1.6

1.5K 81 23
                                    

   Öylesine bir rüya değildi bu. Oldukça gerçekçi, oldukça yaşanmıştı. Avucumda ki her bir toprak tanesini hissedebiliyordum. Göğüs kafesimin en derinlerinde tarifsiz bir hissizlik vardı. Her zaman ki gibi değildi. Sıcaktı hem de fazla ama üşüyordum, acı çekiyordum ama hissizdim. 
                           
                           ***

   Gözlerimi hızlı sayılan bir şekilde araladım. Gördüğüm beni fazlasıyla rahatsız etmişti. Sırtüstü bir şekilde karanlık kalan tavana bakarken yan döndüm. Ellerimi başımın altına alıp desteklerken karşımda sadece uyuyan bir beden vardı. Yüzüstü dönmüş, bir eli yataktan sarkarken diğeri saçlarımın üstündeydi. Üstüme gelişi güzel örtülmüş olan ince siyah pikeyi bedenime sarıp yatakta oturur hala geldim.

  Kısa bir zaman içinde kalkıp banyoya yöneldim. Oldukça hızlı geçen duş ve ardından geçen hazırlanma evresi sonrasında vaktin hala gece olduğunu fark ettim. Odadan çıkıp koridorun sonunda kalan tek odaya ilerledim. Matt ve Gabriel birer koltukta yayılıp uyuyorlardı. İlerleyip Gabriel'ın yanında ki ufak boşluğa kendimi sıkıştırdım.

  Koltukta kalan boşluk bedenime yetmeyince kendimi Gabriel'ın üzerine bıraktım. Hareketlerimi hissetmiş olmalı ki homurdandı ama diğer kolu belime sarıldı. Kalbi elimin altında dengesiz atıyordu, teniyse benim soğuk tenime meydan okurcasına sıcaktı. Nefesleriyle inip kalkan göğsü benim için beşikten farksızdı. Başımı kalbinin üstüne getirdim, bacağım bacaklarına dolayıp kendimi destekledim, tek elimle tişörtünü sıkarken diğeri habersizce saçlarına karıştı. Kendimi bu şekilde rahat bir uykuya bıraktım.

  Hırıltılı bir sesle gözlerimi araladım. Koltuğun yüzeyini gören bakışlarımı diğer tarafa çevirdim. Matt elinde ki telefonu bize doğru tutmuştu. Kıkırdamaları bakışlarıyla Gabriel'ı öldürmeye çalışan Griye inat yükseliyordu. Bakışlarımı derin nefeslerle başımı yükselten Gabriel'a çevirdim. Boşta kalmış diğer eliyle de belimi sıkıca kavramıştı. "Kalk artık." Gibisinden bir mırıltı çıkardı.

"Saat kaç?" Kısa sorumu Matt hemen cevaplamıştı. "15.49" uzun bir süredir uyuyor olduğumu da belirtmiş oldu böylece. Beni hala düşmemem için kollara rağmen üstünde doğrulup karnına oturdum. Kimseden ses çıkmıyordu yaptığıma karşılık. Ellerim kalbinin üstünde olmasına rağmen ritimleri hissedilmiyordu. Kendimi karnının altına doğru kaydırdım, ona doğru biraz daha eğildim. Kalp atışlarını hissetmek istiyordum ve hissedene kadar kendimi aşağılara doğru indirmeye devam ettim.

Belimde olan ellerinin kasıldığını hissediyordum, gözlerinde ki karanlığı hissedebiliyordum ve elimin altında ki kalbinin hızlanan ritimleri en derinlerine indiğim sıralarda hissetmeye başladım. Atışların elimin altında değişime uğraması güzel geliyordu. Gözlerini gözlerimden ayırıp diğer bacağımı da sarkıtıp oturduğum yerden kalktım. Hala telefonla bu anları kayıt altına alan Matt'e önde çıkması için kısa bir bakış attım. Telefonu cebine bırakıp kapıdan, benim peşimden, çıktı.

Koridorda sert adımların dışında çıkan tek ses Matt'in sabırsız nefesiydi. "Ne gördüğünden bahsedecek misin?" Sabırsızlık dudakları arasından çıkan her kelime kendini belli ediyordu. Dudaklarım konuşmak için aralandı ve gördüklerimden hafızam da kalanlar yavaşça dökülmeye başladı.

                              *

  Aracın içinde tuhaf bir hava hakimdi, sessizlikte gizlenmiş bir farklılık vardı. Yankılanan tek ses Ay Işığı Sonatı olmalıydı. Gizli havadan derin bir soluk çektim içime. "Bunu sana bırakıyorum." Arka koltukta yan dönerek ön tarafta oturmuş bekleyen Gabriel'a konuştum. Sonrasında araçtan inmek üzereyken Matt'in "Bordo!" Diyerek tıslayışı ulaştı kulaklarıma. "Ve diğeri." Önümden ilerleyen ikili bana dönüp ilerlemeye devam ederken hızlanıp Gabriel'ın koluna girdim.

Bayan MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin