1.3

2.7K 107 24
                                    

"O RENKLİ PİÇİN, OROSPU OĞLU YAPTIĞININ CEZASINI ALACAK!"
Siktiğimin orospusu planın ortasında birden belirip işimi boka batırdı.

Matt ve diğerleri orospu evladı David piçinin peşinde Gabriel'ı geri almaya gitmişlerdi. Matt, öfkemin gölgesinde kalmamak ve işlerin hızlanması için beni Yeraltına gitmem için ikna etmişti.

Elimde duran ince cam bardağı incelemek için havaya karanlık ortamı renkli ve loş hala getiren ışıkların olduğu tarafa kaldırdım. İçinde ki yeşil sıvı sallandı. Sağa sola çevirip farklı ışıklara tuttum. İçerisinde oluşan dalgalar öfke okyanusumu uyandırdı, öfkemin damarlarımda dolaşmasıyla başlayan titreme ile bardağı dudaklarıma getirip sıvıyı sertçe yudumladım. Boş bardağı gücümün sınırıyla yere attım.

Alkolle yıkanmış bedenlerin zihinlerinin kabul ettiği tek şey olan gürültü, bardağın kırık sesini yine içine çekip gizlemişti. Parçalardan gözlerimi ayırıp başımda bekleyen barmenin önüme koyduğu yeni içkiye baktım. İçtiğim bardak sayısı yaşımı bununla geçiyordu. Bardağım tekrar tek yudumla biterken yeniden kırdım. Bu sefer önümde Absinthe° değilde bir bardak Coruba° gördüm ve onu uzatan bir el.

Güçlü kolları takip ederek tahmin ettiğim keskin yüzü gördüm. Önünde ki içkisini tek seferde bitirip yenisinin gelmesi birkaç saniye sürdü. "Burada ne işin var?" Bağırma gereği duymadan sesimi duyurmuştum ona, sözlerime cevap olarak uzun zamandır görmediğim gülüşünü gördüm. "Hala favorin mi?" Uzattığı içkiyi işaret ederek. Cevap olarak bardağı kavrayıp tek yudumla bitirdim, bardağı kenara koydum ve elimin tersiyle ittirerek düşürdüm. Tek kaşımı kaldırıp ona kısa bir bakış atıp önümde ki duvara geri döndüm.

"Öfkelisin." Nefesi kulağıma çarpmıştı konuşmasıyla. Yaklaştığını anladım. "Hem de çok." Benimki kadar soğuk olan nefesi boynum ve kulağım arasında kalmıştı, hissediyordum.
Geri çekildiğin de gri gözleri karanlıkta maviliklerime çarparak parlıyordu. "Yardım edebilirim, Siyah Kraliçe." Bakışlarım içki şişelerinden ayırıp ona geri döndü. Yüksek sandalyeden kalkıp cam parçalarına bastı, elini bana uzattı. Bir ona bir bana uzattığı eline bir de elimde tuttuğum yeni gelen içkime baktım.

Sokağı kaplayan ılık esinti soğuk bedenimi göz ardı ederek yoluna devam ediyordu.

.

Güçlü motorun sesi kesildiğinde geldiğimiz yer Sis'ti onun Kuyusu. "Her zaman fazlalıkları saklarım, bilirsin." İkimizde motordan indikten sonra sadece onun yapmasına izin olan bel tutuşunu yaptı. Eli belim için yaratılmış gibi tam yerleşiyordu. "Belini sarmayı, özledim." Kapıdan içeriye adım atana kadar koruduğu sessizliği kulağıma fısıldamasıyla bitti. Önce ki zamanlarda olduğu gibi koridorun sonunda ki odaya girdik. Onun deyimiyle Depo. Öfkesini attıktan sonra kalan adamları depoya atar ve öfkelendiğinde seçip öldürürdü.

Koyu gri renkli odada bağlı ve hazır şekilde bekleyen birkaç adam. Karşısında hala belimi sararak kulağıma fısıldayan Gri ve ben. "İçindeki aç kalmış aslanı göster bana, Siyah." Eli sırtıma hassas dokunuşlar bırakıyordu. Ona baktım, yakınlığımız fazlaydı. "Git ve besle onu." Kulağıma fısıldayan dudakları şimdi dudaklarıma fısıldıyordu.

Elinden uzaklaşıp bağlı adamların birine adımladım. En sonda ki hedefimdi. Sandalyesine yaklaşıp yumruk yaptığım elimle en sert vuruşlarımdan birini indirdim. Acıyla inledi ayılırken. Yumruğumu bu defa çenesine geçirdim. Duvara bağlı ahşap sandalye darbelere karşı düşmesini önlüyordu. Başka bir ses daha çıktı. Güçlü yumruklarımı sıraladım durmaksızın, aralarına tekmeler katarak.

Aperitif olarak yumrukladığım adamın sandalyesi duvardan sürükleyerek uzaklaştırdım. "Burada balyoz var mı?" Son yumruğunu indirip bana döndü. Yarım ağız gülüşüyle konuştu. "Neden olmasın?" Ardından kalın sesi bağırdı. "Dom, eşyalarımı getir!" Gür sesi kulaklarıma yansıdıktan kısa süre sonra kapı açıldı ve cerrahi aracı itekleyerek gelen Dom içeriye girdi.

Bayan MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin