#beğenirsiniz inş. vote ve yorum yaparsanız eyvallah.#
'Duymuyor musun?...yapamam...bırakma ne olur!
"Üşüyorum, çok..çok soğuk."
"buradayım..ben buradayım." ışık gittikçe kayboluyordu. Ve karanlık kızın küçük bedenine çöktü.'"Rosa? Tatlım uyan." mırıltılar kulağımı dolduruyordu. Gözlerimi açmak istemiyordum ama kendimi zorladım.
"Rosa?" bilincim yerine gelince istemsizce esnedim.
"bayan Natalie?" elini saçıma götürüp okşadı ve yataktan kalktı. Omzumu dikleştirip sırtımı yatak başlığına dayadım.
"günaydın." dedi tebessümle. Yaşının ilerlemiş olmasına rağmen hayret edilir derecede güzel bir kadındı. Kahverengi saçları ve siyah gözleriyle doğal bir güzelliği vardı.
"günaydın."
"üzgünüm dün erkenden yanına gelemedim. Gece geldim belki uyumamışsındır diye, fazla geç değildi ama sanırım erken uyudun." ve o anda dün olanlar tüm beyin hücrelerimi işgal etti.
"evet..evet erken uyumuştum." bayan natalie iç çekerek birkaç adım geriledi.
"eğer bir sorun varsa-"
"hayır. Hiçbir sorun yok." dedim bir anda. Gözlerinde beni anlamaya çalışan bir bakış vardı ve suçluluk duydum.
"az sonra kahvaltı yapılacak. Hemen hazırlan ve odanı da topla." gülümseyerek odanın kapısını açtı ve son kere bana bakıp çıkıyordu o anda gömleğinin cebindeki sigarayı fark ettim. Kapı kapandığı gibi yastığımı kaldırdım. Diego'nun bıraktığı bir paket sigara yerli yerindeydi. Derin bir nefes verip etrafta gözlerimi gezdirdim.
Yataktan kalkıp dolabın aynasının önüne geçtim. Bileğimdeki tokayla saçımı at kuyruğu yapıp yatağımı kabaca topladım. Valizimin içindeki eşyalarımı da dolaba yerleştirdim ve giymek için de mavi bir kot ve beyaz bir tişört aldım. Üstümü değiştirdikten sonra ayağıma spor ayakkabımı giydim.
Kendimi aç hissetmiyordum ama nedensiz yorgun hissediyordum. Belki de dün olanlar beni yormuştur. Uzun süredir hararetli bir olay yaşamamıştım ve şimdide kendimi, düşünmekten alıkoyamıyordum.
Sigara paketi aklıma geldiğinde yastığı kaldırıp paketi aldım ve cebime koydum. Biri görebilecek düşüncesiyle üzerime siyah bir hırka giydim.
"Lütfen herkes yemekhaneye! Kahvaltı vakti." kısa anonstan sonra odadan çıkıp kapıyı kilitledim. Çok fazla kişi yoktu ama içimi korku ve titreme kapladı. Diego'yu görmek şuan ne hissettirecekti bilmiyorum ama benden kaçacağına emindim ve bu beni tekrar tekrar utandıracaktı. Benim hatamdı. Asla ondan birşey istememeliydim veya onu arzulamamalıydım -bu ne kadar kötü gözükse de doğruydu-.
Merdivenlerden inerken ayak seslerim koridorda daha çok yankılanmaya başladı ve yemekhaneden gelen uğultuya karıştı. İçerisi gereğinden daha az kalabalıktı sanırım ben erken inmiştim.
Tepsiyi alıp sırayla her kahvaltılıktan aldım. Boş bir masa arayışına koyuldum ve gözlerim Michael'ı bulduğunda başka bir tarafa baktım. Beni fark etmemişti ama sanki şuan bana bakıyormuş gibi hissettim. Tekrar o tarafa bakma cesareti bulamazken uzun masalarda oturanların yanına geçtim. Tekli masalar doluydu.
Birkaç kişinin gözünün üzerimde olduğunu hissediyordum.
"şş.." başımı kaldırdığımda ilk defa gördüğüm biri karşımda duruyordu. Kahverengi saçları, bal rengi gözleri vardı. Benden biraz daha uzundu.
"ben Danny." kabaca oturup ismini söylemesi kendini beğenmiş bir tip olduğunu açığa veriyordu.
"Rosa." güldü. Gözlerini benden ayırıp yanındaki çocuğun kahve bardağını alıp içmeye başladı.
"Michael'la yakınlığın ne?" şuan tek istediğim yüzüne sert bir yumruk geçirmekti. Onunla benim aramda yakınlık şöyle dursun mesafe bile olamazdı. Adından başka birşey bilmiyordum zaten.
"onun adı dışında başka birşey bildiğim yok." gülümsemesi genişledi. Onu mutlu edecek birşey söylediğimi sanmıyorum.
Başını oturduğu yerden biraz daha bana yaklaştırıp etrafa göz attı ve tekrar beni buldu.
"Peki. Diego'nun Michael'ı dövmesinin seninle bir alakası yok. Öylemi küçük hanım?" bunu herkes biliyor olmalıydı ne bekliyordum ki? Geldiğim gibi olay çıkarmıştım.
"Rosa? Seni izlemek için yanına gelmediğimi fark etmişsindir." başımı kaldırıp ona baktım. Kağıt bardağı elinde buruşturup masaya fırlattı.
"Benimle bir alakası olduğunu sanmıyorum ve bu beni ilgilendirmiyor." ayağa kalktım. Son kere ona bakıp "İştahım kaçtı yemeğimi yiyebilirsin." deyip kapıya doğru yürüdüm. Çıkarken Michael'a son kere baktığımda bana bakıyordu. Sinirli ve sıfat ne kadar kaba olsa da azgın bir boğa gibiydi bakışı.
Merdivenlerden hızla çıkıp odama yöneldim. Kapının önünde duran Diego'yla duraksadım. Bana bakıyordu, yorgun ve sisli gözleriyle. İşim üşümüştü. Vücudum titredi, kulağımda cızırtılar yankılandı.
Zorda olsa adımlarımı ilerlettim. Kapının önüne gelince cebimdeki anahtarı titreyen elimle çıkardım ve açtım. Peşimden içeri girip kapıyı kapattı ve kilitledi.
Anahtarı masaya fırlatıp üzerindeki kot ceketi çıkardı. Bugün sanki siyahı giymişti, abartmıyorum.
"sigara içmeye ne dersin?" sessizce söylediği cümleden bir insan, konuşmaya üşeniyor olmalı diyebilir.
"ben dün için-"
"sana sadece bir soru sordum. Evet yada hayır demen yeterli." dedi ve yatağa oturdu.
"evet." hırkamı çıkarıp yatağın başlığına astım. Onun gibi yatağa oturdum. Aramızda mesafe bırakıyordum.
Cebimde buruşmuş paketi çıkardım ve içinden iki sigara çıkardım. Birini ona uzattım. O da cebinden çıkardığı çakmakla sigarayı yaktı. Yanan sigaranın ucuna sigaramı değdirdim ve aç bir şekilde derin nefes çektim. Bu doyumsuz bir tattı.
Ona baktığımda sigarasını duvarda söndürüyordu. Dudağına bile sürmemişti.
"seninkinden istiyorum." dedi bana bakmadan. Sigaramı ona uzattım ve içişini izledim. Yanakları yavaşça içeri giriyordu ve dumanı üflerken hızına dikkat ediyor gibi geldi.
"al." içmeye devam ettim.
"kızmadın değil mi?" gözlerine baktım. Niçin sormuştu ki?
"neden kızayım?"
"yani sana dokunmama kızmadın değil mi?" Sigarama uzanıp son nefesi çekti ve söndürdü.
"konuşmak zorundasın."
"üzgünüm şey..ben sanırım sorun değil ama yani kızmadım. Benim de hatam vardı orda-"
"bekle.. Benimde hatam vardı derken?" o anlamamış mıydı yani? Onu arzuladığımı hissetmedi mi?
"yani..orada sen bakınca işte her neyse." gülümsedi.
"sen de istedin." tanrım yanaklarım kızarıyor. Kendimi ele vermekten nefret ediyorum!
"belki ama üzgünüm.. Ve sigara için teşekkür ederim. Sonra o pisliği dövdüğün içinde teşekkür ederim." derin bir iç çekti.
"Michael'la birbirimizi hep döveriz. Birde istemediğin halde sana dokunurken onu gebertmek istedim. Tam bir piç." çok rahat küfredebiliyordu. Ben sanırım biraz çekingenim.
"sen zorla birine dokundun mu?" gözleri bana kaydı ve kaşları çatıldı.
"dokunmalı mıyım?" yutkundum.
"tabi zorla..çok kötü bir şey. Karşındakinin de seni istemesi gerekir. Seni arzu etmesi gerekir." edepsiz kelimem onu güldürmüştü ve bu saniyelik bir sırıtış sayılırdı. (ve cnm diego orda piçsmayl yapıyorr 😈)
"sana dün dokunsaydım. Eğer daha fazlasını yapsaydım ne olurdu Rosa? Kaçar mıydın? Yoksa tekrar başlamak ister miydin?"
"bilmiyorum..ben-" dudakları yanağıma değdi. İçime alev topu atılmış gibi ısındım.
"dost muyuz Rosa?" elinin belime yaptığı küçük dokunuşlar ve kulağıma fısıldaması pek dostça olmasa da yanlış birşey yapmak istemiyordu. Bunu fark edebiliyordum veya doğru düşünemiyorumdur.
"dostuz." başını geri çekti. Gülümsüyordu. Gülümsedim.
"bugün cumartesi. Dışarı çıkma iznimiz var. Hazır ol. Öğleden sonra alırım seni." yataktan kalkıp kapıyı açtı. Son kere bakıp çıktı.
⚪⚫
"bence ilk önce bir şeyler yiyebiliriz. Kahvaltımı yapmamıştım." dedim.
"neden kahvaltı etmediğini sormayacağım ve kaç zamandır hamburger yemiyordum. Ne dersin?"
"fark etmez." hava biraz esiyordu. Gri hırkamı giyip sırt çantamı da sırtıma aldım.
"ben hazırım. Gidebiliriz." başıyla onayladı. Şimdi sıra bayan Natalie'den izin almaktaydı.
Kapısının önüne geldik. Kapıya elini tereddütle uzattı.
"çal şu kapıyı." başını salladı ve kapıyı birkaç kere tıklattı.
"gir!" içeri girdik. Kapı arkamdan kapandı.
"çocuklar?" diego rahatlıkla koltuğa oturdu. Bende yavaşça deri koltuğa geçtim. Bayan natalie'nin bizi yanlış anlaması aklıma geldikçe daha çok kızarıyordum.
"Bayan Natalie, iznimizi kullanacağız." gözlerim bayan natalie'yi buldu. Bana anlamaz bir şekilde bakıyordu. Kaşları çatılmış, dudakları kıvrılmıştı.
"Diego sen çıkabilirsin ama Rosa'nın çıkabileceğini sanmıyorum. Bu doğru olmaz." yanlış anlamıştı ya da Diego'nun beni kötü bir mekana götüreceğini düşünüyordu. Aslında belli olmaz.
"bakın sadece onu dolaştıracağım. Onunla aramda birşey yok ve..ve Rosa böyle birşey asla yapmaz."
"bayan Natalie biz dostuz." Diego söylediklerim üzerine gülümsedi. Tekrar dikkatimi bayan Natalie'ye verdim.
"Rosa daha dün geldin ve-"
"şu lanet izin kağıdını verin artık." müdire iç çekerek Diego'ya baktı. Sonrasında önüne döndü birkaç dosyadan kağıt çıkardı ve bize verdi. Kağıda isim ve soyadı yazarak doldurdum.
Kağıdı müdireye uzattığımda başını onaylamaz bir şekilde sallayarak elimden aldı.
"çıkabilirsiniz." diego el hareketiyle kalk diyerek ilerledi. Peşinden hızlıca çıktım. Odada boğulmuştum. Hele ki müdirenin iğneleyici bakışlarını hatırladıkça yanlış bir şey yapıyormuşum gibi geliyordu.
"hazır mısın Rosa?"
"evet yemek yemeye hazırım." dedim.
"ciddi olamazsın ah peki." ne istiyordu ki?
Çıkış kapısından çıkarken Micheal bize yaklaşıyordu.
"Micheal geliyor."
"hızlı yürü!" emrivaki bir şekilde söylediği cümleye karşın koşarcasına yürümeye başladım.
Arkama baktığımda kapının önünde durmuş sadece bizi izliyordu. Gittikçe yavaşladığımızda pahalı bir arabanın önünde durduk.
"bin."
"senin olduğuna emin misin?"
"amcamın, bin hadi sorgulama." arabanın kapısını açıp oturdum. Kapıyı kapattıktan sonra diego da koltuğuna geçti.
Bir süre bekledi. Eğer biraz daha beklerse araba kullanmayı bilmediğini düşünmeye başlayacaktım.
"sürmeyecek misin?" gözlerini direksiyondan ayırmadan konuşmaya başladı.
"enerji için bir öpücük istesem?" sırıttığını anlayabiliyordum.
"ha-hayır. Biliyorsun-"
"evet biz dostuz." tam olarak bunu söyleyecektim. Arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Gittikçe hızlanıyordu ve midem kalkıp iniyordu. İnsan kasislerde yavaşlayabilirdi değil mi?
"umarım korkmuyorsundur." dedi. Dalga geçtiği kilometrelerce öteden anlaşılabilirdi.
"sanırım kusacağım. Kahvaltı yapmadığımı söylemiştim." ve tiz fren sesi kulağımı doldurdu, beraberinde kahkahaları.
"gülmeyi keser misin?!"
"tanrım yüzün çok berbattı."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rosa #Wattys2016
Romantik"Sana sahip olmayı özledim..küçük bedeninin bana ait olmasını özledim Rosa."