2-Özgür

81 19 0
                                    

Hatırlatma

Tepki veremeden kalmıştı Meyra. İlk defa ava giderken avlanmıştı. Kulağına ulaşan siren sesleri ise bu işin başına büyük bir bela sardığının habercisiydi. Belli ki bu oyunu iki kişi oynamaya kalkmıştı ve mağlup olan Meyra olmuştu.

**Günümüz **

Delirmenin eşiğine gelmiş gibi hissediyordum. Sanki yaşadığım her bir hadise, giderken ruhumun en nadide parçalarını da yanlarına alarak uzaklaşmış, bana ise yaşamımı sürdürebileceğim kadarını bırakmıştılar. Hayatında hiçbir gayeye sahip olamayan ben gittikçe içe çöküyordum.En büyük korkum da, bu değil miydi zaten? Akrep yelkovan misali sürekli aynı rutini gerçekleştirmek ve bir müddet sonra ise yaşam enerjimin tükenmesi, hayat ve ölüm arasındaki çizgiye takılı kalmak... Aslında korktuğum herşey bir bir gerçekleşti diyebilirim. En büyük korkum yalnızlıktı ebedi yalnızlığa mahkum edildim. Yakalanmak... Eh işte bu biraz karışıktı. Gökyüzü mavisine küsmüştüm o günden sonra. Bir anda gerçekleşrn ufacık bir hatam, dikkatsizliğim hayatımı mahfoluşa sürüklemişti. İlk defa oyuna gelmenin şaşkınlığından olmalı ki iradrmi kullanamamış bir çeşit şok geçirmiştim. Sonrası ise malum... Şuan ise damarlarımdaki kanın bana ihanet ettiğini hissediyordum. Neden damarlarımda dolaşıyorlardı ki? Neden buharlaşıp yok olmak yerin kalıp bana azap çektiriyorlardı ki? Kendi kendime gülmeye hatta kahkahalar atmaya başladım. Kendimi kontrol edemiyordum. Bir müddet sonra kahkahalarım derin hıçkırıklara, derin ve içli haykırışlara dönüştü. Acizsin dedi iç sesim. Birkez daha hıçkırdım. Yaşamayı bile hak etmeyen bir katilsin sanki çektiğim acı yetmiyorcasına zihnimde yankılanıyordu sözcükler. Katil, umutsuz bir katil... Kendi kendini yaralayan, son vuruşlarını kendisine akleden bir katil... Benimi artık kontrol edemiyordum. Gücümün son zeresesine kadar haykırıyor, her iç çekişimde vücudum zelzeleye yakalanmışcasına titriyordu. Gözlerim kararmaya başladığında görüş alanıma elinde sakinleştirici olduğunu düşündüğüm iğne ile bana yaklaşan gardiyandı....

*****

Başımdaki yoğun ağrı yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Bir an nerede olduğumu idrak edemesem de suratıma sabitlenmiş alaycı bakışlar atarak, midemi bulandırmaktan başka bir etkisi olmayan sırıtışlarından birini sergileyen Ayça' yı görmem hala bu iğrenç yerde olduğumun kanıtıydı. 3 yıl, 3 yıl... Diyerek tekrar ettim içimden. 3 yıldır bu cehennemde, her gün azap çekiyordum. Her daim başıma bir bela saran, güzelliğin sadece dış görüşüne yansımış ancak içerisindeki hiçbir zerreye uğramamıştı bu kızın. Bu kez başına gerçekten ağır bir bela sarmıştı. Belkide yapılabileceklerin en ağırıydı bu şüphesiz... Evet başıma sardığı ne kadar debelensemde beni etkisine alan madde bağımlılığıydı bu illet. Nereden temin edebilmişse bir şekilde koğuşa sızdırmıştı. Buda yetmezmişcesine yiyeceklere karıştırmıştı bu illeti. Ve utanmadan karşıma geçip söylemişti. Her hangi bir kanıta sahip olamadığım için sadece sinirlenmekle kalmıştım. Sorgulayıcı bakışlarımı yönelttim bakmaya iğrendiğim gözlerine. Alaycı tavrından ödün vermeyerek konuşmaya başladı. "Aslında sanada yazık canım. E yani sende haklısın bir keş olarak. Bulamayınca krize girmen de normal." Yaşadıklarımın sadece bir sinir krizi olmadığının bende farkındaydım lakin utanmazcasına övündüğü, bedenimin uyuşturucu isteğininde sadece bir tetikleyici olduğunun bilincindeydim. Utanmadan yüzüme karşı söylemesi ise bünyeminin kaldıramayacağı bir krizin de yolda olduğunun habercisiydi. Burada bulunduğum 3 yıl boyunca düzenli bir şekilde krizler geçiriyordum. Ne kadar da güzel alkış kızıma diyen iç sesim sanki yeterince gergin ve sinirli olduğumu fark etmemiş, dayanma sınırımı deniyordu. Son 3 ayda aşırı sık ve şiddetli olmasına rağmen doğru düzgün revire bile götürmüyorları. En kötü yanı ise kriz vaktinde yaptığım, yaşadığım olayları hatırlamıyordum. Bu sinir bozucu bir durumdu. Hadi ama neyi bekliyorum zaten kurtuluş yok en azından ağzı ilr burnunun yer değiştirmesinin de sakıncası yok diyerek parmaklarımı kütleterek, Ayça' ya doğru yüzüme yerleştirdiğim sadistçe olan gülüşüm ile ilerlemeye başladım. "Çok yanlış kişiye bulaştın kızım buradan sağ çıkamana göz yummayacak kadar duyguları körelmiş bir kişiye bulaştın" Karşışındakine hissettiği yoğun öfke mantığına kilit vurduracak kadar yoğundu çünkü...

***

Rutininden farklı olarak gözlerimi açmasını sağlayan şey insanın içine kadar işleyen soguktu. Şaskınlıktan hareket etmeyi unutmuştu bir an genç kız. Beynindeki çarklar yavaş yavaş dönmeyr başlamıştı. Birkaç dakika sonra sabırsızca tüm gücünü kullanarak tırnaklarını koluna geçirdi. Lakin hala soğuk asvaltta olduğunu fark eder etmez ayağa fırladı Meyra. Delirmişcesine dans ediyor, çılgınlar gibi çığlıklar dökülüyordu dudaklarından. Özgürdü. Olabildiğine özgür... İçi içine sığmayan genç kız içinden geldiği gibi, uzun bir süre boyunca kilit vurduğu duygularının kilitletine derin bir darbe indirdi. Nefeslerini kontrol etmeye çalışırken fısıladı " İçimdeki çocuk. Bu gece serbestsin. Sadece bu gece." yavaş yavaş kapattığı gözlerini içindeki duygu patlamasını yansıtmak istercesine birden açtı ve içinden geldiği gibi dansına kaldığı yerden devam etti. O zaten gölgelerin dansçısı değil miydi? Onu gizlice, hüzünlü bir tebessüm ile izleyen gözleri fark etmeden. Hiçbir şeyden habersizce, sadece soyutlanmışcasına sabaha kadar durmadan dans etti.

Evvet Sonunda esas konuya geçiş yapabiliriz. İnanırmısınız bilmem ama bu hikayeden beklentim var. Damdan düşen bir Melek' i stres atmak icin yazıyorken bunu hevesle yazıyorum. Sınavlar 1 hafta ertelenmiş bir sevinç bir mutluluk fkgkg. Neyse burdan iyi muhabbet çıkar uzatmayatım. Özelden msj atabilirsiniz çekinmeyin canim :D oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuz :D

GÖLGELERDE DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin