Merhaba arkadaşlar bölümümü Multimedia'daki şarkıyla beraber okursanız güzel olacağını düşünüyorum , lütfen ilk hikayem hakkında yorumlarınızı belirtin:))
Ne zaman hava kararsa aklıma ailemi kaybettiğim o gece geliyor, havanın kararması bir yana dünkü karanlıktan gelen o sesi merak ettiğim için o yöne doğru ilerlemiştim ama tabi ki de tek gördüğüm sonsuz karanlıktan ibaretti , ne kadarda çok benziyordu babamın sesine , o sesi duyunca sanki babamı yanımda hissetmiştim , saçma olduğunu bildiğimden aklımdan bunların gitmesi için başımı sağa sola salladım.Yatağımdan kalkıp lavobaya girdim ve yüzüme birkaç kere su çarptım böylelikle uykum bir nebze de olsa açılmıştı. Boy aynamın karşısına geçip okul kıyafetlerimi aldım ve üzerime geçirdim, işte okula hazırdım. Şimdi soracaksınız ki bu kızın nasıl bir evi olur? Babam istanbulun çok iyi tanınan,büyük hisse sahibi olupta kendi şirketini yöneten zengin biriydi. Beni bu hayatta tek başıma bıraktıklarında halamlarla yaşadım, daha doğrusu 13 yaşıma kadar yanlarında kaldım. Bir süre sonra babamın arkasında bana bıraktığı milyon dolarlarla eniştemin üzerine bir ev aldım. 13 yaşımdan bu yana 5 yıldır kendi evimde tek başıma yaşıyorum. Spor ayakkabılarımı giyip kapıyı da kilitledikten sonra okulun yolunu tuttum. Evime yakındı Alkın KOLEJİ , 10 dakikalık yürüyüşten sonra okulumun bahçesinden adımımı attım. Sınıfıma girdiğimde yalnızlığını bağıran sırama ilerledim. 9 Aylık okul sürecimizde 37 gün pazartesi gününü yaşıyoruz , ne büyük ironi ama. Benim yanım tabiki de boştu, yani sınıfın kızları beni pek sevmezdi , ya da ne yalan söyliyeyim hiç sevmezdiler çünkü hiç konuşmadan oturur kendi gölgemde yaşardım ben arka sıracığımda. Aslında sesimi bile tanımazlar benim , hocaların zoru dışında konuştuğumu hatırlamıyorum bu sınıfta. Sonunda 8. dersin son saniyesinde o hayat kurtarıcı ses duyuldu, ben bu kadar çok sesten kurtuldum diye içten içe seviniyordum. Yavaş adımlarla neredeyse her saatimi geçirdiğim o sahil kenarına gittim , insanlardan çok bu sahil görüyordu beni ve yine bu sahil duyuyordu sesimi. Hava yine kararmaya başlamıştı , küçükken yarında hava kararıcak diye korkardım ama artık korkmuyorum . Yarından bu kadar çok korku duyarsan, bugünü nasıl yaşarsın ki? , telefonumu cebimden çıkarıp saate baktım ve sekiz olduğunu gördüm. Zaman beklerken çok yavaş , korkarken çok hızlı, üzgünken de çok uzundur. Zamanımı iyi değerlendirmek için spor ayakkabılırımın bağcıklarını çözüp ayağımdan çıkardım ve ardından çoraplarımı , onları bir köşeye koyup denizin kenarında yürümeye başladım bir yandan da gülümsüyordum. Denizin o ferah kokusunu ciğerlerime doldurdum , bari ciğerlerim mavi olsun dimi? bu sahile ne zaman gelsem farkında olmadan gülümsüyorum , düşünün Aren Uraz gülümsüyor. Acı çekmek insanı güçlü kılar demişler, ardından Ağlayamamak güçsüzlüktür. Bence yanılıyorlar , ben çok acı çektiğim için ağlayamıyorum ve güçsüzüm hemde savunmasız bir biçimde. Beni bu derin düşüncelerimden ayıran şey yine o ses oldu
"Geceyi severim ama senin gibi korktuğumdan değil,güzelliğinden." Her kimse beni iyi tanıyor olmalı , ama nasıl olurda hiç arkadaşı olmayan kızı birisi bu kadar iyi tanıyabilir? , işte bunun kanıtı o sesin sahibi , babamın sesine sahip kişi. Sesin geldiği yöne doğru ilerlediğimde gördüğüm tek şey yine düz bir karanlıktan ibaretti. Sıkıntılı biçimde iç geçirdim ve sözlerimi boşluğa savurdum.
"Beni iyi tanıyorsun , bildiğin gibi ben kötü zamanlar geçirmiş gecelerden geliyorum.Kusura bakma gözlerim biraz kirli bu yüzden seni göremiyorum". Az önce hem tanımadığım birine karşılık olarak cevap verdim hemde hayatımdaki en uzun cümleyi kurdum. Derin bir nefes alış ve ardından verişini duydum.Buradaydı işte varlığını hissediyordum ama lanet olsun ki göremiyordum. Ardından tekrar o hasret kaldığım sesi duydum.
"Gölgede yaşayanlar,güneşi göremezler Aren."