Covenant of Love -"Hello Turkey!"

60 9 6
                                    

Selam :D

Şimdi belki bazı yerleri her bölüm farklı yazıyorumdur. Hani odanın rengi, evin dekoru falan. Geriye dönüp bakacak vaktim yok. Lütfen idare edin :D Birde işin içine şöför falanda koydum ama gerçekte 1D'nin şöförü var mı adı ne takip etmiyorum. O nedenle garip gelmesin de. :D

Ayrıca Louis'in soğuk olduğunun farkındayım. Biraz daha soğuk olsun yaa :D NOT:Lou yazan yer stilistleri, Louis de bizim Tommo ☺

Ve zaman atladım biraz. Hemen tura çıksınlar diye. Lütfen uzun yorum yapın :D

----------------------

"Evet anne, hatta şuan Lou ile tanışmak için bana yolladıkları adrese gideceğim."

Derin bir nefes aldı.

"En azından birimiz mutlu."

Göz devirirken "Hala sorun mu çıkarıyor kızın ailesi?" diye sordum.

"Milena, abin yirmi dokuz yaşında ve hamile bıraktığı kız on yedi."

"Tamam anne. Bir şey demedim var say. Şimdi kapatmalıyım. Seni seviyorum. Ve izin verdiğiniz için teşekkürler."

"Tabii ki izin verecektim bebeğim. Bende seni seviyorum. Ve unutmadan işin bitince abini ara. Sen ona iyi geliyorsun."

"Tamam ararım."

Kapıyı kapatıp kilitledim ve çocukların gönderdiği arabaya doğru yürüdüm. Bizim eve geldikleri geceden sonra bir hafta geçmişti ve bugün stilistleri Lou ile tanışacak ayrıca Lux'a kendimi sevdirmeyi deneyecektim. Sonuç olarak tura onun bakıcısı olarak katılacaktım ve beni sevmezse işim zor demekti. Ayrıca Lou ile de anlaşıp anlaşamayacağımdan emin değildim. Yani genelde medyaya iyi olarak yansıtılan birisiydi ve medya odaklı bakarsak, çocuklar kadar onu da seviyordum. Umarım o da beni severdi.

Birde ben aileme söyleyemeyince Dulcie onları arayıp her şeyi anlatmıştı.Babam biraz olumsuz baksa da annem 1D takıntımı bildiğinden bunu benim için iyi bir fırsat olarak görmüştü. 

Aile onayı da alınınca ilk iş Dulcie üniversiteye gidip kaydımı dondurmuştu. Kaydımı dondurduğumdan üniversiteyi bir yıl geç bitirecektim. Dulcie ise ben bitirdiğimde meslek sahibi olmuş olurdu. 

İlerleyip siyah arabaya bindim. Şöför bana gülümseyip başı ile selam verdi. Bende aynı şeyi tekrarladım. O sırada arabayı telefonumun melodisi doldurdu. Arayan Dulcie'ydi. Büyük ihtimal ara vermişlerdi derse.

Ekranın yeşil tarafını kaydırıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Milena."

"Efendim canım."

"Ne yaptın yolda mısın?"

"Evet."

"Hmm. Bizde aradayız işte. Diğer dersim yaklaşık kırk dakika sonra. Pof bu üniversite sensiz çekilmiyor."

Yakında tura çıktığımda ne yapacaktı merak ediyordum doğrusu. Tek başına kalamazdı. Muhtemelen ailesinden birisi gelirdi buraya.

"Bu arada ne giyindin bakalım?"

Göz devirdim. Bazen cidden çekilmez olabiliyordu.

"Ne söylediysen onu."

"Hmm yani kot gömlek, kot rengi pantolon, siyah deri mont ve saçında maşalı şuan."

Şöförden dolayı ona çemkiremiyordum.

"Evet Cie!"

"Tamam tamam. Upss hadi kapat tatlım gözüme birisini kestirdim."

COVENANT OF LOVE(LOUİS TOMLİNSON)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin