Covenant of Love -"Who are you?"

110 13 8
                                    

Selam :D

Açıkçası bu kitap zamana ve olaylara daha yakın ve gerçekçi diye düşünüyorum :D

Umarım beğenirsiniz! Sizi seviyorum. Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen :D

----------------------------------------

Soğuk Londra havasına inat montuma daha sıkı sarıldım.

Londra'da hava bugün fazlasıyla kasvetliydi. Bu havalar ise benim sevdiğim türden havalar değildi pek, ben genel olarak kuru havayı severdim. Yağmur yağdıktan hemen sonra etrafa yayılan toprak kokulu hava da listemde başlardaydı. Derin bir nefes alıp attığım adımlara son verdim. Şu son üç aydır sürekli olarak yaptığım şeyi yapıp üzerimi kontrol ettim.

Parlak siyah bir tayt, ela rengi gözlerimi belli eden açık mavi bir t-shirt ve hemen üstüne yine siyah renkte bir mont.

Bu yaptığım gereksiz kontrolü daha fazla uzatmaya gerek yoktu. Nasıl olsa beni görmüyordu yada görmüyorlardı.

Olayı başından anlatmak gerekiyordu sanırım.

Yıllardır deli gibi bir Directioner'dım. Ve belki de diğer fandomların yaşamayacağı, yaşasa da kaldırmaları zor olan bir olay yaşamıştım -yaşamıştık.-

Zayn gruptan ayrılmıştı ve kısa süre sonrasında da çocuklar iki yıl gibi bir araya başlamışlardı. Ailemin maddi durumu düşük olduğundan onları beş yahut dört kişiyken hiçbir şekilde görememiştim.

Tabii, Directioner'lığımın yanında bir de Louis'e olan aşırı fanlığım söz konusuydu. Onu deliler gibi seviyor, sabah akşam ondan bahsede biliyordum.

Ailem üniversiteye başlamış olmamdan dolayı artık evde Louis adını duymadıkları için her telefonda mutluluklarını dile getirirken ev arkadaşım Dulcie, bıkıyordu şuan benden. O, Directioner olmadığından ve bunu saçma bulduğundan konu Louis'ten açıldığında ve kendisi de kötü şeyler söylediğinde saç başa girişe bile biliyorduk.

Şimdiyse çocukların arası bitmiş hatta stüdyoda şarkı bile kayıt ediyorlardı. Yaklaşık dört ay önce başlamış oldukları kayıtlar maalesef ki ilk bir ay ilerleyememişti. Çünkü iki yıllık ara Directioner'leri fazlasıyla özleme boğarken şimdi kayıt stüdyosuna girmek kesinlikle izinsiz olsa bile fazla fan akınına uğramıştı stüdyo.

Korumalar, hatta polisler bile fanlara söz geçiremeyince bir kaç tane stüdyo değiştirildi. Aynı şeyler oradaki stüdyolarda da meydana gelince bir anda ortadan yok oldular. Hayranlar bu sefer çocukların nerede kayıt yaptıklarını araştırsalar da üç aydır bulan birisine rastlamamıştım; benden başka!

Bundan üç ay önce bende diğer fanlar gibi çocukların kayıt stüdyosunun nerede olduğunu bilmemenin sinirinden dolayı kriz geçiriyordum. Ayrıca benim hiç görmemiş olduğum çocuklardan şimdi laf dinlemeyen fanlar yüzünden haber de alamıyordum ve bu canımı fazla sıkıyordu. Louis hakkında tek bir haber, cidden tek bir haber bile okuyamıyordum ve aşırı öfkem etrafıma yansıyordu. Üniversite arkadaşlarım, hocalarım, ailem de aşırı fanlığımı bildiğinden agresifliğime katlanmaya çalışıyorlardı.

Üniversiteden son dersi ekip çıktıktan sonra telefonumu elime açıp twittera girmiştim ve Louis hala twett atmamıştı. Oturduğum mahalleye yaklaşırken ağzımdan çıkan küfürleri çoğu İngiliz erkeğinin bilmediğine yemin bile edebilirdim. Ayaklarımı yere vura vura yürürken, duyduğum ses ile yerime çakılmam bir olmuştu.

Bu onun sesiydi; Louis'in...

