1.4

1.9K 93 13
                                    

Uzandığım koltukta biraz doğrulup hala elleri bağlı olan Gabriel'a baktım. Gözlerinde hala kendini belli eden öfke vardı, hala ellerini zorluyordu iplerden kurtarmak için. "Bırak beni, Bia!" Siyah uçurumları bana döndü. Kalkıp ellerinde ki ipleri çözdüm ve hareket etmesine izin vermeden dizlerine oturup yaslanmasını sağladım.

"Oynadığımız oyunu hatırlıyor musun?" Sakin sesim onu etkilemişe benzemiyordu. "Kalk üstümden." Kıpırdanıp beni yan tarafa atmaya çalıştı ama engelledim. "Cevap ver." Sesimde ki baskın tınıya özel bir vurgu yapmıştım ve cevap vermeden kurtulamayacağının farkına vardı ki sinirle başıyla onayladı. "O zaman kuralımızı da hatırlıyorsundur..." başını salladı kısaca, "ve farkındaysan ben oyunu bitirmedim." Ellerini ellerimden çekme çabaları durdu ve bana döndü. "Yani sorma sırası sende."

Ellerini bıraktığım da tepki vermedi sadece yüzüme öfkeyle baktı, elleri koltuğa düşükten birkaç saniye sonra belimi buldu ve hemen sonra da beni yan tarafa ittirdi. "Neden buradayım?" Merakı sinirine baskın gelmişti ve sesi merakla yumuşamıştı. "Bunu en son cevaplayabilirim, başka sor." Bacaklarımı koltuğun diğer ucuna uzatırken cevaplamıştım.

"Kimsin sen?" Saf merak geliyordu sesinden dönme gereği duymadan cevabımı verdim. "Bia McCord, Siyah, Bayan Katil, Kraliçe. Sıra bende, şu an ne düşünüyorsun?" Soru sormamı beklemiyor gibiydi ki biraz bekledi. "Beni buraya neden getirip yalan söylediğini düşünüyorum." Sesi öfkeden ayrılıp yumuşamıştı ama hala sertliğini koruyordu. Bacaklarımı uzattığım yerden çekip oturdum ve ona döndüm. "Sana asla yalan söylemedim. Ben bir oyuncuydum sen de gösterimi izlemeye gelmiş bir misafir ve burası da sahnem."

*

Gözlerimi sulandırmayı kesip Matt'in beni tutan kolundan kurtulup belinde ki silahı çektiğim gibi karşımda Gabriel'ın arkasına saklanmış Renkli piçin renkli orospu oğlununun bacağına kurşunu sıktım. Gri gidip boğazını sıkan kollardan kurtulmuş Gabriel'ı yanıma getirdi. Bacağının acısıyla sızlanıp inledikten sonra arkamda ki uyuşmuş Gabriel'a baktı. Gülümseyerek "İşte şu an karşında gerçek bir sürtük duruyor küçük kardeşim." Dedi. Eliyle kanayan yere baskı uygularken kahkaha attı. "Haklı olmayı gerçekten seviyorum." Dediği zor seçiliyordu.

Omzuna da bir kurşun sıktıktan sonra çevresinde ki adamların kafalarına da birer tane sıktım. Silahı Matt'e geri verdikten sonra hareketsizce bana bakan Gabriel'a döndüm. "Bedeni uyuşturmuşlar." Gri düşüncemi dile getirmişti. Griye bakıp işareti verdiğimde Gabriel'ın kafasına vurarak bayıltmıştı. "Geri dönüyoruz." Matt ve Gri baygın bedeni önden ilerleyerek arabaya götürürken arkalarından diğerleriyle birlikte baygın olanları hallettim. Dışarıya çıktığımız da herkes araçlarına yerleşti, önde olan siyah canavarımın arka koltuğuna geçtim. Arka koltuğa bırakılan bedenin başını kaldırıp dizlerime bıraktım ve Matt'e sürmesi için işareti verdim.

Terk edilmiş binaların olduğu ıssız sokaklarda ilerlerken sessizliği bozan Matt oldu. "Şimdi ne yapacaksın?" Öğrenmişti ve artık masumu oynayamazdım. "Zorla aşık edebilirim." Emin bir şekilde konuşmuştum. Matt dikiz aynasından bana doğru baktı. "Saçıyla mı oynuyorsun?" Eminsizlikle sormuştu tam göremediğinden. "Saçları yumuşak." Önemsiz bir konu gibi konuştum dışarı bakarken. "Saçlarıyla oynuyorsun!" tarzında gevelenirken gözlerimi kapattım ve parmaklarımı saçları arasında oynatmaya devam ettim.

*

Bana anlaşılmaz bir şekilde baktı. "Amacın ne Bia?" Bıkkınlık tonu vardı sanki dudakları arasında ki sözlerde. Bir şey söylemeden ayağa kalktım, mutfağa ilerleyip dolaptan büyüklerinden iki tane coruba° alıp koltuğa geri döndüm. Elimdekilerden birini onun kucağına attıktan sonra yanına oturdum.

Bayan MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin