Yine esti seher yeli ve yine çaldı kapımızı ayrılık. Her zamankinden farklıydı bu gidiş. En içten, en samimi duyguların katili olmuştu zaman. Zamansızlığın zamanıydı faili meçhul cinayetler.
Geriye bırakılan gözyaşı, ileride yaşanacak acılar bırakıldı benliğime. Peki ya sen? Sessizliğin kapı çaldığı aşklar oldu bende. Kimsenin bilmediği, yüzünün esaretinde yılları gömdüğüm, denizlerin dahi dalgalarıyla savuramayacağı büyüklükte aşkı tanıdım sende...
Belki de yaşımdan büyüktü sevgim, ondandır kalbimin böyle zamansızca vuruşu, belki de gözyaşımdır sevdiğim ya da bunca yılın verdiği yorgunluk. Avucumdan kayıp giden bir sen bir de gözlerimde canlanan yüzün ya da sen kokan hayaller ve bana seni ezberleten gözyaşım...
Beklemek... Zamansızca bir deli ırmak gibi beklemek seni... Beklemenin verdiği yorgunluk değil, belirsiz duyguların açtığı yaraydı adın yada sevmenin bana seninle esaret kıldığı geçliğim... Ellerimin ellerini tuttuğu, nefesimin nefesinde kaybolduğu, gözlerimin yaramaz bir çocuk gibi seni aradığı günler. Geride kocaman bir sen ve senden bana kalan kocaman bir anı.
Ezberlemek... Seni seninle bir ömür boyu ezberlemek, yüzünü, ellerini, sesini, bakışını, "seni'' ezberlemek.. Her gün aynı saatte koklamak bir avuç toprağını, toprağına karışan toprağımı...
Dedim ya; yine esti seher yeli ve yine çaldı kapımızı ayrılık...
Ne zaman gelirsin bilmem ama,
Ben kendimden geçiyorum....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ DÖNÜŞ
ChickLitKoca bir sessizlikti okyanusum, Her dalgasında çığlıkların kol gezdiği koca bir sessizlik. Susmaktı seni yaşamak, Bir ölü misali soğuk tenimle konuşarak susmaktı... Yağmur ki sana adamıştı kendisini, Bir ölüm perdesiyle uzattığı elini son nefes...