Zekilerdi, aslında gerçekten zekilerdi onlar.

Lüks ve bilindik kaç stüdyoda çalışsalar da fanlar izin vermeyince bu çözümü bulmuş olmalılardı.

Bizim mahallede kullanılmayan bir stüdyo olduğunu her zaman biliyordum. Etrafı kullanılmayan evlerle kapalıydı ve eski olmasa da etrafındaki eski evlerden dolayı eski gibi duruyordu. Ayrıca burada iş gücü az olduğundan dolayı nadir insan yaşardı ve bu da buradaki stüdyoyu bizim çocukların çalışma alanı için mükemmel bir yere dönüştürüyordu.

İşte tam olarak üç ay önce keşfettiğim bu yeri asla kimseye söylememiştim. Fakat kimseye söylememiş olmamın yanı sıra buradan vazgeçemiyordum da. Çoğu zaman üniversitede ki dersleri asıp buraya geliyor ve stüdyonun görünmeyen tarafından onları duyamasam da izliyordum.

Her gün saat üçte burada olup altıda çıkıyorlardı ve üç saat boyunca Louis'in gülüşüne, el hareketleri, tavırları, mimiklerine maruz kalmak bana gerçekten duygu fışkırması geçirtiyordu.

Ayrıca lüks stüdyolarda olduğu gibi buraya fazla koruma da getirmiyorlardı ve böylece beni gören olmamıştı şu üç ayda.

Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden kurtuldum ve kontrol ettiğim üzerime son bir bakış atıp kötünün iyisini yapmış olduğuma karar vererek ilerlemeye devam ettim. Düz olsa da yine de düzleştirmiş olduğum saçlarım rüzgardan dolayı gözümün önüne gelirken adımlarımı hızlandırmakla yetindim. Çünkü ellerim montumun cebindeydi ve dışarı çıkarıp ta daha fazla donmak isteklerim içerisinde değildi.

Köşeyi dönüp yavaşça eski olan evin duvarına yanaştım. Buradan korumaların gözüküp gözükmediğine bakmam lazımdı. Genel olarak takım elbise giyen korumalar bugün normal bir kazak ve pantolon giyinmişlerdi. Paul kırmızı kazak ve siyah pantolon giymişken diğeri ise mavi bir kazak ve yine kot mavi bir pantolon giymişti.

Onlar ikisi bir konuşup gülerlerken derin bir nefes alıp baş parmaklarımın üstüne basarak yürümeye başladım. Beni fark etmeden karşıdaki evin duvarına sinmiş olmama sırıtarak gururlanırken kafamı hafifçe uzatıp etrafa baktım.

Çocukların kayıt yaptığı yer cam olduğundan onları rahatça izleyebiliyordum ve bu o kadar müthiş bir duyguydu ki!

Louis'i saatlerce izlemek...

Ara verdikleri iki sene boyunca onunla ilgili nadir aldığım haberlerin acısını çıkarıyordum belki de sürekli olarak buraya gelerek.

Soğuktan nefret etsem de söz konusu Louis olduğundan montumun kolunu sıvadım ve sağ bileğime takmış olduğum saate baktım. Şuan saat 2:50 idi ve bu da demekti ki sadece on dakika sonra o mükemmel insanı görecektim. Kalbim deli gibi atmaya başlarken gözlerimi sıkıca kapattım. Aklıma her geldiğinde içimi mükemmel bir sıcaklık kaplaması normal miydi?

Bir insan nasıl olur da henüz tanımadığı bir insanı bu kadar benimseyebilirdi ki?

"Hey sen de kimsin?"

Sıkıca kapadığım gözlerim anında açılırken, onun sesinin mükemmelliğiyle eriye bilirdim. Korka korka arkamı döndüğümde ilk karşılaştığım onun yüzü, onun gözleri ve onun muazzamlığıydı.

Gözlerim nihayet ona bakmaktan kendini aldığında çevreme baktım. Louis, Liam, Niall ve Harry...evet dördü de karşımdaydı ve şuan tam olarak bana bakıyorlardı.

Sanırım olan şuydu; Yakalanmıştım!

-------------------

Yorum lütfen :D







COVENANT OF LOVE(LOUİS TOMLİNSON)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin