1.5

1.9K 94 38
                                    

Öncelikle merhaba siyahcıklarım! Sizden ufak bir isteğim var. Lütfen fikirlerinizi eksik bırakmayın benimle paylaşın, olur mu?

Bölüm sonunda yine kısa bir notum olacak, keyifli okumalar!

*

Kanlarımızı birbirine girmiş olan dillerimiz aracılığıyla tadarken elleri belimin altına hareketlenip beni kalçamdan kaldırarak duvara tamamen bastırdı. Bacaklarımı ona dolayarak etkisini daha da arttırdım.

"Efendim, görüşme saati geldi. Hatırlatmamı istemiştiniz." Kapının dışından gelen kibar sesle hareket eden dudaklarımız durmuş, kapanan gözlerimiz ise yavaşça açılmıştı. Uçurumlar öylece gözlerime bakıyordu ve ikimizde dudaklarımızı ayırmak için herhangi bir hamle de bulunmuyordu. "Birazdan gelir Sophie." Matt'in sesini duyduğum zaman hala dudakları arasında olan dudağımı tekrar hareketledirdim. Saçları arasına soktuğum elim ise onları kavramıştı.

İlk başta karşılık verse bile sonrasında geri çekildi. "Gitmen gerek." Nefessizliğin verdiği zorlukla derin aralıklarla söylemişti. Ben de aynı durumdaydım farkına sonradan varsamda. Dudaklarımızı ayırmış olsak bile bedenlerimiz birbirine yapışmış haldeydiler. Ellerini belimden çekerken kapının ince tıklaması yankılandı. "Ayrılık vakti, dostum. Toplantısı var." Kafasını olduğumuz tarafın tersine çevirmiş olan Matt söylendi. Benimkinden ayrılan kokusunu hissettim.

Ellerimi saçları arasından çekerek duvara dayadım. Elleri bedenimi terk ederken kendini de geri çekti. Kendimi toparladıktan sonra duvardan uzaklaştım ve kapıyı açıp beni bekleyen Matt'in yanına ilerledim. Yanından geçip toplantı odasına ilerlerken peşime takıldı. Hızlı adımlarla kısa sürede toplantı odasına gelmiştik. "Gol!" Odanın kapısını açmadan önce Matt'ten gelen son yorumu duyup göz ardı ederek içeriye girdim.

*

"Köprü için ne düşünüyorsun?" Matt'in arabayı çalıştırmadan önce ki sorusuna omuz silkerek cevapladım. Köprü ihalesini almamız ulaşım konusunda şu an olduğumuz konumdan daha yükseğe çıkarabilir gibi geliyordu. "Pekala..." ufak bir mırıltı çıkardı ve araba çalıştı. "Hollow'a gidiyoruz." Sözlerimden sonra arka koltuğa kendimi bıraktım. Fazla uzun sürmeyecek olan sürede biraz dinlenebilirdim.
Gabriel ve ben bugün kan yemini etmiştik. Bir kadın ve bir erkek arasında verilebilecek en güçlü sözlerden biridir. Bununla beraber Gabriel artık gidemezdi, dediklerimi yerine getirirdi ve dahası artık Gabriel'ın sahibi bendim...

Arabanın durduğunu hissettiğimde durumumu bozmadım. "İçeride alınması gereken bir yılan var. Sana bırakıyorum, Gabriel. Al ve Grinin aracına götür, gerisini o halleder." İsteğim üzerine kapısını açıp indiğini duyabildim. "Yemin demek. Gri bunu senden duysa çıldırırdı, ne zaman söylüyorsun?" O ikisinin anlaşamaması eğlenceli geliyordu. Keyifli bir mırıltı çıkarıp konuştum. "Sen izle şunu."
Açılan kapıdan gelen serinlikle uyandım. Kısa da olsa uyuyabilmiştim. Gözlerimi açıp oturur hale geçtim. "Uzun sürdü." Bakışlarımı ona çevirip konuştum. "İyi saklanmış bir yılandı." Durumu bozmadan cevaplamıştı. Başımla onayladım. Gerçekten renkli bir yılandı. "Aşağıya iniyoruz, gitmeden önce de her zaman ki ziyaretimizi yapalım. Çekimler yaklaşıyor." Motorun sesiyle eski halime geçerek biraz daha kendime izin verdim.

Uyku haline geçmeden önce Gabriel ve Matt'in konuşmalarını yakalayabilmiştim. "Bu kızın kaç kimliği var?" Gabriel yine sorularına cevap arıyordu. "Aile şirketlerini yükselten ve yöneten kimliği, aile geleneği olan asıl işi yapan kimliği ve arasıra modellik yapan kimliği, ayrıca birkaç tane daha çok fazla değil yani."

Sonrasını görmezden gelerek uyumaya odaklandım, gideceğimiz yer buradan yarım saat uzaktaydı.

*

Bayan MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin