1

6.6K 367 95
                                    


Gerçekten bilmiyordum.

Ben o bekleyen çocuktum o ise hep sabırsız bir kız çocuğuydu.

Gülerek anneme kampüste yaşadıkları araba maceralarını anlatıyordu. Luke, Michael'ın saçlarını parmaklarına dolarken; Ashton babam ile içki koleksiyonu hakkında konuşuyordu. Doğum günü pastamdan aldığım bir dilimi beyaz porselen tabağa dağınık bir şekilde koydum. Hiçbir zaman pastayı tabağıma düzgün bir şekilde koyamadım. Bir tane çatal koyarak içeri doğru yürümeye başladım. Morpheus, kısa saçlarını arkaya atarken kahverengi deri koltukta bana yer verdi. Elimde tabakla onun yanına oturduğumda her zamanki gibi bir bacağını benim bacağımın üzerine attı.

Pasta tabağımı ona verirken cebimde ki telefonu çıkartmaya çalıştım. Şimdiden milyonlarca bildirim telefonuma gelmişti. Ağzına benim pastamı sıkıştırırken, konuştu.

"Calum'da keşke benimle üniversiteye gelseydi."

Gözlerimi telefon ekranından çektim ve Morp'a baktım. "Daha fazla okuyamam."

Ağzını pasta varken açtı. Yüzümü buruşturdum. Tanrım iğrençti. Elinde ki pasta tabağımı aldım ve yarısını yediği pastamı yemeye başladım. Dolu çatalı ağzıma attığımda dişlerimin arasında çatalı sabitledim. Tabağı koltuğun üzerine bırakıp hayranlarımın bana yazdığı birkaç tweete yorum yaptım.

"Morpheus, bir daha ne zaman geleceksin?"

"Sanırım Calum'un diğer doğum gününde."

Annem gülerek yerinden kalktı. "Keşke eskiye dönebilseydik."

Kafamı ekrandan kaldırdım ve önümden geçmekte olan annemi izledim. Morpheus ile bebeklik arkadaşıydık. Ciddi anlamda.

Her şeyimizi beraber yapardık. Okula beraber gider, yemekleri beraber yer, beraber yatar, beraber içerdik. İlk defa aramıza saat farkından başka bir şey girmişti. İlk defa onu görmediğim aylar olmuştu. Onu elbette özlüyordum. Telefondan konuşuyorduk, her zaman anlatacağımız bir şey oluyordu. Birinin beni güldürmesini özlüyordum. Kimse onun kadar benim şarkı dinlememi beklemiyordu. Kimse ablam ile onun kadar iyi anlaşamıyordu. Bu sene farklıydı.

O zayıflamıştı. Saçlarını kesmişti.

Ben büyümüştüm. Ünlü olmuştum.

"Umarım Calum'un kendi pantolonuna kustuğu döneme dönmeyiz."

Bana bakarak gülmeye başladı. "Çok komiksin Morp."

Ashton ve babam kahkaha atarak salona doğru geldi. Babam Morpheus'u işaret etti. "Bu kızın espirilerini seviyorum."

Instagrama girerken mırıldandım. "Çünkü hep benim hakkımda oluyor."

Kolunu omzuma attı. Bana doğru yaklaştığında kalçası tam bacağımın yanında duruyordu. Kısa bacakları dizlerimin üzerinde dururken sarıldı. "Benim senden başka eğlence kaynağım yok ki, Cal."

Elimi yanağımın yanında duran kafasına koydum. Onu iterek yüzümü onun yüzünden ayırdım. "Yılışma."

Gülümseyerek geri çekildi. Instagrama dizlerimin üzerinde olan ayaklarını attım. Aslında Morpheus'un delik gri çoraplarını attım.

En yakın arkadaşım delik çorap giyiyor. Çünkü o biliyor ki, en sevdiğim doğum günü hediyesi çoraptan çıkan ayak parmakları.

Morpheus fotoğrafı gördüğüde çok gülecekti. Ellerini koltuğun arkasına doğru attı. "Sağ bacağımı ovar mısın?"

UntimelyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin