Bu bana 'Gölgede yaşayanlar,güneşi göremezler' sözünü hatırlatmıştı. Bunu sahilde dibsiz karanlığın içinde söylemişti,bu konulara hiç girmemiştim daha doğrusu ne vaktim olmuştu ne de aklıma gelmişti. Açıkçası akla sığmayacak derecede bozuk psikolojim varken bu detayları önemsememiştim. Eğer umursar biri olsaydım şuan arsızca Alaz'ın kucağında oturmam da umursama listeme girebilirdi.
Yarım saat öncesine hayattan kopmuştum , şı meşhur hayatla ölüm arasında ki çizgiden herkesin bir fikri zaten vardır ama ben bir yaşayan olaraktan söylemek isterim. Ölümle yaşam arasında uzanan bir köprü gibi bir ip var, nasıl beyaz ışığı ölüme yakınlar görebiliyorsa , bu görünmez ipinde varlığını yine biz ölüme yakınlar hissedebiliyorduk. Ne belli bunu benim uydurmadığım? zaten psikolojik sorunlar yaşayan birisi olaraktan bunu kendim bile kurgulamış olabilirim. Ama o an iliklerime kadar hissetiğim şeyler de vardı. Vücudumun karıncalanması,sinir sistemlerimin bedenimi terk edişi. Garip bir şekilde korku tetiklememişti bedenimi ,hissedebildiğim ipe sıkıca tutunup özgür olmak istiyordum. Eğer bir kişi her şeyini kaybetmişse özgür olabilirdi. Bense hayatıma Alazın girdiği zamanda özgür kalmayı istemiştim.
Hayatta değer verdiğim her şeyi kaybetmiştim ama hesaba katmadığım şey Alazın varlığı ve ona değer veriyor oluşumdu. Kaybetmeyi göze alamayacağım biri varken nasıl özgür kalmayı düşünmüştüm, ya da nasıl bu kadar kısa sürede basit biri olup bir erkeğin varlığına umut bağlayıp değer vermiştim,inanın hiçbir fikrim yoktu.'Tam yarım saattir Alaz'ın kucağındasın , oh ne iş?' diye konuşan iç sesim derinlerde bir yerde sürtük yanımı kazıyordu. Başım tam olarak Alaz'ın kalbinin üzerindeydi, her ritmi,her yaşamak için çabalayan kalbin sesini duyabiliyordum. Kalçalarımı uyuşukluktan kurtarmak için hareket ettirdim. Bu hareketimle Alaz'ın kalbi öylesine hızlanmıştı ki az önceki dingin ve sakin o kalbin yerini , sanki üç saatlik koşudan çıkmış kalb sahiplenmişti.
Bu hareketi yapmamın üzerine kalp ritminin hızlanması pekte raslantı değildi, pekte değil kesinlikle raslantıyla alakası yoktu. Sonuçta bir erkekti ve üzerinde bir kızın varlığını hissetmesi bile onu ne kadar zorluyordu kim bilir. Bedenimin bitkinliği beni hala o kucakta tutuyordu, yoksa onu zor duruma sokmak gibi bir niyetim yoktu. Hafiften kıkırdadım. En ufak hareketimde bile bu hale gelebilmişti.
"Bu yaptığının mantıklı bir açıklaması olamaz dimi Aren?, sinirim geçti sanma , elimde olsa dizlerime yatırıp döveceğim seni"
"Biliyorum..." Bu konu elbet konuşulacaktı ama şimdi konuşulması açıkçası rahatımı bozmuştu. Kollarıyla bedenimi göğsünden biraz uzaklaştırdı ve gözlerimin içine bakmaya çalıştı."Benden sakladığın neler var?"
Alaz'ın kollarını hiçe sayıp bedenimi tekrar onun bedenine yasladım ve başımı tekrardan kalbinin üzerine yerleştirdim. Kalbin minik çırpınışlarını dinlemek hoşuma gitmişti,hiç kimsenin haberdar olmadığı müziği dinlermiş gibi hissediyordum kendimi.Hafiften o bölgeye burnumu sürttüm , rüzgardan olsa gerek kum taneciği gelmişti burnuma , ee sonuç olarakta kaşınmıştı. Bunu yapmamla bizimkinin minik çırpınışları bir hızlandı ama. Elimi kalbine götürdüm ve hafiften gülümser sesimle konuştum."Kalp atışların bedenimi sarsıyor"
Alaz rahatsız olmuş olacakkı kalçasını hafiten sağ sol oynattı. Sonra bir ciddi duruşu sergiledi bir kendini dikleştirdi felan , o sıra zaten bende cümlelerimi hazırlamıştım.
"Konuyu değiştirme."Ben sadece masumca konuyu farklı yöne çekiyordum , bir şey yaptığım yoktu yani.Bu konudan her ne kadar rahatsız olsam da yumdum gözlerimi başladım konuşmaya."3 Yıllık bir konudan söz ediyoruz,defalarca üzerine bastığım , her basışımda daha da dibe attığım konularım.Sanki çığlık çığlığa sana söyleyemediklerim"