"Sevmeliyim" dedi adam.
Hiç kararlı olmadığı kadar kararlıydı,
Ve hiç arzulanmadığı kadar arzulu...
Ama korkuyordu sevmekten,
Hiç geçmemişti gönül kapısından,
Ve hiç dilenmemişti kaybettiği aşkı.
"Yapamam" dedi ve bir an durdu,
Gözlerini kapattı ve düşündü.
Nicedir sevmemişti körü körüne.
Yaşadığı yalandan aşk yüzünden,
Mahkum etmişti kalbini yalnızlığın esaretine.
Çok yorulmuştu bir adım atmaktan,
Adımdan değil her adımda yere çakılmaktan..."Ya şimdi ya da hiç" dedi.
Ya şimdi sevmeliydi yada seveceği kalpten vazgeçecekti.
Adamın düşünmesi için bir dakikasi vardı,
Ve o altmış saniye...Bir adım geriye gitti,
Ve koca bir nefes aldı.
Bir anda uçurumun kenarında buldu kendini.
Rüzgarı hissetti önce teninde,
Sonra bir ses duydu en derinden;
"Dayanamıyorum..."Kalbi artık sevgisizliğe dayanamamıştı.
Ya sevip kurtaracaktı kendini,
Ya da teslim edecekti uçuruma bütün hayalini...Ve son on saniye.
On, dokuz, sekiz, yedi, altı beş...
Düşünmesi için son dört saniyesi vardı adamın elinde.
"Ya sevmeye esir düşerim ya da esaretin sevgisine" dedi adam.Ama artık çok geçti,
Adamın artık sevmek için bir kalbide kalmamıştı.
Ardında bir eş,
Ağlayan iki göz,
Ve Küçük bir çocugun "baba" diyen feryadı...Tüm bunları altmış saniyede düşündü,
İşte adamın altmış saniyelik kocaman öyküsü.Son bir saniye...
"Sevmek tam da böyle birşey çocuk.
Elini uzattığında gönlünü kaybettiğin dipsiz bir uçurum.
Ya iterim kendimi yalnızlığa, yada sevmeyi hapsederim kendi adıma.""Sevmeliyim" dedi adam.
"Sevmeliyim ki umudum olsun bu yolculuğa..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ DÖNÜŞ
ChickLitKoca bir sessizlikti okyanusum, Her dalgasında çığlıkların kol gezdiği koca bir sessizlik. Susmaktı seni yaşamak, Bir ölü misali soğuk tenimle konuşarak susmaktı... Yağmur ki sana adamıştı kendisini, Bir ölüm perdesiyle uzattığı elini son nefes...