Bloody Tear

1.7K 45 7
                                    

Bu benim ilk hikayem bu yüzden biraz kötü olabilir :) Lütfen anlayış gösterin. Okuyan herkese şimdiden teşekkür ederim. Yazar yazmaz ilk bölümü koyacağım.

 -Aysu

Bloody Tear -TANITIM-

‘’Eğer gözyaşların kırmızı olmuşsa bu artık ağlamaya hakkın olmadığı anlamına gelir…’’

Dünya, bugüne oranla çok karmaşık bir yer, kimse hayal ettiği geleceğe sahip değil. Ne zaman veya nasıl oluştuğu bilinmeyen bir virüs dünyayı ele geçirdi. Bu virüs kan veya tükürük yoluyla bulaşıyor. Virüsü alan insanlar her fırsatta kan kaybediyor ve sonunda vücutları kuruyarak ölüyorlar. Bir kere kan kaybı başladığında durdurmak neredeyse imkansız oluyor çünkü vücutlarındaki bütün kan pulcukları yok oluyor ve nedeni belli olmayan bir şekilde vücutları göz yaşı üretmeyi kesiyor, ağladıklarında gözlerinden akan kan oluyor ki bu da kan kaybını arttırıyor. Bu hastalığı kapan kişi tek başına ölüme terk ediliyor ve kimse onu umursamıyor. Bu yüzden doktorlar bu sloganı bulup medyaya yaydılar: ‘’Eğer gözyaşların kırmızı olmuşsa bu artık ağlamaya hakkın olmadığı anlamına gelir…’’

Tiffany böyle bir dünyada doğdu. Tiffany’nin annesi o daha 5 yaşındayken babasını aldattı, hastalığı kaptı ve babasına geçirdi. Evlerine birden gelen askerler Tiffany’i aldı ve korunması için bir çocuk yetiştirme yurduna götürdü. Annesini ve babasını aldığı için bu hastalıktan nefret etmeye ve hasta insanlardan da nefret etmeye başladı. Fakat bir gün Tiffany o nefret ettiği dünyaya girdi, hatta hasta bir çocuğa ilgi duymaya başladı.

 Nefret ve aşk… Tiffany’nin bu ikisi arasındaki ince çizgide oynadığı oyun, bazen korkutacak, bazen ağlatacak, bazen de güldürecek.

Bloody TearHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin