Taksiye parasını ödedikten sonra yavaş hareketlerimle çantamdan anahtarı çıkardım. Anahtarı çevirecekken Alazın kapıyı açması hafiften içeriye doğru sarsılmama sebep oldu.
Öylece dikilip ona bakınca arkasını dönüp tekli koltuğa oturdu. Çantamı askıya taktırıp karşısındaki diğer tekli koltuğa yerşeltim. Konuşmuyordu,konuşmuyordum. Ama anlaşabildiğimize emindim. Sessizliği bozan ilk o oldu. "Özür Dilerim Aren."
Gözlerimi sertçe devirdim.
Derin bir nefes alıp arkamdaki duvara bakmaya başladı. Bakışları beni es geçip arkamdaki duvara bakıyordu.Hızlı bir dil hareketiyle dudaklarını ıslatıp kırık bir gülümsemeyle bakışlarını bana indirdi.
"Eğer istiyorsan,okula gidebilirsin."
Böyleydi işte ,o 3 saat önce ona hiç bağırmamışım gibi gülümsüyor, bense ona bağırmamış gibi yaşananları sineye çekiyordum. Benim kabuğum Alazla çatlamışken o hala kabuğunu sağlam tutup bana karşı siper ediyordu.
Kırgınlıklarını,onca yaşadığı hüznünü,sahi gerçekten yaşamış mıydı bu saydıklarımı? bunu bile bilmiyorken ona güveniyordum.
Olumlu biçimde gülümsedim ve odama çıktım.İyi geceler Alaz.
***
Okulun girişinde dururken Baranla yüzleşme korkusuyla kasılmaya başlamıştım. Derin bir nefes alıp okulun kapısından içeri girdim.Sınıfa adımımı attığımda bütün sınıf bana bakmaya başladı. 1 Ay öncesi olsa gözlerinin önünde dursam görmezlerdi.
Umursamaz yüz ifademle ama daha çok umursaya umursaya sırama ilerledim,çok rahatsız ediciydi herkesin gözlerinin üzerimde olması. Her zaman boş olan iki kişilik sıramda şuan birisi uyuyordu,hem de duvar köşesinde. Bu hoş karşılayabileceklerim sırasında en sondaydı.Çantamı sertçe sıraya atıp uyuyan şahısın uyanmasını yeğledim.
Bu sefer de bütün yüzler arkaya dönmüş bana bakıyordu. Şimdi anlamıştım. Kimse benim sırama oturmazdı ki.İşaret parmağımla ölü gibi uyuyanı sertçe dürttüm. Hafif mırıltılar çıkarıp başını dahası olacakmış gibi sıraya gömdü.
"Burada ben oturuyorum" diye vurguladım.
Ağır çekimdeki gibi başını hafiften yukarıya doğru kaldırdı ve gözlerini bana dikti. Ah Lanet olsun bu akşamki çocuktu.Anlık şaşırmayla kaçlarımı çatıp bakmaya başladım.
"İkinci karşılaşmamızın okul olması kötü oldu" diye ukala sesiyle uykulu uykulu söylendi.
"Okul olmasaydı İkinci karşılaşma diye bir şey olmayacaktı zaten, şimdi kalkabilirsin" dedim.Sahi gerçekten raslantı mıydı?
"Demek senin sıran?"
Gözlerimi kıstım "Anlamışsın."
Gülümserken o yeşil gözleri kaybolmuştu."Beni şımartıyorsun" dedi.
Hala kalkmasını bekler gibi dikildim, fakat sınıftakilerin beni bu kadar uzun süreli biriyle konuştuğumu görmesi hatta erkekle görmesi onların şaşkınlığını bilmem kaça katlıyordu.
"Neye bakıyorsunuz?"
Hepsi bunu dememi bekliyormuş gibi homurdanarak önünlerine döndüler. Hala sıramdan kalkmamış olan ukala saçma lafıyla sinirimi daha da arttırdı ."Sakin güzelim."
"Kalk,hemen."
"Bu sıranın iki kişilik olduğunu tek ben mi algılayabiliyorum acaba?"
Daha fazla konuşmasına tahammül edemeyip çantamı sıranın yanına atıp oturdum. Neden bu okula gelmişti ki.Büyük duruyordu,yani liseli gibi değildi.Yandan da olsa zafer gülümsemesini yüzünde hissedebiliyordum. Açıkçası umursamadım.Hala insanlara karşı önyargım vardı.Fazlasıyla.