16-İntikam

408 36 3
                                    

''Sıra sende!'' diyerek Juan'a dönmüştü Ladros.Juan hala kendine gelememişti.Jason yerde ölü bir şekilde yatıyordu.Angela'dan sonra o da ölmüştü.Öfke duygusu o kadar yükselmişti ki adeta kemiklerini parçalayıp vücudundan çıkmak üzereydi.Ancak Ladros'a karşı hiçbir şansı olmadığının o da farkındaydı.Ladros Juan'ın yanına gitti ve elini kaldırdı.Juan gözlerini kapattı.Artık ölmeye hazırdı.Ladros'u yenemeyeceğini bugün anlamıştı ve artık kendine yaşamak için bir amaç bulamıyordu.Ancak son anda Jason'ın sözleri aklına gelmişti...''O'na iyi bak.'' Jason bu sözüyle Allison'ı kasdetmişti.Juan bir anda yaşamak için kendine bir amaç bulmuştu.En yakın dostunun ona emanet ettiği şeyi sonuna kadar korumalıydı.Gücünü topladı ve hızlı bir hareketle Ladros'un hamlesinden kaçtı.Ladros gülerek konuşmaya başladı.''Anlamıyor musun? Ölümden kaçış yok.Bugün öleceksin!'' Tekrar Juan'ı öldürmek üzere elini kaldırmıştı ancak tam bu sırada eline bir ok saplandı.Ladros arkasına döndü ve oku kimin attığını görmeye çalıştı.Ancak yakınlarda elinde yay olan kimseyi görememişti.Tepedeki 2 gizemli yabancı hala orada duruyorlardı.Şimdi birinin elinde yay vardı ancak yine de normal bir insan için o mesafeden bu ustalıkla birini vurmak herkesin yapabileceği birşey değildi.Ladros kendi kendine ''Hayır..Bu..Bu olamaz!'' dedi ve korkmuş bir şekilde oradan kaçmaya başladı.Ordusundan geriye kalanlar da onu takip ettiler.

Juan sürünerek Jason'ın cansız bedeninin yanına geldi ve ''O'na iyi bakacağım dostum'' diyerek ağlamaya başladı.Sirius yavaşça ayağa kalktı.Üzüntüsü yüzünden okunuyordu.Kendini suçluyordu.Ladros'a karşı yenilmişti ve sonucunda henüz 20 yaşında olan bir gencin yaşamına sebep olmuştu.Bu suçluluk duygusunu ölümsüz hayatında daha önce hiç yaşamamıştı Sirius.Carter arkasından omzuna dokundu ve ona ''Senin hatan değil'' bakışı yaptı.Jack'in grubundan geriye sadece 15 kişi kalmıştı ancak çok iyi savaşmışlardı.Ladros'un ordusundan da geriye çok az kişi kaçabilmişti.Şimdi bazıları arkadaşlarının yaralarını sarmaya çalışıyor bazıları ise ölen arkadaşlarının baş ucunda ağlıyordu.Ortalık adeta bir savaş alanını anımsatıyordu.Sirius tepedeki yabancılara baktı.2 yabancı yavaş yavaş yanlarına doğru geliyordu.Nihayet kısa bir süre sonra sonra ikisi de yanlarına gelmişti.

''Sirius...Geciktiğimiz için özür dilerim kardeşim.'' diyerek başlığını indirmişti yabancılardan biri.Sirius donup kalmıştı.''Bu..bu nasıl? Sen..Hildor bu sen misin?''diyebilmişti şaşkınlıkla.Hildor sakin bir şekilde cevapladı ''Herşeyi anlatacağım Sirius.Ancak öncelikle güvenli bir yere gitmeliyiz.Ölen arkadaşlarını gömmeliyiz.Anita yaralı olanlara yardım edecektir.Kendisiyle tanıştığınızı biliyorum.Hikayenizi bana anlattı.Seni düştüğünüz kuyudan o çıkarmış'' Sirius çok farklı duygular içerisindeydi.Anita ve Hildor..Kaybettiğini düşündüğü sevdiği iki kişi birden bire ortaya çıkmıştı.Ancak diğer sevdikleri ise hayatlarını kaybetmişti.Hayat onunla dalga geçiyor gibiydi.Ancak o lanetlenmişti ve şamanın da söylediği gibi Sirius'un en büyük laneti sevdiklerinin kaybını görmek olacaktı.Anita'da başlığını indirdi ve konuşmaya başladı ''Seni bir anda terk ettiğim için üzgünüm Sirius ancak benim bir görevim vardı.Urib taşını bulmak.Ben de sizler gibi lanetlenmiş biriyim ve o taşı bulamadığım sürece ben de ölümsüzüm.Bizim bu dünyada olmamamız gerek Sirius.'' Hildor Carter'a dönerek ''Ekibi saklandığınız yeraltı sığınağına götürebilir misin?Ölülerle biz ilgileniriz.'' dedi.Carter Hildor'un yer altı sığınağından haberi olmasına şaşırmıştı ancak başıyla ''tamam'' işareti yapmıştı.

Yarım saat sonra Hildor ve Sirius bütün ölüleri gömmüşlerdi.Carter ekipten kalanları ve Anita'yı sığınağa götürmüştü.Anita yaralıları tedavi ediyordu.Allison'da oradaydı ve olanları anlatmak Juan'a kalmıştı.Juan olup biten herşeyi en başından anlatmıştı.Jason'ın eşyalarını Allison'a teslim etmişti.Allison eşyaların arasında ufak bir CD bulmuştu.Juan'la birlikte onu Jack'in laptopuna yerleştirdiler ve izlemeye başladılar.Video açıldığında Allison gözyaşlarına hakim olamamıştı.Bu Jason'dı.

''Benim adım Jason Walker.Bundan kısa bir süre önce hayatımı değiştiren o olay gerçekleşti.''Gökteki inanılmaz o ışık'' O günden sonra hayatım tamamen değişti.Başlangıçta olayların tamamen tesadüf olduğunu düşünüyordum ancak şimdi çok daha iyi anlıyorum.Bu benim kaderimdi.Aslında olan herşeyin bir anlamı vardı.Her insanın bir görevi olduğu gibi benimde bir görevim vardı.Görevimin ne olduğunu çok geç anladım.Eğer şuan bunu izliyorsanız muhtemelen başarısız olmuşumdur.Sizden bir isteğim var 'Sakın Vazgeçmeyin!' Bu yolda kaybettiğimiz onca arkadaşımız..Hiç birisi boşa ölmüş olmamalı.Kendinize güvenin ve asla vazgeçmeyin.O şeytanı yenmek için yapmanız gereken tek şey birlikte hareket etmek.Eğer birlikte hareket ederseniz herşeyin üstesinden gelebilirsiniz.Son olarak senden O'na göz kulak olmanı istiyorum Diaz.Her ne pahasına olursa olsun O'nu korumalısın.''

Juan Diaz videonun son cümleleriyle adeta irkilmişti.''Son olarak senden O'na göz kulak olmanı istiyorum Diaz.Her ne pahasına olursa olsun O'nu korumalısın.'' Jason ölmeden önce de aynı şeyi söylemişti ve Allison'dan bahsetmişti.Sanki olacakları çok önceden biliyor gibi...Bu videoyu çok uzun zaman önce kaydettiği belliydi.Arka plana baktığında videonun, Jason'la tanıştıkları ilk gizli yer altı sığınağında çekildiğini anlamıştı.

Allison gözyaşlarını tutamamıştı.Uzun bir süre sonra Jason'ı bulduğunu düşündüğü anda onu tekrar kaybetmişti.Sonsuza dek...Juan ise hala bu garipliği düşünüyordu.Jason geleceği görebiliyordu ancak bunu istediği zaman yapamıyordu ve sadece yakın geleceği görebiliyordu.Jane'e göre...Peki acaba kendi ölümünü de görebilmiş miydi? Bu videoyu o yüzden mi kaydetmişti...Juan'ın kafasında çok fazla soru vardı.

Son olarak Jason'ın cesedinin yanına gitmişti Sirius.Onu kollarına aldı ve son mezarın içerisine koydu.Bu sırada gözyaşlarına hakim olamamıştı.Ayakta zorluka durabiliyordu.

''Dur'' diyerek onu oturtmuştu Hildor.''Sana söylemem gereken bazı şeyler var Sirius.Şimdi bana odaklan ve beni dikkatli bir şekilde dinle.Anita'nın sana bahsettiği Urib taşı.Onun amacı bu dünyada lanetlenmiş olan -yaratıkları- ortadan kaldırmak.O taşı bulduğumuz zaman Anita'nın laneti ortadan kalkacak ve dünyada lanetlenmiş olarak kalan tek ölümsüzler sen ben ve Ladros olacağız.Ancak bu taş başka bir isimle daha biliniyor.''Yaşam taşı'' Bu taşı kullanarak 3 kişi hayatından vazgeçiyor ve 1 kişi bu dünyaya geri dönüyor.Ladros'un bu hale gelmesinin tek sebebi benim Sirius.Eğer ben o gece o Unicornu öldürmeseydim bizler lanetlenmeyecektik.Bu benim hatam.Bu yüzden Ladros'u yakalayacağım ve o taşı bulduktan sonra sen ben ve Ladros yani bu dünyada fazlalık olan biz 3 yaratık hayatlarımızı sonlandıracağız.Karşılığında bir kişi dünyaya tekrar dönecek.'' Hildor mezarda yatan Jason'a bakarak devam etti.''Bugün burada ölmemesi gereken biri vardı Sirius.O'nu mezardan çıkar''

Sirius ağabeyinin söylediklerini yapmıştı.Birlikte Jason'ı Hildor'un gizli yerine götürdüler ve onu Hildor'un asırlardır kendini kilitli tuttuğu o tabuta koydular.Oradan ayrılırken Hildor kardeşine döndü ve ''Taşın nerede olduğunu biliyoruz ve onu almaya gideceğiz.Ancak bu taşı alabilmek için bazı şartlar var.Taşı kullanmak için 3 kişi ölecek Sirius ve bir kişi hayata dönecek.Bunlar sen ben ve Ladros olacağız ancak taşın saklandığı yere girebilmek için de üç kişinin ölmesi gerek.Öncelikle şunu sormalıyım.Ladros'u ne kadar sevdiğini biliyorum.Bunun tersini söylesen de içindekinin bu olmadığını biliyorum.Buna hazır mısın? Zamanı geldiğinde Ladros'u öldürmemde bana yardımcı olacak mısın?''

Hildor kardeşi Sirius'un gözlerine baktığında daha önce hiç görmediği birşey görmüştü.''İntikam'' duygusu.Sirius başını yerden kaldırdı ve gözleri yine o kırmızı halini almıştı.Kendinden emin bir şekilde cevap verdi

''Hayır Hildor.Sana Ladros'u öldürmende yardım edemem.Çünkü onu ben öldüreceğim!''







Gökteki UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin