End

2.6K 273 166
                                    

Kapısının önünde durdum. Annesi ve babası çekilişten kazandıkları hafta sonu tatiline gitmişlerdi. Morpheus'un burada kalmasının tek sebebi benim onunla olacak olmamdı.

"Yarın doğum günün."

Islak tişört üzerine yapışmıştı. Saçlarının uçlarından damlalar halinde su aşağıya iniyordu. "Biliyorum. On dokuz yıldır aynı gün kutluyorum."

Gülerek kafamı salladım. "Senin doğum gününe hep zamanında geliyorum, neden hep fotoğraf çekimine yetişiyoruz."

Morpheus güldü. "Ah yapma, bu sene pasta kesimine ilk defa yetiştim."

Kahkaha attım. Turneye çıkacaktım ve onu gerçekten özleyecektim. Kafasını kaldırdı. "Ayrıca sana hep son anda ne alacağıma aklıma geliyor."

Gözlerimi devirdim. "Senin için gerçekten önemliyim(!)"

Islak ceketini sıktı. "Elbette öylesin. Tek hediye aldığım kişisin."

Gülümsedim. Islak saçlarımı sağ tarafa doğru attım. Hiç kimse ile böyle olamazdım. "Yarın doğum gününde görüşürüz."

Arkamı dönmüşken birden adımı bağırdı."Calum!"

Ona baktım. Elindeki her şeyi bahçeye attı ve bana doğru koştu. Bana hayatımda en güzel hediyeyi verdi. Bana kocaman bir kucak verdi. Kollarını boynuma sardı ve saçlarının üzerine sinmiş olan denizi içime çektim.

"Kendimi şanslı hissettiğim tek zaman, sana sarıldığım an Calum."

Ellerime kan gitmez, beynim çalışmaz oldu. Tek yaptığım gözlerimş yumarak onu sarılmak oldu. Bunu özleyecektim. Sesini özleyecektim. Güneş'e bakarken gözlerini kısışını, yaz gibi sıcak olan gülüşünü, kızaran burnunu, anlamsız bakışlarını, sarhoşken saçma konuşmasını ve nefesini boynumda hissedecek kadar olan ona yakınlığımı... Hepsini özleyecektim. İşte böyle zamanlarda üniversiteye gitmek ve Morpheus'un peşini bırakmamak istemiyorum.

Ondan ayrılırken, Morpheus'un gözünde farklı bir şey gördüm. Bu kalp ritmimi hızlandırdı. Çok güzel bakıyordu.

"Morpheus, kendi haline dön. Bu beni yeterince korkuttu."

Gülümsedi. Dudaklarının arası, Dünya Harikaları kısmındandı. Ben bir kayaydım, o ise bana sürekli çarpan dalga. Her defasında bir öncekinden daha kuvvetli, kendini bana sevdiriyordu.

"Calum," dedi. "asla hayranlarını bırakma. Müzik için yaşa. Bir sebep uğruna öl. Sakın pes etme. Karşına çıkan ilk engelde, geri dönmeyi düşünme."

Kaşlarımı çattım. "Dün kitap falan mı bitirdin?"

Gülümsedi. "Hayır, bazen senin iyiliğini düşünesim tutuyor."

Derin bir nefes aldım. "Keşke beni düşünsen, Morpheus."

Morpheus kapı kolunu tuttu. Bana bir adım attı. Sanki gerçekten bir hamle yapacak gibiydi. Bana öyle baktı. Bana, beni öpecek gibi baktı. Gözleri bir anlığına dudaklarıma kaydı. Lanet olsun! Kalbim çıkacaktı. Aklının bir köşesinde beni öpme fikri geçmişse bile, bu beni heyecanlandırıyordu. Dudaklarını yaladı. Gözlerini kaçırdı ve kapıya yaklaştı. "Bu iyidi Hood. Bunu şarkı sözü yap."

Kapıyı anahtarla açarken, kafasını bana çevirdi. Ellerimi ceplerime sıkıştırıp, arkamı döndüm. Arkamdan baktığını hissediyordum. Gülümseyerek karşı tarafta olan evime doğru yürüdüm.

Onu seviyordum. Delicesine! Bazı insanları kıskandıracak şekilde seviyordum.

&

Saçlarımı kuruttum ve parfüm sıktım. Havada dağılan koku, üzerime sindi. Dudaklarımı yalayarak aynada kendime baktım. Yeşil bir kazak, siyah jean giymiştim. Telefonuma ulaştım. Hızlıca Michael'ı aradım.

UntimelyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin