-8-

77 10 5
                                    

Evet şu anda, lanet olası beynime kan gitmiyor. Hüm hücrelerim donmuştu.

Boku yedik.

Diye sayıklayan iç sesim çok haklıydı.
Kafamı sıraya gömdüm ve uyumaya çalıştım belki;
'Uyursam hepsi geçer' mantığı çalışırdı gözlerimi yumdum. Bunun bir rüya olduğunu düşündüm ve bu kahrolası rüyadan kakmaya çalıştım ama ne yazıki bu bir gerçekti.
Kafamı kollarımın arasından kaldırdığımda, kapının önünde kimse yoktu.

Bunu fırsat bilerek ayağa kalktım. Yanımdaki Alara ve Bora'ya;
"Benim lavaboya gitmem lazım hemen geliyorum" dedim ve hızlı adımlarla sınıftan çıktım.
Koridora bakındığımda koridorda sadece birkaç öğrenci olduğunu farketim.

Hemen merdivenlere yöneldim ve yukarı kata çıkmaya karar verdim.

Daha on adım atmıştım ki Tuna'nın tok sesini duydum, oda yukarı çıkıyordu.

İki saniyeliğine paniklesemde hemen toparladım ve merdivenleri ikişer ikişer çıkmaya başladım.

En üst kata vardığımda. Hemen asansör boşluğuna girdim, sonuçta öğrencilerin asanaör kullanması yasak değil mi?

Her neyse!

Tuna'nın adımları merdivende yankılanıyordu. Yanında birkaç arkadaşının olduğunuda seziyordum.

Sonrada, o tok sesi kulaklarımı doldurdu;
"Geceki olayı birilerimi görmüş?" al bide burdan yak!
Dipsiz bir kuyuya düşmüş gibi hisediyordum, keşke o yetimaneden hiç çıkmasaydım!

Başka bir ses "Kim gördüyse hallederiz merak etme" dedi.

En iyisi intihar etmek.

Bu arada benim olduğum yere gelmişlerdi yanımdan geçtiler ve gittiler.

Bende kendimi hemen, karşıdaki lavaboya attım. Önce içerisi boş mu diye kontrol ettim. Sonradan arka cebimden telefonumu çıkardım ve kapıyı kapatım.

Rehberimden 'Nerhirişkooo' yu buldum ve aradım.

İlk çalışta açtı.

"Alo kanka acil yardımın lazım!" dedim sessizce Nehir aksiyon fimleri ve kitapları sevdiği için bilirdi.

"Noldu?" dedi kısa ve öz bir şekilde.

"Tuvaletteyim ve birinden kaçıyorum sen sormadan söyleyeyim oyun değil ciddi. Ne yapacağımı tek kelimeyle bilmiyorum" dedim tek bir solukta.

Nehir fazla sorgulamadan yardım eden biriydi.

"Kızım bundan kolay ne var? Ders başladığında çık" dedi, zekiyceydi ama işe yaramaz.

"İşe yaramaz derse girmiyorlar ve oldukları yer tüm bahçeyi görüyor" dedim böyle söyleyince kötü oluyordu.

"Oo kızım, bu fena işte. Neyse buluruz bir yol" dedi rahat bir tavırla.

İkimizde beyin fırtınası yaparken önce Nehir'den ses çıktı her zamanki gibi.
"Koca okul emin ol bi arka çıkışı vardır okuldan çıkıncada bir kafeye git, okul bittiğindede eve dön. Bam problem çözüldü!"

Aslında aynn çok mantıklıydı yani duyduklarım arasındaki en mantıklısıydı.
"Bayağı mantıklı kafeye varınca seni ararım, tamam mı?" diye sordum.

"Tamam bye tatlişkom öptüm!" dedi sulu sulu.

"Byee öptüm!" dedim ve telefonu kapatıp, cebime tıktım.
Şu anda kendimi bir 'Fbi' ajanı gibi hissediyordum. Kısa adımlarla kapıya vardım, kafamı kapının arkasından çıkardım ve koridora baktım.

Hızlı adımlarla tuvaleten çıktım. Merdivenleri inmeye başladım, son 4 basamağı atlıyordum.
En alt kata gidiyordum, çünkü arka kapılar hep en alt katta olurdu değil mi?

En alt kata vardığımda soluk soluğaydım. Busası karanlık bir koridordu ama ilerideki kapıları ve silüetleri seçebiliyordum.

Hemen yakınımdaki lamba açma tuşlarını aramaya çalıştım. Elim birtanesine değdiği anda iki tane floresan sarı lambalar açıldı.

Tüm yüzler korkulu bir ifadeyle bana döndü, burada çiftler vardı. Beni görünce hepsi rahatladı ve işlerine geri göndü.

Bende lambaların çoğunu kapatıp loş bir ortam yaratım. Burdaki hiçkimseyi işlerini yaparken görmek istemiyordum. Hemen düz ilerlemeye başladım.

Karşıma çıkan ilk kapıyı açtım. Sonra bir diğerini. Tam diğer kapıya dokunacaken ince bir ses bana seslendi "Arka bahçeye çıkan kapı, soldan dördüncü" kıza dönüp donuk gözlerle onu süzdüm.

Kız bana gülümsedi ve işine devam etti. Bende hemen soldan dördüncü kapıyı bulup.

Hışımla içeri daldım içeride bir kazan ve metalden merdivenler vardı. İçerisi o kadar sessizdi ki, sanki ölüm öncesi sessizlik.

İçimde huzursuz bir his vardı. Etrafa bakınmayı kesip medivenlere yürümeye başladım. Her attığım adımda ayakabımın sesi yankılanıyordu.

Merdivene ayağımı attığım anda merdiven huzursuzumuş gibi gıcırdadı.

Adımlarımı hızlandırdım ve merdivenleri ikişer ikişer çıkmaya başladım.

Kapıa vardığımda kapı kahverengi metaldendi.

Kapı koluna dokunduğumda kapı kolunun sıcaklığından yakın zamanda kullanıldığı anlaşılıyordu.

Hemen dışarı çıktım, kızın söylediği doğruydu burası arka kapıya çıkıyordu.

Hava kararmaya yüz tutmuştu. 



Umut Köşesi (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin