Multimedya*
Hurt - Silver Lining
Ms Mr Bones•••
Yalnızlığın kredisinin en yüksek ders olarak okutulduğu, sokakları karanlık ve dar, akşamları intihara meyilli bir şehirde çocuk oldum ben. Çocuk olmayı başaramadan okulumdan, evimden, sokaklarımdan kovuldum. Çocuk başına istifa ettim doğduğum taşra şehirden! Çocukça hayaller kuramadım, başkalarına göre yanlış bir hareket yapmamalıydım. Bunların en büyük suç sayıldığı sokaklarda dolaştım.
Sonu mutlu biten hikayeleri sevmem aslında. Çünkü hepsi insanların akıllarında kurduğu yalandan bir düzmece sayılıyorlar benim için. Yalnız büyümek, ama her şeye rağmen hayal kurabilmek ve sonunda hayallerinin dipsiz bir kuyu gibi bilinmezlikle karşılaşması nedir, en iyi benim gibiler bilir çünkü. Kimse yaşayacağı dünyayı seçerek doğmuyor.
Doğduğunuz toprak sizin kaderinizdir. Bunu değiştiremezsiniz.
Ben çocukluğumu kendimi tanıyarak geçirmedim. Neydim, kimdim, bilmezdim. Tanıyıp bildiğim tek kişi babam. Biyolojik babamın ölümüyle annemin ikinci eşi. Kendisinden başkasını tanımadım hiç. Bildiğim kadarı, annemin doğumumdan bir süre sonra öldüğü. Yalnız, suskun bir çocukluk geçirdim belli bir yaşa kadar. Ama içimdeki çocuk asla suskun değildi. Korku ve yalnızlıkla bastırılmış bir ben vardı.
Beni koruyup kollayabilecek bir annem ya da küçük kız kardeşim, abim veya ablam yoktu. Babamın yüzünü hatırladığım söylenemez bile. Bana yaşattıkları fazlaydı benim için. Şiddet uygulamasına alışmıştım aslında, ama bir süre sonra altı yaşındaki bir kız çocuğuna oldukça fazla gelebiliyordu. Kaçtım. Sadece ondan kurtulmak istemiştim fakat sokaklarında derin acılar olan ve bunların benim ruhuma işleyeceği zorlukları bilmediğim bu şehirde yalnız kalmak ölümden de betermiş aslında!
Küçük yaşta uyuşturucu sattım ne yaptığımın farkına varmadan. Yaptığımın doğru olduğunu düşünerek, birilerinin beni sevmesini dileyerek ve en önemlisi yalnız kalmak istemeyerek geçirdim çocukluk zamanlarımı. Yanlış kişilerle tanışıp beni kullanmalarını sahiplenme sandım. Yanlış işler için kullanılıyordum ama onların yanında kalmak babamın yanında kalmaktan daha iyi geliyordu bana. Çünkü karşılığında dayak yemiyor ve belki de kendimce şefkat görüyordum, aslında şiddet görmemenin şefkat olduğunu sanarak.
Birkaç yıl bu şekilde devam etti, ama neyin ne olduğunu anlamaya başladığımda büyük bir cesaret gösterip kendimi ve bu işlere mensup olanları ihbar ettim, olan biteni anlattım ve bu sayede bir çok düşman kazandım. Küçük yaşta bunun ne demek olduğunu anlayamazsınız. Anlamak için ya iyi bir empati yeteneğine sahip olmanız ya da bu cehenneme girmiş ve birçok korkuyla yüz yüze gelmiş, kalbinizin bu ağır sancıyı çekmiş olması lazım.
Henüz yaşım on iki iken alışmıştım bu sert hayata. Başıma geleceklerden korkuyordum, hem de deli gibi. Ama on iki yaşıma rağmen artık bendim, bunun farkındaydım. Kendimce neyin doğru yanlış olabileceğini bilirdim. Ama başıma ne geldiyse beni şuan olduğum kişiye dönüştürdü. Bunun için yaşadıklarımdan hiçbir zaman pişman olmadım, keşkelerle konuşmadım. Şuan olduğum kişi iyi mi kötü mü tartışılır ama olduğum kişiden gurur duyuyor muyum diye sorarsam kendime, cevabım ne evet ne de hayır olur. Bazı yaşanmışlıkların bu cevap hakkını benden aldığını düşünüyorum. Dünya bana ve benim gibilere hiç adil davranmaz.
İhbardan sonrası Çocuk Esirgeme Yurdu... Sürekli kaçmamız gereken, onların bize kötü hayatlar sunabileceği bilgisi, beynimize bir örümcek ağı gibi örülmüş bilgiler bizi hep geride tutuyor, sokak köşelerinde polislere yakalanmamak için verdiğimiz çabaları yansıtıyordu. Benden daha küçük çocuklar vardı yanımda. Onların pasif oluşu, korkuları birçok kötü davranışın habercisiydi. Bende her şey onlar için başlamadı mı zaten? İçimdeki yangın onlar için yanmadı mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Ruhların Son Çeyreği
Teen FictionSoğuk gri bakışlar bir insanı öldürebilir mi? Ya da kendinizi, birinin karşısında çıplak hissedebilir misiniz? Onun bakışlarının karşısında gardımı kuşanmakta zorluk çekiyorum. O, tüm güzelliğiyle dimdik dururken ben, Derin Özkara, ilk defa birinin...