapımda düşünüp durdum. Bu cümleyi kuran gerçekten benim babam mıydı? Kendi babamda tıpkı Avis'in Lapis'e yaptığı gibi bizi ölüme terk etmişti.

''Kendi çocuklarını bana verdiğin söz yüzünden ölüme terk etmedin mi? '' dedi Avis.

''Sana verdiğim sözü tuttum artık beni ve ailemi rahat bırak Avis!'' diye bağırdı babam. Avis babamın yüzüne bir yumruk atıp onu yere serdi.

''Sende çocukların gibi tam bir aptalsın Hans, çünkü onlarla öyle büyük bir ortak noktan var ki.. Bana ihanet etmenin bedelini çok ağır bir şekilde ödeyeceksin. Elsa terk edildiğini düşünüyor ve dahası sen çok uzak bir yerde hapsedilip işkence görürken sevgili karın Elsa da çocuklarının gözü önünde her gün ölüme bir adım daha yaklaşacak. Elsa yavaş yavaş ölecek Hans! Ve sen onun için hiçbir şey yapamayacaksın. '' dedi Avis. Babam öfkeyle bakarken ben ürperiyorum.

''Aman Tanrım!'' diye mırıldansam da beni kimse duymuyor.

Annem gözümün önünde günden güne erirken bunun tek sorumlusu Avis pisliği miydi? Ama nasıl? Tam o sırada etrafı kolaçan eden adam Avis'e dönüp ''Efendim artık gitme vakti,'' dedi.

Daha birkaç gün önce cinsiyetli ve cinsiyetsiz çocuklarını eğiten Jeff'e gördüğümde kanım bedenimde kaynamaya başladı. Boğazım alev alev yandığında Jeff'in ihanetiyle sarsıldım.

''Jeff, Hans'ı kimsenin bulamayacağı bir yere sakla! Gözünü Ametist ve diğerlerinin üzerinden asla ayırma! Lavis'i öylece bırakın, O babasına ihanet eden bir hain sadece! Allivenas'ın kanındaki zehir yakında Zenondaki tüm topraklara yayılmaya başlayacak! Bütün halkın zehirlendiğinden emin olmalıyız ve en önemlisi Jeff, Elsayı günden güne zehirlemeni istiyorum! Bense savaşı kaybetmiş gibi yapıp hapishanede vakit öldüreceğim. Zamanı geldiğinde büyük sırrımızı herkes öğrenecek! Değil mi Hans? Benim gibi bir mahkumun sırrını herkes öğrenmeli!'' dedi Avis babamın gözlerinin içine bakarak. Jeff kaslı vücudunu gererek '' Emredersiniz efendim.'' Dedi yalnızca. Jeff aslında Avis'in sadık kölelerinden yalnızca biriydi. Babamı sürükleyerek uzaklaştırmaya çalışsan Jeff'e saldırma hissiyle dolup taştığım sırada aklımı yitirmiş gibi davranıyordum.

''Sen hainsin! Bunu bize nasıl yaparsın? Bunu o masum insanlara nasıl yaparsın? Seni öldüreceğim Jeff! Bunu asla yanına bırakmayacağım!'' diyerek Jeff'e doğru koşmaya başladım. Babam yüz üstü sürüklenirken beyaz karın üzerinde kan izleri bırakıyordu. Jeff'e vurmaya çalışsam da bunu başaramadım çünkü bu sadece geçmişte yaşanan bir bilinç altı rüyasıydı.

Gözümü fanusun içinde açıp kendimi gerçek dünyada bulduğum sırada çırpınıyordum. Olivin su ile dolu olan fanusu kırdığında Sagaya bağırdım. ''Çabuk şu göbeğimdeki hortumu çıkar. Saga panik içinde şifreyi girip gri kordonu göbek deliğimden çıkardı. Basamakları hızla çıkıp savunma odasına koşmaya çalıştığım sırada Olivin ardımdan neyin var diye bağırıyordu. Saga ve Thomas'da peşime takılıp hızla basamakları çıktılar. Okulun dört bir yanında Jeff'i ararken öfkeden çılgına dönen gücümü kontrol edemiyordum. Savunma sanatları dersinin yapıldığı salonun kapısını sert bir şekilde araladım. Gri kan bütün bedenime hücum ediyordu.

Cinsiyetsiz ve Sulh SırdaşlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin