6

2.7K 244 37
                                    

Yatağın ucunda iki elimi birbirine kenetledim ve yukarı doğru kaldırdım. Kalçamı öne doğru ittim ve gerildim. Morpheus dizlerinin üzerinde oturmuş beni izliyordu. Ona göz kırptım ve saçlarımı düzelttim. Yarım ağızla konuştum. "Günaydın."

"Günaydın Cal. Haydi kalk."

Yatağımdan zıplayarak ayrıldı. Altında olan siyah taytı düzeltti ve kısa saçlarını elleri ile kabarttı. Parmak uçlarında hareket ediyordu. Masamı üzerinde olan Márx'ın defterini alırken, bana gülümsedi. "Sana hediyeni vermek istiyorum."

Kaşlarımı çattım. Yataktan doğruldum. "Tama-"

"Hayır kalkma. Öğlen buluşalım. O zamana kadar banyo etmiş ve her zaman görmeye alışık olduğun Morpheus olmak istiyorum."

Kafamı salladım. Bana el salladı ve salınarak odamdan çıktı. Komidinin üzerinde duran telefonuma hızlıca uzandım. "Heh Michael?"

"Dostum gece gece neden arıyorsun?"

"Saat 9."

"Odamın içi karanlık tamam mı? Camlarımı açana kadar bekle."

Gözlerimi devirdim. "Yarın hiçbir şey ters gitmesin tamam mı?"

"Merat etme. Bugün orayı kontrol edeceğim."

Heyecanla yerimde sıçradım ve büyük bir hevesle bağırdım. "Seni seviyorum pislik renkli kafa!"

"İnan karşılık veresim gelmedi Cal."

Ona söyleyecektim. Ona doğum gününde açılacak ve sevdiğimi söyleyecektim. Morpheus belki bunu istemeyebilir ama böyle devam etmesini istemiyorum. Kalbim ona karşı hep doluyken bunu yapmak istemiyordum.

Gülerek telefonu kapattıktan sonra kafamı kaldırdım ve çalışma masamın üzerinde olan fotoğraflara baktım. Morpheus'un pipet ile Marrie'ya tükürdüğü, benim her şeyden habersiz Marrie'ye kol atıp güldüğüm ve Marrie'nin de Morpheus'a öldürecek gibi baktığı o fotoğraf büyütülmüş bir şekilde duvarımda duruyordu. Morpheus hiçbir zaman Marrie'yi sevmedi. Belki haklı sebepleri vardı. İç çektim ve o günü hatırladım.

31 Aralık 2012

Márx'ın ölümünün üzerinden aylar geçmişti ve Morpheus ilk kez bize katılmıştı. Grubum gittikçe popüler oluyordu ve artık Morpheus kadar popüler olmuştum. Marrie, ilk açıldığım kızdı. Ayrıca ilk sevgilimdi. Telefonda onun mesajlarına cevap verirken Morphues önümde durdu.

"Calum, yerlere kalplerini döküyorsun."

Marrie'nin mesajına gülümserken kafamı kaldırdım. "Ha? Ne?"

"Tanrım, iğrençsin."

Michael elinde vodka ve vişne suyu ile karışık olan içeceği ile geldi. "Dostum gerçekten iğrençsin."

Annem masayı hazırlarken telefonu arka cebime sıkıştırdım. "Marrie biraz gecikecekmiş, şehirde yoğun bir trafik olduğunu söylüyor. Biz başlayalım."

Michael ayaklandı. "İşte en sevdiğim kısım."

Annem bana baktı. "Bir kaşık eksik. Calum getirir misin?"

Kafamı salladım. Mutfağa girdiğimde, Morpheus'un içerideki müzik ile dans ettiğini gördüm. Uzun saçlarını savurdu ve peçeteleri aldı. Ben de kaşığı alarak ona eşlik ettim. Morp ile aynı anda mutfak kapısından çıkmaya çalışırken Michael bağırdı.

UntimelyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin